Ahmet TAKAN
En sıcak haber diğerlerini her zaman döver!.. Haberciliğin temel kuralıdır bu...
Yine öyle oldu. Bugünkü yazı planımıza çok flaş bir gelişmeyle giriş yapmak durumundayım;
ABD Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey başkanlığındaki heyet Türk yetkililerle görüşürken, Suriye'de, ABD'li komutan SDG'nin başı terörist ile fotoğraf verdi. Ankara'daki güvenli bölge görüşmelerinin ilk turundan bir sonuç çıkmadı. Ankara, Fırat'ın doğusuna planladığı haklı operasyon için uyarılarını tüm dünya kamuoyuna açıktan yapıyor. Sınırımıza askeri sevkiyat devam ederken Genelkurmay'daki askeri kaynaklarımdan şok bir bilgiye ulaştım. Bilineceği üzere, ABD, daha önce güvenli bölge ve Suriye konusunda gövdesini PKK/YPG unsurlarının oluşturduğu SDG ile işbirliği yapması için Türkiye'yi baskı altına almaya çalışmıştı. Bu akıl almaz girişim Ankara tarafından reddedilmişti. Askeri kaynağımdan aldığım çok önemli bilgi şöyle;
"ABD, yeni bir oyuna girişti. SDG'nin içindeki PKK/YPG unsurlarını ayıklıyor. PKK/YPG'li teröristlerin dışarıda bırakıldığı, ağırlıklı olarak Kürt ve Arapların da olduğu bir SDG yapısını Fırat'ın doğusunda organize ediyor."
Anlayacağınız, ABD olası bir operasyon sırasında Türkiye'nin terör örgütüne karşı ve sadece kendi güvenliği için yapacağı bir harekatı meşru olmaktan çıkarmaya çalışıyor!..
Ticaret Savaşları: S-400 ve F-35
Yeri geldikçe, ADSIZ'da, Savunma Sanayi Başkanlığı'nda görev yapan üst düzey bir bürokratın değerlendirmelerini sunarım. Son güncel gelişmeler ışığında YENİÇAĞ'a olup bitenlerin perde arkasını aralamasını istedim. İçinde, bomba haberler de bulanacağınız o değerlendirme:
"Savaşlar ülkelerin kaderini çizdiği gibi dünya tarihine de yön verir. Her savaş sonunda yeni bir düzen kurulur. Galipler kuralları belirler. İkinci dünya savaşı sonrasında ABD, Sovyetler Birliği, İngiltere, Fransa ve Çin Halk Cumhuriyeti öncülüğünde 1945'te Birleşmiş Milletler kuruldu. Birleşmiş Milletler 193 ülkenin temsil edildiği devasa bir örgüttür. Bu örgüt dünya tarihinin son 75 yılına damga vurmuş ve yön vermiştir.
Diğer taraftan, 1945'e kadar sürekli savaşların yaşandığı Avrupa'da, başlangıçta sadece filozofların hayali olan "Birleşik Avrupa Ülküsü" siyasi bir barış projesi olarak 1950'lerden itibaren ete-kemiğe bürünürken, bugün otuza yakın üyesiyle tek bayrak tek para birimi altında bir kıtaya ve dünya tarihine yön veriyor.
Geçmişte olduğu gibi, dünyanın bugünkü sorunu da "Hiç bir barış kalıcı değildir." Sıkışan gaz eninde sonunda patlar. Savaşlar ülkelerin bu gazını almaktaydı. Dünya genelinde yaşanan bu gaz sıkışması, terör olaylarının artışı şeklinde son yıllara damgasını vurdu.
Şimdi de ticaret savaşları yaşanıyor. ABD'nin fitili ateşlediği bir savaştan bahsediyoruz. Nasıl ki, birinci dünya savaşında fitili ateşleyen olay Avusturya-Macaristan İmparatorunun öldürülmesi ancak tek başına sebep değilse, bugün Huawei firmasına getirilen yasaklar günümüz ticaret savaşlarını başlatan olay ama tek başına sebep değildir. 75 yıllık bir gaz birikmesi var, bunun bir şekilde atılması gerekiyor.
Taraflar oluşmaya başladı. Üç eksenli bir ticaret savaşı yaşanacağı anlaşılıyor. Bir tarafta ABD ve destekçileri, karşıda Şangay 5'lisi, bu ikisinin karşısında da Avrupa Birliği. Sanırım şimdi daha iyi anlaşmış oluyoruz, İngiltere'nin AB'den çıkış (Brexit) sürecini.
Bizi ilgilendiren soru şu: Türkiye bu savaşın neresinde? İkinci dünya savaşında olduğu gibi taraf olmayarak, dışında kalarak kurtulabilir miyiz? Aslında, şu an ki iktidarın yaptığı ya da daha doğru bir deyimle yapmaya çalıştığı bu. Ne ABD'ye tam karşı ne de destekçi. Ne Avrupa Birliği'ne tam karşı ne de üyesi olmak istiyor. Ne de Rusya ve Çin'e tamamen yaklaşabiliyor...
Kendimizce bir alternatif strateji bulmuşuz. Afrika, Uzak Doğu ve Latin Amerika bölgelerinde ticari genişleme yapmaya çalışıyoruz. Fikir fena değil ama oyun planımız bir o kadar kötü. Örneğin, Afrika açılımında Müslüman kimliğimizle etkileşim kurmaya çalışıyoruz. Oysa Afrika yüzyıllardır din sömürüsünden ve Hıristiyan misyonerlerden zaten çok çekmiş. Onlar, refah görmek istiyor, modernizm görmek istiyor, teknoloji ve bilim görmek istiyor. Din son istediği şey bile değil. Türk Cumhuriyetlere "Türk" kimliğimiz ve "Kardeş" muhabbetimizle yakınlaşmaya çalışıyoruz. Ancak, adamlar seninle aynı dili bile konuşmuyor, hepsi Rusça konuşuyor. Ticaretin dini ve imanı paradır derler, bu tür yaklaşımlarla sonuç almak mümkün değil.
Bu yaşananlar çerçevesinde gelelim S-400 ve F-35 gerçeklerine. Birçok defa yazıldı çizildi. Biz başka bir perspektiften bakış yapalım.
Suriye'de 2011'de başlayan iç karışıklık ve tehdidin asimetrik bir hal alması nedeniyle, Türkiye, hava savunma sistemi olmadığı için NATO'ya başvurdu. NATO, bu talebi ABD, Hollanda, Almanya ve İspanya üzerinden Güney ve Güneydoğu'ya Patriot sistemleri yerleştirerek çözmüştü. Görev süreleri dolan bu NATO gücünün geri çekilmesiyle, Ankara kalıcı çözüm için arayışlara girdi. Suriye'deki kaos sona ermediğine ve o günden beri devam ettiğine göre, NATO askerleri neden geri çekildi, neden görev süresi uzatılmadı, hangi konuda anlaşmazlığa düşüldü soruları akla geliyor.
Erdoğan'ın Mart 2017'deki Moskova ziyaretinde bir anda hava savunma sistemi gündeme getirildi, apar topar satın alma süreci yaşandı, proje ihale vesaire yapılmadan sözleşme imzalandı. Ve S-400'ler bu ay içinde ülkemize giriş yapmaya başladı.
Oysa bu ne yeni doğmuş bir ihtiyaç, ne de şimdi ortaya çıkmış bir problemdi. Şöyle özetleyeyim. İlk defa Yıldırım Akbulut başbakanlığında 1990 yılında 2 adet patriot sistemi alınmak üzere karar alındı. 1993 yılında Çiller alım kararını iptal etti. 2006 yılında 4 adet alım için tekrar karar alındı. O zamanlar Suriye kardeşimiz, 'Esed' Esad idi. Projenin tehdit gerekçesi Suriye değil Yunanistan'dı. Sistemlerin Ege bölgesine konuşlandırılması planlanıyordu."
(Yarın devam edeceğim)
Kaynak Yeniçağ: ABD, PKK/SDG'ye format atıyor!.. - Ahmet TAKAN
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları


















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.01.2022
1.12.2021
10.11.2021
13.10.2021
12.10.2021
9.09.2021
31.08.2021
4.08.2021
13.07.2021
6.07.2021