Aydın Selcen
Tuhaf zamanlamayla Mattis, Amman’da Kral Abdullah tarafından kabul edildi. Hemen peşine Cumhurbaşkanı Erdoğan Amman’daydı. Şimdi Erdoğan ancak Ankara’ya yetişecek ki, Mattis’i Ankara’da kabul etsin. Pekiyi Mattis’e, İran’la Irak ve Suriye’de askeri işbirliğini genişletip, derinleştirme kararı aldığımızı mı anlatacağız? Yahut bu işbirliğinin sadece PKK ve bağlantılı olduğunu söyleyegeldiğimiz PYD vb. unsurlara karşı olduğunu mu söyleyeceğiz ? RF’den S-400 hava savunma sistemleri almakta kararlı olduğumuzu mu vurgulayacağız ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan kimseden akıl alırmış gibi yapamaz. Öyle yaparsa (marka anlamında) “Erdoğan” kalmaz. Ama sanki ve en azından Ortadoğu bölümü için dış politikamızda eleştirilere yanıt verecek biçimde bir ayar yapılma çabası var. Bu ayar tutarlı yapılırsa olumlu. Şark kurnazlığıyla, görünür kısmı, yeraltından yürüyen kısmıyla ayrıysa çok kısa sürer cilanın dökülmesi.
Bunları düşündürten adımlar şunlar: Cumhurbaşkanı Erdoğan Ürdün’e gitti, Kral Abdullah’la görüştü. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Bağdat ve Erbil’e gidiyor. İran ve Rusya Federasyonu (RF) genelkurmay başkanları peş peşe Ankara’ya geldi. Hatta ben bu duruma bakıp, ufukta Kürtler göründüğünde şanlı hariciyenin derhal dış siyaseti askeriyeye ihale edip, ortadan çekildiğini hatırlattım.
Eski Dışişleri Müsteşarlarımızdan Büyükelçi Uğur Ziyal’ın zamanında vurguladığı gibi dış siyasette etkinlikle, işgüzarlık karıştırılmamalı. Şimdiki durum o Davutoğlu tarzı biteviye koşuşturma havasından çıkıldığı izlenimi veriyor. Doğru, yanlış, sonuç alır, almaz o ayrı. Ortadoğu için dış siyaset yeniden “yapılmaya” çabalanıyor gibi, bence bu iyi.
Buna karşılık devam eden temel sorunlar var. Genelkurmay, dışişleri, MİT arasında “silolaşma” devam ediyor. Bunlar birbirlerinden bağımsız hareket edip, ancak en yukarıda, yani bugünkü yürütmenin başı cumhurbaşkanlığı rejiminde Erdoğan’ın masasında toplanıyor. Eşgüdüm olanaksız. Onun yerine kendini beğendirme yarışı var.
Eskiden farklı mıydı? Değildi, başka saiklerden ötürü asker çatık kaşlarla “askeri” addettiği konuları yürütür ve istediği konuya “askeridir” der geçerdi. MİT, doğası gereği yaptığı işi gizlerdi ama en azından çatık kaşlı değildi, iletişime açıktı. Dışişleri, örnekse “Kürt” denildiğinde, “aman ağabey o topa hiç girilmez, tayinler…” der geçerdi.
Bu arada ABD Savunma Bakanı Mattis Çarşamba günü ülkemizi ziyaret ediyor. Umarım Gabriel sanarak, itip kakmaya kalkmazlar. Çünkü Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) olarak savaşı masa başında değil cephede yaşamış, çok okumuş, hâlâ okuyan ve düşünen, haydi bunları geçelim, ABD’nin Ortadoğu siyasetini oluşturan kişi o.
Tuhaf zamanlamayla (herhalde tesadüftür) Mattis, Amman’da Kral Abdullah tarafından kabul edildi. Hemen peşine Cumhurbaşkanı Erdoğan Amman’daydı. Şimdi Erdoğan ancak Ankara’ya yetişecek ki, Mattis’i Ankara’da kabul etsin.
Pekiyi Mattis’e, İran’la Irak ve Suriye’de askeri işbirliğini genişletip, derinleştirme kararı aldığımızı mı anlatacağız? Yahut bu işbirliğinin sadece PKK ve bağlantılı olduğunu söyleyegeldiğimiz PYD vb. unsurlara karşı olduğunu mu söyleyeceğiz ? RF’den S-400 hava savunma sistemleri almakta kararlı olduğumuzu mu vurgulayacağız ?
Çavuşoğlu, Suriye’de RF’nin bizi ABD’den iyi anladığını açıkladı. ABD ile RF arasındaki diplomatik gerilim, diplomatik olma boyutunu çoktan aştı. Ancak o arada ABD ile RF, Suriye konusunda işbirliklerini, eşgüdüm olmasa da çatışmadan kaçınmayı (“deconfliction”) sürdürdü. Fırat’ı sınır alan bir etki alanı uzlaşısına bile vardı.
ABD’nin omurgasını Kürtlerin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) desteği kalıcılaşarak ve artarak devam ediyor. İran’ı giderek yeniden hedef tahtasına koyuyor. Bizde, İslamcı iktidarından genelkurmayına ABD karşıtlığı müzmin ve derin. Prof. Dr. Hanioğlu’nun işaret ettiği gibi “öncelikleri değişik iki gücün bölgesel tasavvurlarının uyumlulaştırılması” şart.
Denizcilikte teknenin ön ucuna “baş”, arka ucuna “kıç” denir malum. “Başı, kıçı ayrı oynamak” sözü teknenin yalpalamasına dayanır. Düzgün dümen tutmakla ilgili. Hani Hintlilerin miydi, “gideceği limanı bilmeyen yelkenliye, hiçbir rüzgardan hayır gelmez” diye bir söz de vardır. Dış siyasette bu sakıncadan kaçınmak gerektiğini söylemek için bilmem hariciyeci eskisi olmaya gerek var mıdır?
Mesele şu ki Sayın Cumhurbaşkanı bir gün AKP Genel Başkanı şapkasıyla Alman Dışişleri Bakanı Gabriel’e haddini bildirir “senin yaşın kaç?” (58) diye sorarsa, ertesi gün Beştepe basamaklarına ne denli şatafatlı muhafızlar da dizilse, o bölgesinde sözü dinlenen Atatürk’vari muteber devlet adamı imgesini yakalamak olanaksız.
Son olarak, ufkumuzda 2019 Başkanlık Seçimleri olduğu sürece, özellikle bölgemizde atılan her adımı, verilen her tepkiyi o bağlamda değerlendirmeliyiz derim. Başta Irak Kürdistanı’nın 25 Eylül’deki bağımsızlık referandumu ve Suriye’de ABD destekli Kürt bölgesi olmak üzere. Diğer bir deyişle, içeride ve dışarıda Kürtlere yaklaşım değişmedikçe bölgesel dış siyasetten olumlu sonuç elde edemeyiz.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024