Ahmet TAKAN
Bayram gününde ortamın havasına pek uygun olmayacak kurşun gibi ağır gündem maddelerini ele almak ama ne yapalım?.. Angara gazetecisi olmak zor zanaat!.. Kaçışımız yok…
Bayram arifesinde Savunma Bakanı Hulusi Akar, Washington DC merkezli düşünce kuruluşu Türk Miras Vakfı’nın (THO) internet üzerinden düzenlediği, “Türkiye’nin Milli Savunma Stratejisi ve Bölgedeki Son Gelişmeler” başlıklı panelinde değerlendirmelerde bulunuyordu. İktidarın üzerinde şiddetlenerek sallanmaya devam eden Halkbank sopasını belki de yumuşatmaya çalışıyor… Belki de yeni pazarlık kapılarını aralamak için ABD’ye pas atmaya uğraşıyordu. Konuşmasının tümünü internette bulabilirsiniz. Ben, sadece kritik gördüğüm bazı ifadelere dikkat çekeceğim;
“- Coğrafya kaderdir derler. Bizim durumumuzda bölgenin kaderi de Türkiye’ye bağlıdır. ABD’nin bunu fark edip küresel sorunlarla başa çıkmada Türkiye’ye başlıca bölgesel ortak olarak öncelik vermesi gerektiğine inanıyorum.
– NATO Türkiye’nin güvenliğinin merkezindedir, Türkiye de NATO’nun. Türkiye, NATO’nun misyon ve operasyonlarına katkı sunan ilk beş ülke, NATO’ya finansal açıdan katkı sunan ilk sekiz ülke arasında yer alıyor. NATO’ya bağlılığımız sağlamdır ve üzerimize düşen sorumluluğu almaya devam edeceğiz.
– ABD hükümetinin F-35 programına ilişkin raporu gösterdi ki, Türkiye’nin programdan uzaklaştırılması, F-35 uçağının kritik parçaları, üretim takvimi ve maliyetin düşürülmesine ilişkin riskler doğurdu. Türkiye F-35 programının sadece bir alıcısı değil, aynı zamanda ortağıdır. F-35 teknolojisinin güvenliği, ABD için olduğu kadar Türkiye için de önemlidir. ABD’nin teknik anlamda S-400 ve F-35’lerin uyumluluğu konusundaki herhangi bir kaygısını ele almaya hazırız”
“ABD’nin kaygılarını” nasıl gidereceğiz?.. “Ambara kaldırdığımız S-400’lerin tüm cıvataları arızalı çıktık. Rusya’dan teknik servis çağırdık bekliyoruz. Servisin gelmesi de tamiri de çook uzun sürer” diyerek mi?..
Savunma Bakanı Hulusi Akar, ”Artık bu işi çözelim” imasında bulunuyor. “Uyumluluk“ konusunda “ABD’nin herhangi bir kaygısını ele almaya hazırız” demesi buna işaret. ABD’nin kaygısının ne olduğu gayet net olarak biliniyor. Onu ele alıp kaygılara son vermenin yolu S-400’ü kullanmamaktır!.. Aslında daha önce de Türkiye’deki iktidar, “ortak komisyon kuralım, S-400’lerin yarattığı sorunu birlikte inceleyelim” demişti ama ABD buna yanaşmadı. Yanaşmadığı gibi Türkiye’yi F-35 programından çıkardı. Yani, ABD’yi kaygılarından kurtarmanın yolu S-400’den kurtulmak!..
Günün birinde; “ABD ile ortak konuştuk inceledik… Hakikaten S-400’lerin F-35 üzerinden NATO sistemlerine sızma olasılığını az da olsa olduğunu gördük. Bu riskin, NATO ittifakına büyük bir tehdide dönüşme olasılığını göz ardı edemeyiz. Dolayısıyla S-400’ü aktive etmeme kararı aldık….“ diyebilir mi?..
Esnaf, dükkanı kapatıp Ayasofya’da namaza gittiği için içeride de kimse itiraz edemez!. Hem Rusya’nın onları kandırmış olma güçlü ihtimalini de asla ve kata hafızalarınızdan çıkarmayın!..
Rusya’nın, -bu olasılığı gördüğü için- bizdekilerin özellikle “Libya’da da ABD ile birlikte hareket edeceğiz” açıklamasından sonra son haftalarda ikinci parti S-400 satışıyla ilgili sık sık açıklama yapması bu yüzdendir. İkinci partiyi de satarak Türkiye’nin S-400’lerden komple vazgeçmesini önlemeye, daha da önemlisi Türkiye’nin ABD’ye tam olarak yeniden dönmesini engellemeye çalışıyor.
Hulusi Akar’ın açıklamasındaki NATO’ya bağlılık yinelemesi de ayrı bir alem!.. “NATO Türkiye’nin Türkiye NATO’nun merkezindedir” demesi, iktidarın NATO yani ABD lehinde karar vereceğini gösteriyor.
NATO’ ya bağlıysan, senin güvenlik politikalarının merkezinde NATO varsa… NATO sistemlerine entegre edemeyeceğin bir sistemi kullanmayacaksın demektir.
Peki, bu saatten sonra Hulusi Akar’ın muz ortaları ABD’yi keser mi?..
Kesmez… Çünkü, en ufak krizde “bak kullanırım” diyebilirsin… Depoda dururken bile kullanılmayacağından emin olunacak bir sisteme ABD’nin dayanacağını söyleyebiliriz. Nasıl olacaksa!.. Üçüncü tarafa satış için Rus izni gerekir. Rusya, bizi zorda bırakmak için buna kolayca razı olmaz. Veya Batı’yı rahatsız edecek bir ülkeye satmasını dikte edebilir. Sırbistan… İran…
Bizdeki yetkililerin açıklamasında anlaşılmayan veya durumu kavrayamadıkları veya hala ahaliyi kandırmaya çalıştıkları bir şey var: Halen F-35 projesinin içindeymişiz gibi konuşuyorlar. “Ortağıyız” diyorlar. ABD bizi çıkardı, ilk verdiği uçakları geri aldı, kendi hava kuvvetleri envanterine geçirdi, eğitimler sonlandı, personel geri geldi, ortaklık ofisi toplantılarını çıkardılar. Türk şirketlerin ürettiği bin kusur parçadan sadece 20 civarındaki için yeni üretim yeri arıyorlar. Yani oradan da devre dışındayız!.
Bizdekiler, halen projenin maliyeti şu kadar artar şu kadar süre uzar diye vazgeçilmez olduğumuzu anlatmaya çalışıyor. Komik bir durum!. Adam, Türkiye’nin çıkmasıyla artan maliyeti düşündüğü yok, zaten satarken yansıtıyor onu. Yansıtmasa bile olaya stratejik seviyede bakıyor. S-400 alımına izin verdiği an diğer ABD müşterilerinin Rus silah alımına yöneleceğini görüyor. Bunun maliyeti daha fazla. Silah alışverişi, devamında askeri işbirliğinin derinleşmesini getirir.. Bunun ABD açısından jeo-politik kaybının maliyeti hesaplanamaz bile…
Acı ama gerçek:
Mehteran kafasıyla yürütülen dış politikanın kaçınılmaz sonuçlarını yaşıyoruz…
ABD, bize S-400 alıp F-35 almamanın büyük maliyetini göstermeye çalışıyor. Senin hava kuvvetlerinin kapasitesi düşüyor, teknolojik açıdan geri kalıyor. Geleceğin uçağı beşinci nesil uçak teknolojisini kaçırıyorsun. Yunanistan bile bu uçakları alarak sana büyük bir üstünlük elde edecek mesajı veriyor. Dedeağaç’tan Girit’e hatta Kıbrıs’ta ABD üsler kurarak Irak ve Suriye’de kurşunlarıyla birlikte Türkiye’ye, “Sana bölgede ihtiyacım yok, İncirlik senin olsun” diyor. Gerçekten Türkiye’den vazgeçmek ister mi? Sanmam, ama “Gerekirse yapabilirim. sana mutlak bağımlı değilim” mesajı veriyor. Bunu yaparken de Türkiye’deki iktidarın aslında ABD’ye bağlı oluşunu gösteriyor.
– Ulu Tanrı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2021
10.11.2021
13.10.2021
12.10.2021
9.09.2021
31.08.2021
4.08.2021
13.07.2021
6.07.2021
2.07.2021