Ahmet TAŞGETİREN
Sanırım kimse Türkiye’nin bir “Perinçek vak’ası” yaşadığından şüphe duyacak değildir.
Tabii ki Doğu Perinçek’ten bahsediyorum.
Hemen her gün bir televizyon kanalında, tartışma programlarının temel elemanı durumunda o.
Hoş, haber kanallarının şirazesinin dağıldığı bir dönem yaşanıyor, tartışma programlarına davet edilen simalar neyi temsil ediyorlar, hangi birikimleri sebebiyle oraya çağrılmışlar onu anlamak da kolay değil ama Doğu Perinçek’in bu programlarda ayrı bir koruma – kollamaya mazhar olduğu çok açık.
İktidar çizgisine özen gösterildiği biliniyor. İktidarla problem çıkmasının istenmediği de biliniyor. İktidar cenahından davet edilen konuklarla ilgili olumlu – olumsuz işaretler geldiği ve davet edilen konukların ekrana çıkıp çıkmamasında bunun etkili olduğu iddiaları, iddia olmaktan çıkıp kanaat haline gelmiş durumda.
Şu söylenebilir Doğu Perinçek’in ekran macerasında, en azından söylediklerinden iktidar rahatsız olmuyor gözüküyor.
Doğu Perinçek’in lideri olduğu Vatan Partisi’nin oy oranı bindelerle ifade edilen boyutta. Yani oy oranına göre davet ediliyor olsa, çoook çok gerilerdeki sırada yer alması lazım. Yooo, onun özel ilgi gördüğü kesin.
Şu sıralar “milliyetçi” takılıyor. Hem de herkesten daha fazla. Öyle ki MHP liderliğine yakıştırılıyor, kendisi de “Benim için şeref olur MHP Genel Başkanlığı” demekten kaçınmıyor. Her ne kadar MHP’liler “Onunla çay bile içmeyiz” diyorlar ise de.
Doğu Perinçek buralara “Maoculuk”tan geldi. Maoculuk’un ana vatanı Çin. Kızıl Çin yani. Şimdi de Çin sevgisi bitmiş değil. Bunu hiç komplekse girmeden yapıyor Doğu Bey. Türkiye’de birisine “Amerikancı” derseniz rahatsız olur, Perinçek’in “Çinci” tanımlamasından rahatsızlık duyacağını sanmam. Hatta bunu Çin nezdinde “Bakın beni ülkemde size olan sempatimle tanıyorlar” diye itibar gerekçesi olarak sunabilir. Perinçek üstelik bunu “Türkiye’yi Çin’in ve Rusya’nın başat eleman olduğu Avrasya eksenine sokma” politikasına dönüştürmekte de tereddüt etmiyor.
“İktidar ve Perinçek” diye bir başlık açıldığında ne söylenebilir?
İktidarın Çin ile ilişkileri iyi götürmek gibi bir hassasiyeti var, bu görülüyor. Bu normal hatta gereklilik de. Türkiye gibi bir ülkenin dünyadaki bütün ülkelerle iyi geçinmesi ana yöneliş olmalıdır. Dostları artırmak, düşmanları azaltmak yaklaşımı bunun için istenir. Kaldı ki Çin dev bir ekonomi ve ondan kendinizi soyutlama imkanınız yok. Ancak Çin ile ilişkilerde Türkiye’nin farklı bir “hassasiyet alanı” var. Doğu Türkistan ve Uygurlar. Kardeş bir yurt ve kardeş bir toplum. Onlara Çin yönetiminin muamelesi, insani değil. Oradan hep çığlık sesleri gelir Türkiye’ye. Çin de orayı gözaltında tutar, hizaya getirme politikaları uygular, bunun çerçevesi jenoside kadar varır. Evet “Çığlık” sesleri gelir oradan Türkiye’ye. Türkiye o sese duyarsız kalmaz, kalmadı bugüne kadar. En azından toplum nezdinde. Son zamanlarda iktidar yeterli duyarlılığı göstermediği için eleştiriliyor.
Çin ile ilişkilerdeki özel durum sebebiyle.
Konunun Perinçek’le ilgisinin de bu özel durumdan kaynaklandığı var sayılıyor. “Doğru mu yanlış mı, o konuda iktidar cenahı ne der?” e bakmak lazım.
Ama Perinçek’in hangi özelliği sebebiyle hafta sekiz Cuma dokuz ekranlara çıktığının izahı da gerekiyor, bunca iktidar ağırlıklı medya dünyasında?
Perinçek ilginç bir simadır ayrıca.
Çetin örgütçüdür bir kere.
“Yargı altın devrini yaşıyor” diyorsa bir durmalı orada.
“İktidarın rotasını biz çiziyoruz” diyorsa bir durmalı.
15 Temmuz’da neredeydi, kimleri nasıl örgütledi bakmalı.
İşçi Partisi’nden Vatan Partisi’ne dönüşmesine, buradan da her kılığa girebilme potansiyeline bakmalı.
Tartışma programlarında herkese son derece absürd gelen düşüncelerini yüzünde hiçbir renk değişimi olmadan seslendirebilmesine bakmalı.
Çin ağzına öykünme suçlamasına aldırmadan Doğu Türkistan’ın çığlığını Amerikan projesi olarak suçlayabilmesine bakmalı.
Devlet bünyesinde “Perinçek eksenli bir PDY – Paralel Devlet Yapılanması” bulunup bulunmadığına bakmalı. Özellikle buna bakmalı, en tehlikeli olan budur çünkü. Çünkü her şeyi devlet adına yapabilme imkanı sağlıyor bu “kayıt dışı” bir yapılanmaya.
TSK’dan, Yargı’dan tasfiyelerde Perinçek örgütlenmesinin ihbar düzeneğine bakmalı.
İktidarın saf kadrolarının Perinçek’in becerilerini tasavvur etmesi kolay değildir. Bu kadar açık oynamasına rağmen kolay değildir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
11.12.2025
4.12.2025