Doğu Ergil
Bu iki kavram, sadece teorik düzlemde değil, gündelik yaşamın ve yurttaşlık pratiğinin de temel dayanaklarıdır. Ancak özellikle son yıllarda, bu ilişkinin zayıfladığı, hatta bazı toplumlardaki siyasal ve hukuki çöküşlerin temelinde bu bağın kopmasının yattığı giderek daha açık hale gelmektedir.
Ahlâkın Adaletle Bağı
Toplumsal ahlâk, adalet mekanizmasından bağımsız düşünülemez. Haksızlıkların sistematikleştiği, hukuk mekanizmasının meşruiyetini yitirdiği ortamlarda bireyler, adaletin sağlanacağına dair inançlarını kaybeder ve bu durum ahlâki yozlaşmayı beraberinde getirir. Thomas Hobbes’un Leviathan’da ifade ettiği gibi, “adaletin olmadığı yerde, ahlâki yükümlülükten söz edilemez”.
Bu bağlamda, adaletin çöküşü yalnızca hukukun işlemezliği anlamına gelmez; aynı zamanda toplumsal dokunun ahlâki çözülüşüne de işaret eder. Zira bireyler arası güven, hakkaniyet beklentisi ve karşılıklılık gibi değerler ancak işleyen bir adalet sisteminde sürdürülebilir.
Yurttaşlık, Sözleşme ve Ortak Ahlakî Zemin
Adalet ve ahlâkın ortak zemini, yurttaşlık etiğidir. Jürgen Habermas’ın İletişimsel Eylem Kuramı’nda belirttiği gibi, toplumsal uzlaşma yalnızca rasyonel müzakere ile değil, aynı zamanda “ortak etik çerçeve” ile mümkündür. Bu çerçeve, yazılı hukukun ötesinde, yazısız toplumsal sözleşmelerle kurulur. Bireylerin birbirine karşı taşıdığı sorumluluk, yasalardan çok etik ilkelerle beslenir.
Dolayısıyla, adaletin sürdürülebilirliği, ahlâki yurttaşlık kültürüne ve etik sorumluluğa bağlıdır. Devletin hukuki düzenlemeleri bu zeminde anlam kazanır; aksi halde otoriterleşme ve keyfiyet kaçınılmaz olur.
Adalet ve ahlâk arasında kopmaz bir bağ vardır. Bu bağ zayıfladığında, ne hukuk işler ne de toplumda etik bir yaşam sürdürülebilir olur. Bu nedenle, hukuk devleti inşası yalnızca kurumsal reformlara değil, aynı zamanda toplumun etik dokusunu güçlendiren, ortak yaşam değerlerini pekiştiren sivil ve kültürel politikalara da ihtiyaç duyar. Gerçek anlamda adalet, ancak ahlâki sorumluluk bilinciyle Varlığını sürdürebilir.
Adaletin Hukuku Aşan Boyutu
Adalet, çoğu zaman hukukla özdeşleştirilse de, hukukun ötesinde bir anlam taşır. Zira hukuk her zaman adil değildir; tarih, meşru görünümlü adaletsizliklerle doludur. Bu noktada devreye ahlâk girer. Ahlâk, bireylerin ve toplumların “iyi” ve “doğru” olanı sezgisel veya aklî yollarla ayırt etmesini sağlayan değerler bütünü olarak işlev görür. Dolayısıyla adil bir düzenin varlığı, sadece yasaların varlığına değil, o yasaların ahlâki bir zemine dayanmasına da bağlıdır.
Bir başka açıdan bakıldığında ahlâk da adaletsiz bir ortamda zayıflar. Ahlâki normların sürekliliği, toplumda belli bir güven duygusunun, hakkaniyet ilkesinin ve yasa önünde eşitlik inancının varlığına bağlıdır. Eğer bireyler, adalet mekanizmasının işlemediğine, güçlülerin her zaman kazandığına, hukukun keyfî uygulandığına tanık olurlarsa, zamanla ahlâki değerlerden uzaklaşma eğilimi gösterirler. Böylece adaletin yokluğu, ahlâkı da aşındırır.
Bu iki ilkenin birbirine sıkı sıkıya bağlı olması, bizi onların kaynağı hakkında düşünmeye zorlar. Ne adalet ne de ahlâk, yalnızca devletin lûtfettiği ya da bir üst otoritenin tekelinde olup belirlediği kurallardır. Aksine, bunlar yurttaşlar arasındaki karşılıklı sorumluluğun, ortak yaşam idealinin ve birlikte var olma iradesinin ürünüdür. Yazılı anayasalar kadar yazılı olmayan sözleşmeler, toplumsal vicdanın ve tarihsel deneyimlerin süzgecinden geçerek inşa edilen etik ilkeler, bu yapının temelini oluşturur.
Bugün adaletin ve ahlâkın birlikte aşındığı toplumlarda karşılaştığımız kriz, yalnızca bir hukuk devleti sorunu değil, aynı zamanda bir yurttaşlık ve etik krizidir. Bu nedenle, adaleti yeniden tesis etme çabaları, yalnızca yasal reformlarla sınırlı kalmamalı; toplumun etik dokusunu güçlendiren, ortak değerleri pekiştiren, sorumluluk bilincini artıran kapsamlı bir dönüşümü de hedeflemelidir.
Sonuç olarak, adalet ile ahlâk arasındaki ilişkiyi kavramak, sadece felsefi değil, aynı zamanda pratik bir gerekliliktir. Bu iki değer birlikte var olur, birlikte yücelir ve birlikte çöker. Dolayısıyla daha adil bir dünya arayışı, ahlâki sorumluluk bilinciyle temellenmediği sürece eksik kalır.
Yazarlar
-
Murat SevinçParantezler… 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDevlet, itibarının zedelenmesi karşısında sessiz kalırsa… 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİndirimli TC vatandaşlığı… 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAdalet ile Ahlâk Arasındaki Kopmaz Bağ 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUYükselen milliyetçilik neye benziyor? 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKomisyonun zor tercihi ve yargının yolsuzluk çıkmazı 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Rojava Hep Gündem… 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERBedeli ücretliye ödetmek 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMHP’nin devrimci etkisi 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNNiyet Hayır, Akıbet Hayır 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİAK Parti bu transferlerle güçlenir mi? 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN24’üncü yıl - Farklar 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.08.2025
6.08.2025
3.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
19.07.2025
19.07.2025