Ahmet TAŞGETİREN
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muhtarlarla 35’inci buluşmayı gerçekleştirdi.
Bu, Türkiye siyasetinde nev’i şahsına münhasır bir yöntem.
Hatırlıyorum, 12 Mart Muhtırasından sonra, muhtıranın düşürdüğü hükümetin Başkanı, Süleyman Demirel, meydanlara çıkmış ve halkla buluşarak muhtıranın oluşturduğu iklimi tersine çevirmişti.
Demirel, evet seçilmiş bir Cumhurbaşkanı idi ama anayasal çerçevede, hala eski Cumhurbaşkanlığı statüsünde bulunmaktaydı. Daha protokoler bir görevdi o. Anayasada 12 Eylül ürünü -Evren için tasarlanmış- yetkiler vardı ama onlar, ihtilalin sağladığı zeminde kullanılabilirdi. Onun dışında sorumluluk bulunmadığı için yetkilerin kullanımı da, sembolik kalmak durumundaydı.
Erdoğan ise sembolik kalmak için Cumhurbaşkanı seçilmemişti. Bunu Cumhurbaşkanlığı seçimi için meydanlara çıktığında halka da “Terleyen bir cumhurbaşkanı olmak için adayım” diyerek ifade etmişti.
Peki ama bu irade nasıl hayata geçecekti?
Erdoğan, muhtarları Beştepe’ye davet ederek, halkla buluşmaya başladı. Bu, hem kendi adına halkla irtibatı tazeleme ve artırma imkanını sağlıyor hem de “Saray” diye toplumdan dışlanmak istenen Beştepe’yi, millet nezdinde meşrulaştırmaya zemin hazırlıyordu.
Beştepe’de muhtar buluşmasında verdiği mesajların naklen yayınlanmasıyla da “Yeni Cumhurbaşkanlığı Sistemi”ni topluma taşıma imkanını buldu.
Şu an Meclis’te ikinci tur görüşmeleri tamamlanmakta olan Anayasa değişikliği, bu sürecin ürünüdür. Ve Tayyip Erdoğan’ı sistem içinde çok daha belirleyici hale getiren bir mahiyet taşımaktadır.
Dün Tayyip Bey’in 35’inci buluşmadaki konuşmasını sonuna kadar dinledim.
Bu, evet, 35’inci buluşma.
Yani aşağı yukarı aynı kategorideki insanların huzuruna 35’inci kez çıkıyorsunuz.
Ben de zaman zaman Anadolu’da seri konferanslara çıkarım. Diyelim, Sakarya Pamukova’dan başlar, Bilecik, Kütahya, Afyon, Akşehir, Konya devam edersiniz.
Biliyorum ki, her kürsüye çıkışta ayrı bir heyecan yüklenmezseniz, ikinci üçüncü konuşmada hitap ettiğiniz kitle ile iletişiminiz büyük zaafa uğrar.
Onun için her konuşmada başka bir vurgu bulmaya çalışırsınız.
Tayyip Bey’e bakıyorum, heyecan bitmiyor. Öfkeyse öfke, ümitse ümit, sevgi ise sevgi, coşku ise coşku bitmiyor. Patlıyor, patlıyor, patlıyor.
Hep demişimdir “Türkiye bu imanı, coşkuyu, sevgiyi, hatta öfkeyi değerlendirmeli.”
“Ayağına taş değmesin”derken de onu kastettim.
Diyelim şu an Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı olanlar... Onlar da bu coşkunun Türkiye için değerlendirilmesinin yollarını tıkamamaya itina etmeliler. “Şöyle daha sağlıklı olur, şu olmamalı” demek mümkün. Ama yolunu kesmek, Türkiye’ye iyilik olmaz.
Dün şunu söyledi Tayyip Erdoğan:
“Türkiye yıkılırsa, sadece bir millet yıkılmış olmaz, bir tarih, bir inanç ve bir kültür kalesi yıkılır.”
15 Temmuz gecesi, Medine’de 92 yaşında Türki Cumhuriyetlerden yaşlı bir zatın, darbenin püskürtüldüğü görülünce, oğlunu çağırdığını, ne kadar para varsa getir” dediğini, para gelince de “Götür bunu Mescid-i Nebi’nin, Kabe’nin etrafındaki fakir fukaraya dağıt” dediğini nakletti.
Dünyada Türkiye ile kendilerinin ayağa kalkışını bütünleştiren insanlar, toplumlar olduğunu söyledi.
Yürütülen mücadelenin dünyada birilerinin ayağına basmak anlamına geldiğinin farkında.
Düşmanlıkları görüyor.
Dün söyledi yine, mücadelenin güç ile yürütüleceğinin de farkında.
Ama ümitsizlik yanına yaklaşmıyor. Terörün, darbe girişiminin, ekonomik saldırıların Türkiye’yi yolundan çeviremeyeceğini söylüyor:
“Artık atacak kurşunları kalmadı” diyor.
“Türkiye savunma konumunu bırakıp hücum pozisyonuna geçmiştir” diyor.
“Türkiye’nin yanında olmayan karşısındadır” diyor.
Ve“Türkiye yeterli güce, azme, kararlılığa sahiptir” diyor.
Yarım saat, 45 dakika, ayakta, düşmeyen bir ses tonuyla konuşuyor.
Sonra bir başka yerde, sonra bir başka yerde.
Sevda bu olsa gerek.
Ne denir?
Ferhat yolunu açıyor.
Dileyelim bu tutku, Türkiye’nin de dağları delmesinin yolunu açsın.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025