Ahmet TAŞGETİREN
Bu yazı bir “Fikri Sağlar yazısı” değildir, önce onu söyleyeyim. Bir “Öz-güven kaybı” yazısıdır.
Fikri Sağlar, Kültür Bakanlığı döneminde Necip Fazıl ile Nazım Hikmet’e, Said Nursi’ye birlikte sahip çıkan, onları billboardlara taşıyan bir isimdi. Sol - Kemalist dünyada, düşünce kalıplarını zorlayan bir hamle yapıyordu. Bu hareketi bir öz-güveni yansıtıyordu.
Geçenlerde Fikri Sağlar’ı, “Başörtülü hakim” konusunda Türkiye’nin çok gerilerde bıraktığı bir tavra sahip çıkarken gördük. Şaşırdık. Niye? İnsan oradan buraya nasıl gelirdi? Nerede kalmıştı o özgürlük hamlesi? Niyeydi bu düşüş?
Şimdi bir başka olaya bakalım. Elif Çakır’ın Karar’daki yazısında (21 Ocak) o alıntıyı görünce dilimden ister istemez “Nereden nereye?” sözcükleri döküldü.
2009 yılında, Aya İrini’de “Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” dağıtım töreni yapılıyor. Ödül, Çetin Altan’a verilmiş. Kürsüde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Şunları söylüyor:
“Bugün mutlulukla ifade ediyorum ki; Türkiye artık ne Çetin Altan’ı 300 kez mahkeme kapılarına çağıran, düşünceyi mahkum eden bir Türkiye’dir, ne de Nazım Hikmet’i 12 yıl boyunca hapishanelerde tutan Türkiye’dir. O alıngan, o vehimler üreten Türkiye, artık yerini özgüvene bıraktı. Farklılıkların kabulü kolay olmadı, kemikleşen önyargılar, tahammülsüz anlayışlar düşünceyi ağır şekilde cezalandırmış bedelini ise bütün Türkiye ödemek zorunda kalmıştır. Ülkesinden umudunu kesmeyen, bedel ödemek pahasına düşünce sevdasından vazgeçmeyen, otoriter anlayışlara boyun eğmek yerine, eğip bükmeden gerçeği söyleyen aydınların, bilgelerin ve yazarların öncülüğü büyük önem taşımaktadır. Hiç kuşkusuz bunlardan biri Çetin Altan’dır.”
“Biz pusu kurma siyasetini görmek istemiyoruz. Birbirimizin ayağına basılmasını görmek istemiyoruz. Hepimiz bu ülkenin insanlarıyız. Düşüncenin cezalandırıldığı bir ülke görmek istemiyoruz. Ülkenin içe kapanması için tuzak ve hile siyaseti kurulmasını istemiyoruz. Türkiye tam bir demokrasiyi hak etmeyen bir ülke olamaz. Çetelerle, mafya ile mücadele ederken inanıyorum ki bizim yanımızda olması gereken bir millet var ve biz bunu görüyoruz.”
Bunları dünyanın “İslamcı” diye bildiği bir lider, ideolojik kamplaşmaların herkesi bir tarafa savurduğu Türkiye’de söylüyor. Ödül verdiği, ödül vermekten öte “Ülkesinden umudunu kesmeyen, bedel ödemek pahasına düşünce sevdasından vazgeçmeyen, otoriter anlayışlara boyun eğmek yerine, eğip bükmeden gerçeği söyleyen aydınlar, bilgeler – yazarlar” diye en onurlu ifadelerle tebcil ettiği isimlerden biri Nazım Hikmet, diğeri Çetin Altan. Türkiye’nin ideolojik mücadelelerinde bir tarafta Necip Fazıl varsa, öteki tarafta da önce Nazım Hikmet, sonra Çetin Altan vardır. İşte “İslamcı” siyasi lider olarak Tayyip Erdoğan en karşıtlarını ödüllendiriyor, onları tebcil ediyor.
Kimse yadırgamadı bu hamleyi o gün. “İslami camia” da yadırgamadı. Hatta kendi kendine bakıp, gelinen “Özgüven”le gurur duydu. Türkiye’de zincirleri kırıyorduk.
2009’dan 2021’e… Çetin Altan’ın oğlu Ahmet Altan’ın yazdıklarından başka suç isnadı olmamak üzere müebbetlik hapis talepleriyle içerde olması sembolik bir anlam taşır mı, gelinen noktayı anlamak için? Kamplaşma politikalarından medet umar hale gelmek nasıl bir şeydir? İnsanların “muhalif” damgası vurularak saldırıya uğraması nedir? İnsanların “haşere” diye nitelenip “itlaf edilmesi”nden bahsedilmesi ve iktidar için bu tür söylemlerin sahipleriyle ortaklık nedir?
Ne dersiniz, Fikri Sağlar türü bir halet-i ruhiyeyi bizim arkadaşlarımız da taşıyor mu? O halet-i ruhiye nasıl tanımlanır? Bir düşüş mü, bir özgüven kaybı mı, o günden bugüne kim nasıl bir kayıp yaşadı, koşa koşa12 yıl içinde “Eski Türkiye kodları”na mı dayandık?
Bu bölümü biraz hafif bir espri ile bitirelim: Gastronomide bir ifadeyi öğrenmiştik master-şef programlarında… Şef son tabağa kadar şeftir. Şu an çıkardığımız tabaklar pek yüz güldürmüyor be dostlar.
O MECANİSMO
Yakında Netfilix’te Brezilya yapımı bir dizi izledim. 1987’den bu yana Brezilya’daki yolsuzluk mekanizmasını belgesel - polisiye tadında masaya yatıran bir dizi. Siyaset - İş dünyası - Yargı - Polis - Medya her şey var. Tanıdık roller görüyorsunuz. Sonunda şebeke – mekanizma her ne derseniz, dehşetli itiraflarla tabak gibi ortaya çıkıyor ve bu işleri mekanizma rahatlığında çok kolay yürüttüğünü sanan herkes bedelini ödüyor.
Ali Babacan’ın “Siyasetin finansmanında kullanılan imar rantını düzenlemek istedik, yapamadık” sözlerini de Ahmet Davutoğlu’nun “Siyasi etik ve şeffaflık yasasını çıkaramadık” yakınmalarını da daha iyi anlamak için O Mekanizmo’yu izlemek gerekir.
Bence her kademede siyasetçiler de izlemeli, iş adamları da, Emniyet ve Yargı mensupları da, medya da… Herkes birilerini tanıyacak orada.
RAHMET DİLİYORUM: Yavuz Bahadıroğlu ve Nur Vergin de dar-ı beka yolcusu oldular. Herkesin gideceği yere doğru. Rahmet diliyorum. Mağfiretle buluşsunlar. Mekanları cennet olsun.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025