Ahmet TAŞGETİREN
İslami camianın önemli bir kanaat önderinin whatsapp grubuna gönderdiği “Kıymetli dostlarım” diye başlayan mesaj ciddi bir çığlık niteliğinde:
“Hayatımın en sıkıntılı Kurban Bayramını idrak ediyorum.”
Nedir sıkıntı? Şöyle diyor:
“İstanbul Sözleşmesi konusunda 2 parçaya bölündük. Her kafadan bir ses çıkıyor. Kimimiz sonuna kadar bu sözleşmeyi destekliyor ve kimimiz de bu sözleşmeyi son derece yanlış ve tehlikeli buluyor. Birbirimizi suçlamak yerine ortak bir noktada buluşmak zorundayız. Aksi takdirde birbirimizi incitiriz.”
Oysa çoktan incitmeler başlamış bulunuyor.
İktidar, denebilir ki, İstanbul sözleşmesi kadar yönetmekte zorlandığı bir gerilim ile karşılaşmamış bulunuyor. Zeminde müthiş bir tartışma – kamplaşma sürüyor ve iktidar nerede duracağını belirlemekte zorlanıyor.
İktidarla – Parti ile iç içeymiş gibi görünen bazı yapılar var: KADEM onlardan biri. Pelikan bir başka boyut. Milli İrade Platformu öyle. Kadem’de Cumhurbaşkanı’nın kızları var, Milli İrade Platformu Bilal Erdoğan’la iletişim halinde iktidara destek veriyor. Pelikan eylemleriyle biliniyor.
İstanbul Sözleşmesi dendiğinde KADEM ana aktör durumunda. Başından beri Aile Bakanlığı ve kadın örgütleriyle birlikte hareket ederek İstanbul Sözleşmesi’nin sahibi gibi görünme noktasına geldi. Bu süreçte Cumhurbaşkanı’nın ailesi (Sümeyye Erdoğan Bayraktar üzerinden) ile bağlantılı olmanın avantajlarını kullandı. Belki eleştiriler de bu yüzden sınırlı kaldı.
Bugün İstanbul Sözleşmesi en hararetli biçimde tartışılıyor ve KADEM hedefte. İlginç olan şu ki, önce Numan Kurtulmuş “Değişiklik olabilir” sinyali verdi, ardından Cumhurbaşkanı “Bir bakın bakalım” dedi.
Yine muhafazakar – islami camia bünyesinde öteden beri bir tepki var Sözleşme ve bağlantılı düzenlemelere. Bu tepki azalmadı arttı. KADEM’e yönelik tepki de, Cumhurbaşkanı’na yakınlık vs de göz önüne alınmadan çok sertleşmiş durumda.
Whatsapp ortamında oluşan Aile Meclisi platformu tepkilerin ortak zemini halinde. Buna medyadan öncelikle gazete olarak Akit ve tabii Abdurrahman Dilipak gibi, Yusuf Kaplan gibi, Ergun Yıldırım gibi isimler de, üstelik çok sert dozda katılınca başta söylediğimiz “iktidarın yönetmekte zorlandığı gerilim” haline geldi.
Milli İrade Platformu’ndan henüz ortak bir açıklama gelmiş değil. Ancak o bünyedeki bazı kuruluşlar, Sözleşmeye tepki ihtiva eden açıklamalar yaptılar. Bilal Erdoğan’ın platformu etkileyecek bir yaklaşımı olacak mı, bu henüz belli değil. Kadem – Platform farklılaşması özellikle önem taşıyor.
İktidarın Sözleşme konusunda tepkileri dikkate alan adım atmakta zorlanması kadın örgütlerinden gelecek tepkileri hesaba kattığı için olmalı. İlginçtir, KADEM bunca tepkiye rağmen Sözleşme ile ilgili tavrında ısrar eden açıklamalar yaptı. Bu, Cumhurbaşkanı’ndan habersiz midir? İktidar konuyu değerlendirirken “Muhafazakar camia şu veya bu sebeple tepki gösterse de sonunda bize oy verecektir ama kadın örgütlerini kaybedersek o alanı toparlayamayız” gibi bir muhakeme yapıyor mudur?
Bir soru daha: Acaba DEVA Partisi’nin, tepkileri hiç dikkate almayarak, açıktan Sözleşmeye sahip çıkması iktidarın tavrında etkili olmakta mıdır?
Buraya kadar yazılanlar, İstanbul Sözleşmesi ekseninde ortaya çıkan “siyasi konumlanmalar”la ilgili. Bu alanın ilginç yönü, doğrudan iktidarın tabanını çatlatması.
Meselenin sosyal problem boyutunu ilgilendiren alana gelince, o alan siyasi konumlanmalardan çok daha hayati sorunlar içermektedir. Kadın – erkek ilişkileri, ailede sancı, cinsel tercihler, gençlik vs… Her başlığı açtığınızda altından dev sorunlar yumağı çıkıyor.
Diyelim İstanbul Sözleşmesi, küresel bir fesat projesi niteliğinde. Onu tasfiye edelim.
Ama diğer sorunlara ilişkin tavrımız ne?
Gidin kendisine fikir danışılan alim Hocalara sorun, gidin dindar ailelerin danıştığı psikolog – psikiyatrlara sorun… Aileler için, çocukları için nasıl sorunlar getiriyorlar…
Dünyada yaşanan sorunlar gelip kapınıza dayanıyor. Duvarlar elektro – manyetik dalgalarla gelen küresel iletişimi durduramıyor. Çocuklarınızın elindeki aletler tüm dünyadan iletiler taşıyor onların yüreklerine… Siz mesaj – değer üretemiyorsanız, başkalarının ürettiğini tüketiyor çocuklarınız.
Kozalak yangını diye bir deyim var. Bir yerde orman yangını başlar, çam kozalakları ısınır ısınır ve sıçrayıp beş yüz metre ileriye uçar, orada da yangın başlatır. Bugün kozalak yangınlarını iletişim araçları çıkarıyor. Bugün Amerika’da yangın başlıyor yarın evinizde…
İktidarı asıl, eğitim, kültür, gençlik, aile gibi sosyal alanlarda üretemediği politikalar sebebiyle eleştirmek gerekiyordu. Koca 18 yıl. Geldiğimiz noktada “Gençlik elden gidiyor, aile derin sancılar içinde…” yi konuşuyorsak bir şeyler yanlış gitmiş demektir.
Ekonomiyi düzeltmek mümkün, askeri bir konuyu çözmek mümkün, ama sosyal sorunlar derinleştikçe ona hakim olmak zorun zorudur. Pandemi var ya pandemi tıpkı onun gibi, bir kişi enfekte olmuşsa onun bulaştırma riski kadar büyük bir risktir sosyal hastalıklar pandemisi…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025