A.Turan ALKAN
27 Mayıs 1960 Cuma günü sabahı Türkiye ilk askerî darbeyle tanıştı. Silahlı Kuvvetler içinde kendini vatanı kurtarmakla görevli sayan bir grup subay, Anayasa düzenini ortadan kaldırdılar; TBMM’yi kapattılar, hükümet üyelerini ve milletvekillerini tutukladılar. Ülkelerinin parlamentosunu dağıtıp, anayasasını çiğnemişlerdi ama NATO’ya, CENTO’ya bağlılıklarının altını çizmekte pek titizdiler!
Aralarında üsteğmenden tuğgenerale kadar muhtelif rütbede subayların bulunduğu Milli Birlik Komitesi, ordu içinde küçük ve insicamsız bir gruptu; bir süre sonra ayrıştılar ve birbirlerini tasfiye etmeye başladılar.
Darbeciler, Türkiye’de Anayasal düzeni sona erdirmenin, Meclis’i kapatıp hükümeti düşürmenin nasıl ağır bir suç olduğunu tahmin ettikleri için ilk iş olarak anayasa hukukçularını alelacele (özel uçakla!) İstanbul’dan Ankara’ya celbederek, “yaptığınız iş doğrudur; aferin, az bile yapmışsınız!” belgesi aldılar. Hemen ardından aynı heyete yazdırdıkları 12 Haziran 1960 tarihli bir ‘Ben yaptım oldu!’ kanunuyla darbeye “anayasal bir rejim” görüntüsü verdiler.
Şimdi o kanunun içine bakalım. Bu kanun öyle bildiğiniz gibi bir şey değildir.
Şaka gibi
Darbeden 15 gün sonra, 12 Haziran’da altında Milli Birlik Komitesi üyelerinin imzasını taşıyan bir metin Resmi Gazete’de yayınlandı. Ufak harflerle 5 Resmi Gazete sayfası büyüklüğündeki bu metin, Türk hukukunda yeni bir dönemin başladığını hatırlatmak için ‘1 numaralı kanun’ adını taşır.
Kanunun genel hükümlerini şimdi dikkat ve sabırla okuyalım ve aradan geçen 56 yıldan sonra Türkiye’de nelerin değiştiğini düşünelim:
İktidar Partisi idarecileri tarafından Anayasanın çiğnenmesi, Türk milletinin bütün fert ve insanlık hak ve hürriyetlerinin ve masuniyetlerinin ortadan kaldırılması, muhalefet murakabesi işlemez hale getirilerek tek parti diktatoryası kurulması suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi fiilen bir parti grubu durumuna düşürülmüş ve meşruluğunu kaybetmişti. Ordu Dahilî Hizmet Kanunu’nun 34 ncü maddesi ile “Türk yurdunu ve Teşkilâtı Esasiye Kanunu ile tâyin edilmiş olan Türk Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumak” vazifesi kendisine verilmiş olan Türk Ordusu, vatandaşı birbirine düşürmek suretiyle Türk vatanını ve millî varlığı tehlikeye koymuş olan eski iktidara karşı bu mukaddes kanuni vazifesini yerine getirmek ve hukuk devletini yeniden kurmak için, Türk Milleti adına harekete geçerek, Milleti temsil vasfını kaybetmiş olan Meclis’i dağıtıp iktidarı, geçici olarak, Millî Birlik Komitesine emanet etmiştir.
Ne diyor MB Komitesi? “İktidar partisi anayasayı çiğnedi, temel haklar işlemez hale getirildi, muhalefet denetimi işlemez hale getirildi, tek parti diktası kuruldu, TBMM ise fiilen ‘tek parti grubu’ haline getirildi diyor ve ekliyor: Bu durumda ordu, eski iktidara karşı hukuk devletini yeniden kurmak için Meclis’i dağıtmıştır, diyor.
Okumaktan ve anlamaktan hazzetmeyen bir topluluk için tarih böyle tekerrür ediyor işte!..
Darbenin hukuku olur mu demeyiniz; oluyor
Kanun baştan başa kara mizah şahesedir ama en eğlenceli kısmı ilk maddesidir. Okuyalım ve aydınlanalım:
Millî Birlik Komitesi, yeni Anayasa ve Seçim Kanunu, demokratik usullere uygun olarak, kabul edilip buna göre en kısa zamanda yapılacak genel seçimlerle yeniden kurulacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisine iktidarı devredeceği tarihe kadar Türk Milleti adına hâkimiyet hakkını kullanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Teşkilâtı Esasiye Kanununa göre sahibolduğu bütün hak ve yetkiler, bu süre içinde, Millî Birlik Komitesine aittir.
Türkçe tercümesi şöyle kısaca: Vaziyet normal değil; ortalık düzelene kadar komitemiz, TBMM’nin bütün hak ve yetkilerini kullanacaktır! İtirazı olan?..
Türkiye’nin hukuk geleneği, darbeye kılıf dikmek midir?
Bazıları zanneder ki bu kanun metnini, komite üyeleri başbaşa verip yazdılar. Hayır, bu kanun bilakis devrin en kalburüstü ve gözde anayasa hukukçuları tarafından sanki anayasal düzen pek umurumuzdaymış gibi, ‘Aman memleket anayasasız kalmasın’ diye hazırlanmıştı! Pek azı dışında anayasa hukukçuları, ta başından beri darbeye açık ve tam destek verdiler. Dönemin Yargıtay’ı da 1962 yılında aldığı bir kararla 27 Mayıs rejiminin anayasal niteliğini onayladı ve anayasacı esnafı sonradan bu hukuk rezaletini ‘kurucu irâde’ diye fiyakalı bir isimle kılıf diktiler!
Hukukun güç karşısında bu kadar kolay eğilip bükülmesi, birkaç yılın meselesi değildir. Evveliyatı vardır, o günlerden başlar. 12 Eylül darbesinden sonra AYM üyelerinin topluca Kenan Evren ve arkadaşlarına saygılarını sunmaları ile devam eder.
Nerelere kadar uzandığını hayal gücünüze ve son birkaç günün bazı haber başlıklarına, bahçelerde fındık toplama görüntülerine havale ediyorum.
CHP’nin trajik vebali
Komitacılar Meclis’i kapatıp DP milletvekillerini tutuklarken, CHP’ye dokunmadılar. DP güya, memleketi cephelere bölmüştü. Darbe yönetimi, sadece CHP’lileri adamdan sayarak politik kamplaşmayı derinleştirdi. CHP ise bu darbeyi pek sevdi, benimsedi, sahiplendi ve kendine sunduğu avantajları kabullendi. Böylece darbe, sadece DP’ye yönelen bir intikam ve tasfiye hareketi olarak tarihteki yerini aldı.
Peki, Demokrat Parti’nin vebali yok muydu?
Doğrusunu isterseniz, Demokrat Parti de sütten çıkmış ak kaşık değildi. 1924 Anayasası’nın kendilerine bahşettiği geniş yetkileri abartarak yorumladılar. Bunlardan en tepki toplayanı ‘Vatan Cephesi’ idi ve bu berbat uygulama darbecilerin başlıca dayanaklarını teşkil etti. Kısaca şuydu: Karşısındaki muhalefetin giderek bloklaştığını gören DP üst yönetimi, partinin il, ilçe ve gençlik kollarını bir araya getirerek ‘Vatan Cephesi’ adı altında sempatizanlarını resmi olarak örgütlüyordu. Cepheye katılanların isimleri, iktidarın borazanı haline gelen radyoda, her gün uzun listeler halinde yayınlanıyordu. Rahmetli Menderes 1958’de yaptığı bir konuşmada, cephenin varlık gerekçesini şöyle açıklamıştı:
“Muhalefetteki arkadaşlarımızın vatanperverliğine bugün bir defa daha huzurunuzda müracaat ederek rica ediyorum: Kin ve ihtirası desteklemekte devam etmesinler. Vatana hizmetin hangi istikamette olduğunu düşünerek muhalefetin kötü gidişine paydos desinler. Anarşiye ve nifaka paydos dedikten sonradır ki, hakiki demokrasinin ve hürriyetin güneşi bütün parlaklığı ile ortaya çıkacak, milletimizin terakki ve tealisine giden yolu daha da aydınlatacaktır.”
Bizde muhalefetin hainlik cümlesinden sayılması taze değilmiş demek ki? Dünün ‘anarşi ve nifak’ kavramlarının yerini bugün ‘terör destekçisi legal görünümlü illegal yapılar’ aldı. Az gittik uz gittik, bir de baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz!
‘Tahkikat Komisyonu’ hangi aktüel gelişmeyi hatırlatır?
Bir de Tahkikat Komisyonu meselesi vardır darbe gerekçeleri arasında. Darbeden bir ay önce DP grup yönetimi tarafından meclis içinde kurulan bu komisyonun maksadı güyâ muhalefet ve basının faaliyetlerini araştırmaktı. DP’liler, CHP’nin bütün yıkıcı grupları örgütleyerek halkı ve orduyu iktidara karşı kışkırttığını ileri sürüyorlardı. Ne hikmetse komisyon sadece DP’li üyelerden oluşmuştu. Sonra ne oldu; komisyon fazla faaliyet gösteremeden darbe oldu.
Muhalefetin ve basının eylemlerini soruşturmak kavramı size günümüzde olup bitenlerden bazı şeyler hatırlatıyor olmalı. Hani şu bir arpa boyu yol almak hikâyesi var ya…
Kanun görüntülü hukuksuz icraatın felahı yoktur!
Hasılı DP, halkın buz gibi helâl oylarıyla iktidarda olmasına rağmen üçüncü döneminde güç sarhoşluğuyla esrikleşmiş, hürriyetleri daraltıcı, muhalefeti bunaltıcı bir dizi ‘Kanun görünümlü hukuksuz’ icraatıyla meşruluğunu sorgulatıcı bir tatsızlığa sürüklenmişti. Darbeci takımına yönelttiğimiz eleştiriler, aradan yarım asır geçtikten sonra özellikle sağ-muhafazakâr kanatta bir ‘DP güzellemeciliği’ne dönüşmemelidir.
Darbeci darbecidir; hukuksuzluk da hukuksuzluk. DP’nin yanlışları ve güç sarhoşluğu bu kadar ağır ve kahhar bir muameleyi asla haketmiyordu.
Dönemin mazlumlarını rahmetle anıyoruz; zalimlerinin hâtırasına ise hiç de saygı duymak zorunda değiliz.
Yazarlar
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016