Aslı Aydıntaşbaş
Bizler yaklaşan 24 Haziran seçimlerine endeksli yaşarken, bu hafta Washington’da önemli bir görüşme gerçekleşti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’li mevkidaşı Mike Pompeo ile bir araya gelerek iki ülke arasındaki sorunlar yumağını ele aldı.
Ankara, bu buluşmanın sadece YPG’nin Münbiç kentinden çekilmesi amaçlı olduğunu yansıtsa da, başka konuların da masada olduğunu tahmin etmek zor değil. Ortada karman-çorman olmuş ve karşılıklı güvensizliklerle yıpranmış bir ittifak ilişkisi var. Türkiye’de seçimi kim kazanırsa kazansın, bu ilişkiyi düzeltmek zorunda.
Haliyle Washington’daki mutabakat, önemliydi.
Peki ne çıktı? Malum, iki ülke arasında karşılıklı birer “şikâyet listesi” var. İki taraf da birbirine kızgın ve bir mutabakat için kimin önce adım atacağını belirlemek gerekiyor.
Ankara ne istiyor? Kamuoyuna yaptığı açıklamalarda, Münbiç diye daha düne kadar adını sanını duymadığımız tozlu bir Suriye kasabasını istiyor. Daha doğrusu, Suriyeli Kürtlerin o kentten çıkarılmasını ve Fırat’ın doğusuna geçmesini istiyor. Kapalı kapılar ardında da, YPG Münbiç’den çekilirse, bundan sonra Fırat’ın doğusundaki Kürt varlığına ses çıkarmayacağını fısıldıyor.
Ancak Münbiç, tek konu değil. Bana göre bizim hükümet açısından birinci öncelik, ABD Hazinesi’nden Zarrab davası sonucu Halkbank’a gelecek olan cezanın ‘insaflı’ olması beklentisi. Münbiç’i kimin, nasıl yönettiği medyatik bir propaganda malzemesi olabilir. Ancak asıl mesele, kırılgan bir ekonomik ortamda bankacılık sisteminin çökmemesi. İktidar geçen haftalarda faiz ısrarıyla ateşle oynadığını biliyor. Ağır bir Halkbank kararı istemiyor. Haliyle bu Türkiye açısından, 10 tane Münbiç’den daha hayati. Münbiç sadece oturup pazarlık yapmak için bir vesile.
Washington’un da şikâyetleri var. ‘Rusya’dan S-400 almayın’, ‘NATO düzenini sarsmayın’, ‘Tutuklu Amerikan vatandaşlarını serbest bırakın’ diyor. Ama Trump hükümeti açısından bunlar arasında en ivedi olan, tutuklu ABD’li din adamı Andrew Brunson’un bir an önce serbest bırakılması. Brunson uyduruk bir iddianameyle suçlansa da, aynı Almanya’yla Deniz Yücel konusunda olduğu gibi 2 ülke arasında en önemli pazarlık meselesi. Seçimden önce bırakılması beklenmiyor. Duruşma 18 Temmuz’da. Şimdi gözler o davada...
Artık Türkiye ve müttefikleri arasındaki ilişkiler, bir dostluk değil bir al-ver ilişkisi. Sen bunu yaparsan, ben şunu yaparım, yoksa yapmam.
Peki ilk adımı kim atacak? İki taraf da birbirine güvenmiyor. Bu yüzden dün Washington’dan gelen açıklamalardaki diplomatik nüanslar ve satır arası mesajları önemliydi. Dikkatle okudum, sonra tekrar okudum. Sizi detaylarla yormadan özeti söyleyeyim. Resmi açıklamalar, iki ülkenin Münbiç konusunda bir prensip anlaşmasına vardığını söylüyor. Ortada bir yol haritası var. Ama kimin ne zaman adım atacağı karara bağlanmamış. ABD Dışişleri’nde brifing veren Amerikalı yetkililer, ısrarla 6 aylık bir takvim olmadığını ve bu yol haritasının ilerlemesi için bazı ‘koşulların’ olduğunu söylüyor. Ancak bazı adımlar gerçekleştikten sonra, Türkiye’nin sınır hattında denetim yapacağını, kentteki YPG danışmanlarının bundan sonra kentten çekileceğini söylüyor. Daha sonra yine ABD’nin gözetiminde ve tüm halkların temsil edileceği ortak bir yönetim oluşacağını söylüyorlar.
Peki sizce oluşması gereken o koşullar ne? Eminim ki iki tarafta da askerler ve diplomatlar, harıl harıl teknik detaylar üzerine çalışıyorlardır.
Ama asıl pazarlık, Münbiç’den daha büyük. Kuşkusuz ki gerçek koşul, Trump hükümeti için sembolik önemi olan ve bizzat Mike Pompeo’yla aynı kiliseden gelen Andrew Brunson’ın bırakılması. Diplomatlar hangi yol haritasını hazırlarsa hazırlasın, Brunson’ın bırakılmaması halinde Münbiç’te anlaşma zor gözüküyor.
Anlayacağınız Amerikalılar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gibi düşünmeye başladı. Bu yüzden ben bu hafta Washington’da varılan anlaşmayı ‘Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i’ diye okuyorum.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018