Aydın Selcen
Alelusul gündemi yine tükettik, Batı dillerinden çeviri girişiminde bulunursak “çiğneyip tükürdük”. Ölen, öldüğüyle kaldı. Garê’de katledilen 13 rehine, 3 şehit, çoğu ağır onca yaralı. Idllip’te 36 şehit verilen saldırının da yıldönümü geldi, geçti. Aya gidiyoruz, Kanal İstanbul’u inadına kazacağız, fezlekeler gelecek “eller kalkacak inecek”, Gezi’de sokağa dökülen ahlâksızlar, terbiyesizler şimdi Boğaziçi’nde sahnede, S-400'leri ihtiyaç halinde kullanacağız, aşı için para verildiyse ticari sırdır, hem hukuk hem ekonomi reformu geliyor, anayasa da yapacağız, seçim kanununu da değiştireceğiz, ABD’nin ve AB’nin cibilliyeti belli, teröristlerin inlerine gireceğiz, HDP’yi de kapatacağız filan.
Öyleyse, bize de enginlere dalıp, genelgeçer verileri alt alta dizerek bir kuşbakışı dış politika ceraim raporu yazmak düşüyor. “Satranç tahtasına bakmak” yahut “çay yapraklarından fal tutmak” diyelim, havalı olsun. Değişenler ve değişmeyenler var. Değişenlerin değişme hızında değişim ve değişim yönünde de farklılık. Bir devlet kendi gücünü diğer devletlerle haliyle açıkça paylaşmasa da önce kendi gerçekçi biçimde bilmeli ki oyununu ona göre kursun. Bir de vizyonu ve dünya tasavvuru olmalı. Haritadaki yeri, yani jeopolitik önemi denli, değerler dizgesinde kendini nerede, kimlerle birlikte konumlandırdığı da önemli. Tarihiyle de yüzleşmiş ve sürekli yüzleşiyor da olmalı.
Bu anlamda en önemli değişen 20 Ocak’ta Biden’ın ABD başkanlık koltuğuna oturarak, uluslararası ilişkiler yeni yılını başlatması. Değişmeyen, Çin’in ABD açısından temel dış politika sınaması olarak kalması. Genel olarak Ortadoğu’nun ABD’nin öncelikleri arasında en tepelerden aşağılara doğru inmesi ve yine ABD’nin doğrudan askeri müdahale iştahsızlığı da değişmeyenlerden. Belki en sıradan değişmeyen de ABD’nin halen küresel güç olarak açık ara önde oluşu. Üstelik birleşik bir hesaplamayla, yani yalnızca askeri değil, istihbarat, teknoloji, ekonomi, toplumsal, siyasal tüm unsurlarıyla bir arada. Ve ister istemez “istisnai” konumda da aynı zamanda: coğrafya ve tarih açılarından.
Benim gibiler açısından bu yeni dönemin bir eskiye dönüşü de bir nefeste ezbere sayabildiğimiz isimler: Blinken, Sullivan, Austin, Burns, McEldowney, Gordon, McGurk, Bell, Sloat, Sherman, Nuland, Leaf, Thomas-Greenfield… Kurumsallık, yüksek profesyonel ve entelektüel ateş gücü geri geldi. Ve küresel, “büyük” konularda tartışma: ABD-Çin ekseni. Ayrıca kendi yatağından başka yerde yatmayı dahi zül addeden Trump’dan sonra Senato’da geçirdiği onyıllarını ve sekiz yıllık başkan yardımcılığını dış politika konularıyla birebir ilgilenerek geçirmiş bir başkan var artık. Keza Trump iki cümleyi peş peşe okuyamaz sıkılırken, Biden günlük istihbarat bültenini her sabah satır satır hatmettiği bilinen bir başkan.
Bu tabloda orta ölçekli, NATO müttefiki, jeopolitik değeri yüksek, buna karşılık demokrasisi eksik ve giderek büyüyen ivmeyle eksilen Türkiye’nin önce aynaya uzun süre ve dikkatle bakıp, sonra kıspeti giyip, tekrar çayıra çıkmasında yarar var. Ortadoğu’nun azalan stratejik değeri içinde NATO üyesi Türkiye. Rusya ve İran’ın bölgesel ihtiraslarını, ABD’nin canını sıkma potansiyelini dengeleyen, çevreleyen Türkiye. Anlatısını yitirmiş, vizyonu kalmamış, sürüklenen, sıradanlaşmış Türkiye. Her şeyi aynı zamanda yapıp, al takke-ver külâh hesabı ödemeden masadan kalkan, kısa vadede kurnaz ama orta-uzun vadede “akıl-sız” izlenimi veren Türkiye. Soru: Her şeyin aynı kalması için, her şeyin mi değişmesi* gerekli? Yoksa dönüşümün başlaması için bir şeylerin değişmesi mi zorunlu?
Belki diplomatik erdem de, zorunluluk ortaya çıkmadan, öngörü ve sağduyuyla gerekli değişiklikleri zamanında yapmaktır. Şimdiye dek Ankara bir pazarlık arayışında: (kendi iradesiyle gereksiz yere aldığı) S-400 sistemlerinden vazgeçmeye karşılık açılan bir tezgâh. YPG’ye olan desteğin kesilmesi hatta YPG yerine ABD’nin Kuzey ve Doğu Suriye’de TSK ya da TSK destekli Suriyeli Sünni Arap unsurlarla işbirliği. Erdoğan’a uluslararası itibar sağlayacak Biden’la doğrudan muhataplık hattı. Ekonomiyi yüzdürecek kurtarma halatı veya Halkbank davasında anlayış, yaptırımlardan vazgeçmek gibi sarsmayacak adımlar. Bugüne dek ABD’nin bu “açılıma” yanıtı, “açılım yok, önce S-400’leri bırak, masa sonra” oldu. Bu diyalogsuzluk durumu ne kadar sürer? Hep böyle gidemez. Öyleyse?
Saray köşelerinde kasaba eşrafı, Şark kurnazı, küçük esnaf zihniyet cin olmadan adam çarpmak hülyaları kurup bunu stratejik tasarım sanadursun, büyük makinedeki farklı dişliler de dönmeyi sürdürüyor. “Biz şimdi düşünme aşamasındayız, makine biraz dursun” olmuyor. Sanki belli belirsiz bir örümcek ağı, Türkiye’nin geleneksel olarak (hani diyorlar ya “tarih ve mekân bilinci” diye) kaçındığı İran’ı dengeleme rolünü ona biçmek için örülüyor. Özerk dış politika adı altında Rusya’ya atılan palamarların Almanya gibi bir ağır sıklet için dahi yeni dönemdeki sınırlarını dün burada Sezin Öney çok yetkin biçimde yazdı. ABD’nin demokrasi ve özgürlük vurgusu ise Çin’le girdiği “model” rekabeti bağlamında kendi ulusal çıkarlarına oturuyor, vitrin süslemesi değil.
Buna karşılık Türkiye, Şengal’e sarkmak ısrarıyla Bağdat’ı zayıflatırken, İran’ı hem PKK’nin ardına itiyor hem karşısına alıyor. Fişhabur’da denetimi devralmak hedefi doğrudan ABD ile karşıtlıklara ekleniyor. Doğu Akdeniz’de attığı tek yanlı adımlar Yunanistan’a boyunu aşan biçimde İsrail, Mısır’dan Suudi Arabistan, BAE’ye dek oyun alanı açıyor. Libya’da siyasal çözüm karşısında ayak sürüme, ayrışan Almanya, Fransa ve İtalya’yı yan yana itiyor. AB üyeliğinin perde gerisindeki lobicisi ABD, artık AB ile koşut biçimde Türkiye’nin karşısında yer alıyor. Yine ABD, Ege’de Yunanistan’la işbirliğini derinleştiriyor.
Bilançonun artı hanesi de boş değil. Karadeniz’de ABD ve NATO’yla sürdürülen ortak etkinlik uyumlu. Kafkasya’da Karabağ Savaşı sonrasında ortaya çıkan denge de öyle. Ankara, gerisini Ermenistan’la diplomasi kapısını da açarak getirirse eli daha güçlenecek. Ukrayna’ya Trakya üzerinden doğal gaz tedariki de bir olasılık. Kuzey ve Doğu Suriye dışında kalan, içinden YPG dosyası çıkmış Suriye ve o bağlamda özellikle Idlip’te de güncel “dalgakıran” konumu, ABD, NATO, AB’nin işine geliyor. Akılcı davranırsa Ankara, Fransa’yla da Suriye üzerinden bir AB ile ilişkilerde yumuşama alışverişine girebilir.
Erdoğan kalsa da, ilk seçimle gitse de, nasılsa hiç bitmeyecek, adeta Borges’in kaleminden çıkmış gibi bir satranç partisinin içindeyiz. Türkiye’nin -yinelersek- tarih ve mekân olarak durumu öyle ki, en basit gibi görünen dış politika sorusunun bile yanıtı gelip bir yerinden o büyük ve ezeli “biz kimiz?” sorusunun yanıtına ilintileniyor. Aynı biçimde, bu kablolar yumağının içinden bir kablonun yanlış kesilmesi dahi topyekûn zincirleme bir infilâk sakıncası barındırıyor. Perakendecilik denilen tezgâha razı gelip, “karadüzen böyle gelmiş, böyle gider” dersek olan yine bize olacak. Dolayısıyla, şu vizyon ve ortak anlatı meselemizi evvela bir çözmemiz gerek. O işe de herhalde Kürt sorununun halliyle başlamamız. Önce İsrail, sonra Mısır ve BAE’yle de diplomatik iletişimi yeniden kurmamız ise atılabilecek en kolay ve getirisi en yüksek adımlar.
*Tommaso di Lampedusa’nın özyaşamöyküsel “Il Gattopardo” romanından (Lucchino Visconti’nin aynı adlı filminde Alain Delon'un canlandırdığı) Tancredi'nin çok bilinen ve alıntılanan sözü.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024