Ümit KARDAŞ
Öncü bir sınıfı bulunmayan, kurumları demokratik değer ve gelenek üretmeyen, az sayıdaki entelektüelini yok eden, sivil toplumu ve kamusal müzakere alanı bulunmayan Türkiye’de topluluklar "toplum" olamadan çatışma ve gerilim içinde yaşamaya mahkum durumda.
Siyasi iktidarlar devlet ideolojisinin kırmızı çizgileri içinde hareket etmeyi ve onunla uzlaşmayı öğrendiler ve iktidara gelen her parti ehlileştirilerek şiddet politikalarına ortak edildi.
Türkiye Cumhuriyeti modernleştirme projesiyle Jön Türk-İttihat ve Terakki kurgulamasının ürettiği zihniyet üzerinden şekillendi. Türkiye bugüne kadar sıkıyönetim, askeri darbeler, OHAL ve fiili OHAL uygulamalarıyla siyasi ve toplumsal muhalefeti bastırdı.
Osmanlı’da toplumsal ve siyasi sorunlar uzlaşma-işbirliği ekseninde çözülemedi, hak taleplerinin ifade edilmesi şiddetle bastırılıp illegal alana itildi. Cumhuriyet bunu aynen tevarüs ederek muhafazakar bir iktidar olan AKP’yi de aynı çizgiye soktu.
Bu nedenlerle siyaset, bürokrasi ve yargı hukuk dışına çıkarak çıplak şiddetin uygulayıcısı ve güç savaşlarının aracı haline geldi.
Osmanlı’nın muhalifleri siyasi suç ve delil icat etme yoluyla susturma ve hak taleplerini şiddetle bastırma yöntemi bugün zirveye ulaşmış durumda.
Partili cumhurbaşkanında tecessüm eden AKP iktidarı 7 Haziran 2015 seçiminden sonra sorunun çözümünde devletin klasik güvenlik politikalarına döndü.
Nakşi ağırlıklı Milli Görüş geleneğinden gelen ancak insanı ve doğayı dışlayarak rant ekonomisini siyasi rüşvet olarak kullanan, demokrasi-hukuk zeminini ortadan kaldıran, dini Diyanet İslam’ı içine çekip araçsallaştıran AKP iktidarı ekonomik, toplumsal ve kültürel alanlarda ağır bir tahribat yaratmış durumda.
Siyasi gerekçelerle halkın önemli bir bölümünün oyunu almış bir partinin kapatılmasına gayret etmek, ana muhalefet partisini kapatmakla tehdit etmek en hafifinden demokrasiyi araçsallaştırmak, seçimleri ve halk iradesini gasp etmek ve iktidardan seçim sonuçları ne olursa olsun gitmemek niyetini göstermekte.
Şekle dayalı Türk modernleştirmesi demokrasiyi ve hukuku içermeyip, tek adama bağlı otoriterliği, Müslümanlık sosuna bulanmış bir Türk-İslam sentezini dayattığından ve bu ideolojiyi imam hatip liseleri dahil tüm kurumlarla sürekli yeniden ürettiğinden muhafazakarların katılımcı ve çoğulcu demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü içselleştirmeleri mümkün değildi.
Demokrasi ve hukuk kültürünün bulunmadığı bir yerde hak ve özgürlükleri bir avuç sahih demokrat dışında kimse savunmamakta. Vicdan sahibi akademisyenlerin, gazetecilerin, yazarların ve yurttaşların insan hayatını, barışı ve özgürlükleri savunmaları nedeniyle siyasi iktidar ve yandaşları tarafından aşağılandığı, soruşturmaya uğradığı ve tutuklandığı bir ülkede ancak faşist bir kültür yeşerir.
Ülkeyi otokratik bir rejime savuran AKP’nin ötekileştirici, kutuplaştırıcı ,akıl dışı beka sorunları yaratarak yol alması mümkün gözükmüyor. Dış politikada girilen çıkmazların, yapılan zikzakların, büyük ülkelerle dans edip silah satışı dayatmalarına boyun eğip ekonomiyi ve dış güvenliği zayıflatmanın çöküş noktalarından biri olduğu açık.
Ekonominin parasal politikalarında karar verici durumunda olması gereken bağımsız kurumları işlevlerini yerine getiremez hale getirmenin, ekonomi uzmanlarını dışlamanın, ideolojik dogmalarla kararlar alıp ekonomiyi yönetmenin sonuçlarını büyük çoğunluk çıplak bedenlerine inen kırbaç darbeleri gibi hissetmekte.
Yerli ve milli Cumhur İttifakı TL’yi yerle bir etmeyi, piyasayı dolara endekslemeyi başarmış durumda. Türkiye’de yaşayan yabancı bir emeklinin alım gücü en yüksek dereceli Türk yurttaşı memurun maaşının alım gücünün beş katına ulaşmış durumda. Çalışan nüfusun yarısını oluşturan asgari ücretlinin, düşük maaşlı emeklinin durumunu ise tarif etmek imkansız.
Artık AKP dışında kalanların ötekileştirilmesi aşaması da geçilmiş, AKP tabanının uygulanan politikalara eleştirel bakan kesimi de ötekileştirilmiştir. Tek kişide tecessüm eden AKP iktidarının, MHP’nin lider kadrosunun kaosa ve savaşa prim veren görüşlerine yaslanarak halk yararına politika üretme imkanı bulunmamakta.
Kuşkusuz alaturka partili cumhurbaşkanlığı sistemi ülkeyi çöküşe getirmiş durumda. Cumhurbaşkanının 2011 yılından bu yana sürdürdüğü ve 17-25 Aralık’tan sonra hızlandırdığı eğilim, bize tarihten gelen söz konusu mutlakiyetçi kültürün değişmediğini, ideolojik dogmalara sahip liderlerin iradelerini engelleyen ve dengeleyen hiçbir sınırlamadan hoşlanmadıklarını, merkezi güçlendirmek ve bürokratik kurumları şeffaflaştırmadan onları denetimleri altında tutmak yoluna saptıklarını göstermekte.
Okul, aile, siyaset, bürokrasi, yargı, ordu gibi kurumlar mutlakiyetçi kültürü beslemekte, demokratik değer ve kültür üretememekte. Bu nedenle mutlakiyetçi monark çevresinde şekillenmiş siyasi partiler, milletvekilleri, bakanları ve üyeleriyle lidere körü körüne itaat kültürünü beslemekteler.
Partide ve iktidarda rant üretip, dağıtan mutlakiyetçi liderin bu itaati daha çok güçlendirdiği açık. Liderini eleştiremeyen ve hem partiyi hem de ülkeyi tehlikeye düşürdüğü noktada onu sınırlayamayan ya da değiştiremeyen siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olmaktan çok demokrasinin kuyusunun kazılmasına zemin hazırlıyorlar.
Saray’da danışmanlık yapan Cemil Çiçek’in 50+1 çıpasının yanlışlığını savunarak yerini korumaya çalışması, hakikatten ve adaletten ne kadar uzak düşüldüğünü göstermekte.
Kronikleşmiş bu çözümsüzlük halinden çıkmanın yolu, geçmişle yüzleşerek ,devleti demokrasinin, hukukun ve özgürlüklerin emrinde bir aygıt durumuna getirecek ,farklılıklarımızla birlikte barış, özgürlük ve hukuk güvenliği içinde yaşamamızı sağlayacak sıfırdan inşayı cesur siyasi kadrolarca gerçekleştirmekten geçmekte.
Kuşkusuz öncelikle indi, keyfi, hukuksuzluğa yol veren, antidemokratik bu sistemin açtığı ağır hasarların telafisi için çaba sarf etmek gerekecek.
Yazarlar
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025