Ceren KENAR
"Lübnan’da eğer Şii ve sakallıysan dürüst bir direnişçisin, fakat eğer Sünni ve sakallıysan köktendinci bir teröristsin.” Lübnan Amerikan Üniversitesi’nde akademisyen olan Walid’in bu sözleri Lübnan’da uzun zamandır çıkması beklenen, geçen hafta patlayan ve kuvvetle muhtemel şiddetini azaltmadan devam edecek çatışmanın Sünniler tarafından nasıl algılandığını özetliyor. Mevcut krizin nedeni Suriye. Şu an 8 Mart koalisyonu ile Hizbullah ve Amel tarafından temsil edilen ve iktidarda olan Şii nüfusun büyük bir çoğunluğu Esed rejimini destekliyor. Özellikle finansal ve siyasi açıdan fazlasıyla İran ve Suriye’ye bağımlı olan Hizbullah, Esed rejimine sadece söylemsel değil askerî ve stratejik destek de temin ediyor. Suriyeli mülteciler için bir mülteci kampı bile olmayan Lübnan’da, ülkeye sığınmak isteyen mültecilere ise Sünni yerel halk kapılarını açıyor.
Beyrut’a iki buçuk saat uzaklıkta, Suriye sınırında bir şehir olan Trablus’ta (Trablusşam diye de geçer) geçen hafta dokuz kişinin ölmesi ve elliye yakın insanın yaralanması ile sonuçlanan çatışmalar kimse için sürpriz olmadı. Özellikle Sünni ve Şii köylerin birbirine komşu olduğu alanlarda çatışmaların siyasi hareketlenmelerle artabileceği yönünde derin bir korku ve endişe hâkim.
Çatışmalara sebebiyet veren krizin arkasında Suriye konusundaki ihtilaf yatıyor. Sünnilere göre Şiiler ellerinde olan devlet ve askerî gücü suiistimal ediyor ve Suriyeli mültecilere insani yardım sunan sivilleri “terörist” oldukları gerekçesiyle tutukluyor. Aynı zamanda Esed rejimine sağlanan destek Sünniler açısından provoke edici bulunuyor. Şiilere göreyse Lübnan Sünnileri, Suudi destekli bir “Selefileştirme” operasyonuna alet oluyor. Suriye muhalefeti, Şiilere göre, Suudi Arabistan ekseninde köktendinci bir Sünni rejim kurmak istiyor ve Lübnanlı Sünniler bu projeyi destekliyor.
Bundan önce farklı gerekçelerle birçok farklı dinî ve mezhepsel grubun çatışmasına sahne olan Lübnan’da, Sünni-Şii hattı üzerinden oluşan siyasi kamplaşma en azından son yirmi yıldır usul usul hazırlanıyordu. Suriye’de yaşanan ihtilafın etkisinin de mezhepsel ayrışmayı pekiştirecek şekilde yansıyacağı herkes için malumun ilamıydı.
Lübnanlı Sünniler, Lübnan siyasetinin eşit olmayan güçler tarafından belirlendiğine inanıyor. Ve bu denklemde en korunmasız ve zayıf unsurun kendileri olduğunu düşünüyor. “2005’te başbakanımızı öldürdüler [Refik Hariri suikastı]. 2008’de başkentimizi işgal ettiler [Hizbullah’ın Beyrut çıkartması]. 2011’de hükümetimize darbe yaptılar” cümlesi herhangi bir Sünni’den duyabileceğiniz ve Lübnan siyasetine Sünni bakışını anlatan sarih bir ifade olarak ortaya çıkıyor. Sünnilere göre Şiiler Lübnan’ı bölgesel liderlik yarışında bir mevzi olarak gören İran’ın maşası. Hizbullah uzun zamandır Lübnan’ın değil, Şii kimliğinin bir aktörü olarak görülüyor. İç savaş döneminde bile Lübnan’da her grubun silahlı milis kuvveti varken kayda geçer bir örgüt kurmayan Sünnilerin ideolojik bagajını dolduran son damla ise Şii grupların Suriye konusundaki tavrı oluyor.
Şiiler cephesinde ise başka korkular hâkim. İslam’ın erken zamanlarından beri, birkaç istisna dışında, devlet dini olan Sünnilik tarafından yok edilmeye çalışıldıkları inancı ile kenetlenen Şiiler, keskin bir azınlık dayanışmasında teselli buluyor. Şii tarih yazımında isimler değişiyor, aktörler farklılaşıyor ama olay örgüsü değişmiyor. Ceberut Sünni iktidar ve ezilen Şii halk anlatısında Şiiler tarihleri boyunca “direniyor.” Günümüzün “Yezidleri” ise Şiiler için Suudi Arabistan, Amerika ve İsrail üçlüsü oluyor. Şiilere göre Türkiye ve Katar’ın bu lige yakın tarihte dahil olduğunu de eklemeden geçmeyelim.
Suriye meselesi uzadıkça, çetrefilleştikçe, ölen sayısı arttıkça işler herkes için daha kötü olacak. Bölge tarihî çatışma koşullarında en mağdurların bile en korkunç şekillerde çirkinleşebileceğini kanıtlamak için yazılmış bir ders kitabı neredeyse. İlk kurşun namludan çıktığında “kim daha mağdur, kim daha haklı” tartışması, şiddeti vicdanlarda meşrulaştırmak için yapılan bir dipnot tartışması olacak.
Muhalifler Esed’i deviremedikçe, Esed iktidarda kaldıkça, Suriye’de sular durulmadıkça, uluslararası kamuoyu bu ölümcül ilgisizliğini korudukça zaten kırılgan dengeler üzerine kurulu olan siyasi yapılar kanla çökecek.
Bu konuda yanılmayı çok isterim ama tüm bu süreç Lübnan’ı çok zor günlerin beklediğini gösteriyor. İncil’e göre süt ve balın ülkesi olan Lübnan’ın ne yazık ki yine çatışma ve savaşla anılacağı günler çok uzak olmayabilir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017