Ahmet TAŞGETİREN
"Dil koparma’ ifadesi Sezen Aksu’ya yönelik değildi”
Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle söyledi tv mülakatında.
Böyle bir ifadenin arkasından gelecek soru belliydi:
-Peki kime yönelikti?
Olay Sezen Aksu’nun şarkısında geçen “Adem ve Havva”dan çıkmış, Erdoğan da onun peşinden konuşmuştu cami mihrabında.
Ardından da birileri durumdan vazife çıkarıp “kafaya sıkma”ya kadar vardırmıştı tehdit dilini.
Anlaşılan söz Cumhurbaşkanı’nın ağzından ilk çıktığı andan beri, Beştepe çevrelerinde bir tedirginlik oluştu. Mesela basın müşavirliği ve iletişim başkanlığı çevrelerinde Cumhurbaşkanı’nın bu ifadelerinin basına yansımasının istenmediği haberleri geldi. Ama belli ki süreç kontrolden çıktı ve camideki bir vatandaşın çektiği video dolaşıma girdi. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etkilediği önemli bir kitle, bu sözleri yadırgamak bir yana heyecanla dolaşımda tuttu. Hatta “Böyle bir nefret dili devletin tepesine yakışıyor mu?” yollu değerlendirmelerde bulunanlar “Peygambere hakarete duyarsız kalmak”la suçlandı.
O sözün geniş kitlelerde Ak Parti için astarı yüzünden pahalı bir olguya dönüştüğü görülmüş olmalı ki, geç de olsa düzeltme yoluna gidildi.
Soru şu: Acaba “dil koparma” ve “kafaya sıkma” heyecanına kapılanlar da durulmuş mudur?
Hatırlıyorum, Ak Parti’nin kuruluş yıllarında Abdullah Gül söylemişti: “Kamuoyu önünde konuşamayacağımız hiçbir şeyi en mahrem odalarda dahi konuşmamalıyız.” Belli ki mahrem ortamlarda konuşulanların orada kalmayacağı ve kamuoyu önüne çıktığında da savunulamayacağı endişesini taşıyordu. “Gizli ajanda” suçlamalarının dolaşımda olduğu bir zamanda sayın Gül’ün hassasiyeti, önemli bir “siyaset disiplini”ni ihtiva ediyordu.
Şimdi liderini “gücün zirvesi”ne çıkaran 19 yıllık bir iktidar söz konusu. Ve bir camide yapılan konuşma, parti bünyesinde bile “Böyle söylenmemeliydi, bu halk nezdinde savunulamıyor” tarzında değerlendirmelere yol açıyor.
Şu olaydan nasıl bir ders çıkarılır bilmiyorum. Belli ki gücün zirvesinde de olsanız, sistem size neredeyse “layüs’el - Sorgulanamaz” bir statü vermiş olsa da bir sözünüz “duvara toslama” sonucu doğurabiliyor.
Ortaya çıkan sonucun Cumhurbaşkanı için böyle bir sıkıntılı durum ortaya çıkarması bir yana, hep söylediğim, din ile alakalı gündem açısından sorunlu bir yanı var. Dinin böyle “şiddet dili ile gündeme gelmesi”nin din açısından ortaya çıkardığı zarardan kaygılıyım.
Ne diyelim: Ders olsun.
İMRALI'DAN GELEN HABER
Tv mülakatında gazeteciler Cumhurbaşkanı’na “İmralı’nın Edirne’dekine hesap sorması” iddiasını da sordular. Cumhurbaşkanı hesap iddiasını tekrarladı, “Öcalan’ın Demirtaş’ın oradan vermiş olduğu mesajlardan rahatsız olduğu ortada bir gerçek” dedi. Ancak gazeteci araya girerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Öcalan, Demirtaş’ın açıklamalarından rahatsız’ demiştiniz böyle bir bilgi mi var?” sorusunu sordu. Beden dilinden anlaşıldığı kadarıyla Erdoğan bu soruyu beklemiyordu. Refleks halinde “Var ki söylüyorum” cevabını verdi.
Bu arada konuşmasına, soru sorulmadan, Meral Akşener’in “Öcalan’ı serbest bırakmaya hazırlanıyorlar” iddiasını cevaplayarak devam etti. Böyle bir şeyin olmadığını, Öcalan’ı ancak “Zillet İttifakı’nın bırakacağını” söyledi.
Belli ki Öcalan’ı bir oyun aracı halinde devreye sokmak tepki doğuruyor. Nerede? MHP cenahında olmaması imkansız. Ak Parti tabanında da savunulamaz bir iş olduğu kesin.
Ayrıca işin terör örgütü liderini siyaset unsuru haline getirme tarafı var. İstanbul seçimlerinde bu yapıldı ve biliniyor ki, ikinci seçimdeki iktidar aleyhine 800 bin fark, Öcalan’ı kullanıma sokma farkı oldu.
İşin İmralı ile -sonuçta terörist başı değil mi o?- haberleşme boyutu başka ne tür unsurlar içeriyor, bunun da konuşulmaması mümkün değil.
Ayrıca Devlet adına Kürt siyaseti içinde taraf tutuyor konumuna girmenin sorgulanmaması mümkün değil.
Ve ayrıca, Selahattin Demirtaş’ın gittikçe daha çok acayipleşen hukuki durumunun Öcalan’la irtibatlandırılması ciddi bir hukuk sorunu.
Ve ayrıca, acaba AYM’de sürmekte olan ve ilerdeki seçimleri ciddi manada etkilemesi beklenen HDP’nin kapatılma davası, İmralı ile görüşmelerde masada olan bir konu mu, sorusu akla geliyor.
Bence iktidarın zihin dünyası çok fazla dağılmış gözüküyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025