Ayhan BİLGEN
Suriye konusunda ABD, Rusya ve bazı AB ülkelerinin anlaşmaya vardığı iddiası Türkiye için ne anlama geliyor ?
Bazı AB ülkeleri dediğimizde, özellikle İngiltere konusunu ayrıca ele almak gerektiğini ifade etmek isterim. Esad’ın bir süre daha iktidarda kalması üzerine kurulu bir hesabı, Türkiye’nin ne ölçüde kaldırabileceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Annan planını hayata geçirme konusunda yeni bir denemenin daha geniş mutabakatla hayata geçirilmesi, Türkiye açısından zor bir geri adım anlamına geliyor.
Özellikle uçağın düşürülmesinden sonra ya itibarını kaybetmek yada daha büyük riskleri göze alan hamleleri yapmakla karşı karşıyayız. Tabi her zaman olduğu gibi iç kamuoyunu tatmine yönelik bir ara formül de geliştirilebilir.
Dünyanın büyük güçleri frene basarken ‘gaza basarım’ tehdidi ile pazarlığa dayalı bir siyaset, bizim son dönem dış politika geliştirme yöntemlerimize gayet uygun düşer. Bunun ciddiye alınmaması durumunda işi pratiğe dökmeye kalkmanın faturayı büyüteceği ortada. Kısmi ve kontrollü bir gerilimin Türkiye eliyle hayata geçirilmesine göz yumulması da bir başka ihtimal.
Enerji ve güvenlik politikalarının ‘demokrasi ve insan hakları’ konusu ile kıyaslanmayacak kadar öncelikli görüldüğü bir dünyada yaşadığımız çok açık. Başbakan Erdoğan’ın Suriye halkı ile yönetimi arasındaki çelişkiye endeksli söylemi çok anlam ifade etmiyor. Başka körfez ülkelerinde olduğu gibi bu çelişkiye göz yumulabileceğini hepimiz biliyoruz.
İki yıla yayılan bir Suriye siyasetinin önünde iki ihtimalin doğabileceğini ifade edebiliriz. Bunlardan birisi, farklı gurupların yönetimde temsilini de zaman içinde sağlayan bir geçiş dönemi. İkinci ihtimal ise çatışmaların devam etmesi ile birlikte toplumsal ayrışma ve fiili kopuşun derinleşmesi. Ciddi nüfus hareketlerinin söz konusu olacağı ikinci durumun sadece yönetim değişikliği ile önüne geçilemeyeceği, harita değişikliğinin de kaçınılmaz hale geleceği açıktır.
Bu durumda ‘Kürt’ sorununa endeksli dış politika yaklaşımının Ankara için bedeli daha da büyüyecek. Ya kendi içindeki Kürt sorununu çözmeye daha fazla mecbur kalmak yada etrafındaki Kürt oluşumları ile oynayarak siyaset yapmaya kalkmak.
Önümüzdeki günlerin Türkiye için ifade ettiği yol ayrımını ben böyle tarif edebiliyorum. İyi Kürt, kötü Kürt ayrımına dayalı yaklaşımı bir iç politika alışkanlığından çıkarıp, bölgesel politika haline getirmek pek ala mümkün gözüküyor. Barzani ve Talabani konusundaki farklı tutumlar, Suriye Kürtlerinin farklı gruplarına yönelik farklı yaklaşımlar, Türkiye içindeki Kürt siyasetçiler için de bir yansımayı doğuracak.
Kişilere endeksli tercihler temel politikada ciddi bir tutarlılık söz konusu olduğunda başarıyı kolaylaştırabilir. Ama ana eksen sorunlu ise bu işi kişisel ilişkilerle kotarmaya çalışmak nafiledir. Hele Ankara içindeki iktidar kavgasının Kürt sorunu üzerinden devam etmesi, bu tarzın bir sonuç vermesini engellemeye yeter de artar bile.
Ben İran konusunda son kartlar açılmadan Ankara’da iktidar kavgasının bitmeyeceğine inanıyorum. Kürt sorununun sadece içerde değil bölgesel siyasette de ‘tavuk-yumurta’ hikayesine döndüğü bir ortama doğru sürükleniyoruz.
İki bilinmeyenli denklemi çözemeyip dört bilinmeyenli denklemi çözmeye talip olmak, ancak ‘test’ sınavında atarak tutturan öğrenciler için mümkün olabilir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2015
7.04.2015
5.04.2015
31.03.2015
29.03.2015
24.03.2015
22.03.2015
16.03.2015
15.03.2015
8.03.2015