Burhanettin DURAN
Donald Trump'ın ABD başkanı seçilmesinin dünya siyasetine getirdiği fırtına kolay kolay dinmeyecek. Açıklamaları, kararları ve geri adımlarıyla Washington'ı "travma"ya soktuğu gibi bütün dünya başkentlerini de kaygılandırıyor. Aslında Trump, siyaset tarzıyla bildiğimiz Batı hâkimiyetindeki uluslararası sistemin krizini gözler önüne serdi. Bu sebeple dünyanın içine yuvarlandığı kaosu sadece Trump'ın "sarsak ve acemi" açıklamalarına fatura etmek insaflı olmaz. Ya da ABD milli menfaatlerini koruma hayali ile uluslararası anlaşmaları yeniden "müzakere" etme çabasına bağlamak tüm resmi açıklayıcı olmaz.
Kitabın ortasından konuşan haliyle ABD'nin küresel rolünü kendisi bizzat sorgulasa ve tüm dünyada da sorgulatsa da Trump, kendinden önceki ABD başkanlarından tevarüs ettiği sorunlarla, krizlerle uğraşıyor. Çin'in uzun vadeli tehdit olmasından Rusya'nın nasıl dengeleneceğine ve Ortadoğu'da ne yapılması gerektiğine kadar.
Dış politika konusuna bir işadamı olarak yaklaşan Trump'ın Ortadoğu politikasında şimdilik öne çıkan en önemli husus İran'ı çevreleme politikası. İlk dış ziyaretini yaptığı Riyad'da ve sonraki durağı Tel Aviv'de verdiği sert mesajlar, İran için "bir dönüm noktasına" gelindiği kanaatini pekiştiriyor. Hatta nükleer anlaşmaya sahip çıkan "ılımlı" Ruhani'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmış olması da Trump'ın İran'ı izole etme yönündeki kararlılığını etkilemedi.
Zira Trump'ın İran'a bakışı selefi Obama'dan tümüyle farklı. Batı'yı hedef almayan Şii radikalizmini "sorun" olarak görmeyen Obama, İran'ın Irak, Suriye ve Yemen'deki yayılmacılığını da dert edinmemişti. Yemen'de Suudi Arabistan'a kısmi bir destek vermeyi yeterli bulmuştu.
Obama, nükleer anlaşmayı merkeze almış, yaptırımların kaldırılacağı ve İran'ın uluslararası sisteme geri kabul edileceği yolu açmıştı. Suud- İran rekabetinin bölgeyi mezhepsel bir kutuplaşmaya sürüklemesine de seyirci kalmıştı.
Halbuki Trump nükleer anlaşmayı çok kötü şekilde müzakere edilmiş olarak nitelemekle kalmadı. Kongre'den yeni yaptırımların önünü açtı. Dahası, ABD'nin İran'a bakışını Körfez'in ve İsrail'in beklentileri doğrultusunda yeniden formüle etti. Onu da İran'ın "istikrarsızlık, terörizm ve baskı" kaynağı olduğu şeklinde özetledi. Bu formül, aslında Obama öncesindeki İran algısının daha sert bir formla geri dönmesi demek.
İran'ı "terör örgütlerini destekleyen" ve "yayılmacılık" içinde gören Trump, Arap liderlere verdiği parlak sözlerle birilerinin "Arap Nato'su kurma" hayallerini besliyor. Gidişat, Obama dönemindeki bölgesel "soğuk savaşın" adım adım "sıcak savaşa" dönmesi yönünde. Elbette Trump, Riyad'a yaptığı yüklü silah satışlarını diğer Körfez ülkelerine de yayarak Amerikan silah sanayisine para ve iş kazandırma derdinde. Ancak açtığı kapı tehlikeli. Eleştirdiği Obama'nın göz yumduğu Sünni-Şii kutuplaşmasını daha da yoğunlaştırma riski mevcut.
Şurası kesin, Yemen'den Irak, Suriye ve Lübnan'a uzanan İran yayılmacılığı dengelenmeli. Şii milislerin zulümlerinin DEAŞ türü örgütleri beslediği ortada. Ancak sadece otoriter Sünni liderlerle iş tutmak ve bölge halklarının dinamiklerini ihmal etmek İran'ı sınırlandırmaya yetmez.
1979 devriminden bu yana direniş kültürü olan bir rejimden bahsediyoruz. Unutulmasın, İran kırk yıla yaklaşan "vekil aktör" oluşturma tecrübesine sahip. Şii nüfusları harekete geçirebilme kapasitesi ile Körfez ülkelerini kısa sürede kaosa sürükleyebilme imkânlarını elinde bulunduruyor.
Bu durumda Çin ve Rusya'nın İran'a olası desteğini de gözden kaçırmamalı. O halde Trump'ın İran'ı çevreleme hedefi kapsamlı bir politikaya dayanmayacaksa bölgeye daha fazla çatışma, terör oluşumu getirecektir.
Hele hele YPG gibi aktörlerle çalışmaya önem atfetmesi ABD'nin Ortadoğu'da istikrar sağlayacak politikalar oluşturmaktan ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Belki de hedef sadece daha çok silah satmaktır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020