Elif ÇAKIR
Bosna Hersek ve Karabağ dönüşü sırasında uçaktaki gazetecilere konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, IMF’nin özel rezervinden Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın kasasına giren 6. 4 milyar dolar için “Bu, üye ülkelerin kullanımına açılmış bir kaynak” diye konuşmuş.
Her ne kadar uçaktaki bir gazeteciye “Efendim muhalefet partilerinin IMF’nin özel çekim hakkını Stand-By anlaşması gibi lanse etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye sordurulsa da aksini söyleyen olmadı.
Evet, IMF tarafından “üye 190 ülkeye kotaları ile doğrudan orantılı bir şekilde tahsis edilen” açık bir kaynak.
Nitekim IMF Başkanı Kristaline Georgieva 2 Ağustos’ta 650 milyar dolarlık rezerv dağıtımı ile ilgili yaptığı açıklamada “23 Ağustos’ta yürürlüğe girecek olan SDR dağımı, tüm üyelere fayda sağlayacak, uzun vadeli küresel rezerv ihtiyacını ele alacak, güven inşa edecek ve küresel ekonominin esnekliğini ve istikrarını sağlayacaktır” demiş ve bu para tahsisinin özellikle COVİD-19 krizinin etkisiyle başa çıkmak için mücadele eden en savunmasız ülkelere yardımcı olacağını olacağının altını çizmişti.
Bilinmeyen bir durum yoktu yani, 23 Ağustos’ta Merkez Bankası’nın kasasına 6.4 milyar dolar gireceğini sağır sultan bile biliyordu.
Yıllardır IMF ile defterlerin bir daha açılmamak üzere kapatıldığını ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ya da bir iktidar yetkilisi çıkıp da “Daha öncede ifade ettiğimiz gibi IMF ile defterleri bir daha açılmamak üzere kapattık, ekonomimiz şahlanış döneminde bizim bu açık kaynaklardan kullanacağımız paraya ihtiyacımız yok” açıklaması yapmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin 5 Şubat 2019 tarihli grup toplantısında şöyle demiş:
‘’Türkiye 2013 yılı mayıs ayında IMF defterini kapatmıştır ve bir daha da açmayacaktır.”TBMM Genel Kurulunda yaptığı 1 Ekim 2019 tarihli konuşması şöyle:
“IMF defterini tekrar açılmamak üzere Mayıs 2013’te kapattığımızın altını çizerek tekrar ifade etmek istiyorum.”
Sayın Erdoğan’ın “altını çizerek tekrar ifade etmek istiyorum” vurgusu önemli, zira AK Parti’nin Kızılcahamam’da gerçekleştirilen 27. İstişare ve Değerlendirme Toplantısında yaptığı 7 Ekim 2018 tarihli konuşmasında da “IMF ile defterleri bir daha açmamak üzere” kapattığını ifade etmişti.
Şu da 22 Mayıs 2020 tarihli video konferans yöntemiyle partisinin il başkanlarına yaptığı konuşmadan:
“IMF defterini 2013’ün mayıs ayında kapattık. O defteri bir daha açmayacağız. Söyledik ama CHP hala saldırıyor, IMF’den para alacaklar diye. Bu CHP’nin IMF sevdasının gerisinde Türkiye’yi geçmişteki siyasi ve ekonomik teslimiyet devrine döndürme özlemi vardır.”
Merkez Bankası’nın kasasına giren SDR de en nihayetinde borç değil mi? Sayın Erdoğan bunu neden açıklamıyor çıkıp da?
Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk ekonomisi toparlanma sürecini geride bırakarak atılım ve şahlanış dönemine girdiğini ispatlamış oldu. Bu gerçeği yabancı kuruluşlar da kabullenmeye başladı” açıklamasının üzerinden daha bir hafta geçmeden IMF’den para almak bunu da gizlemek tuhaf ve tutarsızlık değil mi?
Tamam ABD’de de aldı, Almanya’da aldı ama ne Almanya’da ne Amerika’da devleti yönetenler IMF’i şeytanlaştıran bir siyaset gütmediler, bir aktivist gibi IMF karşıtlığı da yapmadılar.
Muhalefet partilerinin ve ülkemizdeki ekonomistlerin tepki göstermesinin sebebi de buydu.
Muhalefet partilerinin ve ülkemizdeki eko sağır sultanın bile haberdar olduğu bu gerçeğin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “süreci tamamlanan işlemler” diyerek gizlenmesi, bürokratik işlemlermiş gibi gösterilmesi dahası Merkez Bankası’nın rezervine giren 6.4 milyar dolardan sanki hükümetin başarıymış, kazanımıymış gibi gösterilmesineydi. oldu. (24 Ağustos)
Tuhaf olan buydu.
***
Şu soruları sormak hakkımız değil mi? IMF ile defterlerin kapanması nasıl oluyor?
Türkiye’nin IMF ile kapattığı defterler böylece yeniden açılmış mı oldu? Yeniden ne zaman açıldı peki?
Sayın Cumhurbaşkanı sizinle bir TV programı yapacak olsaydım şu soruyu sorardım: “9 Temmuz 2020 tarihli konuşmanızda IMF bizden 5 milyar avro borç istedi. O zaman başbakan olarak dedim ki ‘verin’. Sonra dedik ki ‘bugün borç alan yarın bizden talimat alır.’ Biz IMF’den borç alan bir iktidar olmayacağız demiştiniz. Şimdi, açık kaynak bile olsa IMF’den bu parayı neden aldınız?”
Sonuçta adı ister SDR olsun, isterse “bütün üye ülkelerin kullanımına açık bir kaynak” olsun, netice de “öyle ya da böyle” Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın kasasına IMF’den para girdi mi, girmedi mi?
Uçaktaki gazeteciler sormamış ama ben sormak isterim: Sayın Cumhurbaşkanı IMF’nin özel rezervinden tahsis edilen 6.4 milyar dolarla Merkez Bankası’nın rezervinin 115 milyar dolara yükselmiş olur mu? Sonuçta 6.4 milyar dolar da borç, borç parayla yükselen rezervden bizim rezervimiz diye bahsedebilir miyiz?
Bütün bu sorular Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yöneltilmeyebilirdi. Eğer Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bütün siyasetini IMF karşıtlığı üzerine kurmamış ve IMF’i bu derece şeytanlaştırmamış olsaydı.
***
En önemli soru şu: Bu SDR dediğimiz şey paraya çevrilebiliyor mu? İktidar bunu kullanabiliyor mu?
Ülkelerin ihtiyaç halinde Euro’ya, Sterline, Yen ve Yuan’a çevirip kullanabildiklerini söyleyen Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota “Dolayısıyla bugünden sonra takip edilmesi gereken asıl husus Hazine’nin bu parayı çekip çekmeyeceği olacaktır” dedi.
Kerim Rota önemli bir isim. Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarının eksiye düştüğünü, eridiğini ilk Sayın Rota ortaya çıkardı.
Erdoğan’ın “süreci tamamlanan işlemler” diyerek geçiştirdiği 6.4 milyar doların aslında Merkez Bankası’nın kasasına verilmiş bir emanet olduğunu söyleyen Rota’nın şu sözleri önemli:
“TCMB hesaplarına giren 6.4 milyar dolar eşdeğeri SDR aslında IMF tarafından TCMB ye verilen bir emanet. Bir vadesi olmamakla beraber, IMF ihtiyaç duyması halinde bu emaneti geri isteyebilir veya yeni bir kaynağın kendisine kullandırılmasını talep edebilir. Dolayısıyla bunu herhangi bir vadesi olmayan, faiz maliyeti de neredeyse olmayan bir borç olarak düşünebiliriz.”
Sayın Rotay SDR’nin diğer borçlanma şeklinden farkını şöyle anlatıyor:“TCMB yaptığı diğer borçlanmalar karşılığında hesabına giren dövizleri rezervine ilave ediyor ve hesaplarında tutuyor. Bu nedenle bu tutarları hükümete veya hazineye kullandırması belli kurallara tabii. Örneğin yıllık karını veya karın vergisini hazineye öder veya geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi zorlamayla da olsa yedek akçe türü birikimlerini kullandırır.
Hazineye doğrudan kaynak aktarmasının tek yolu budur.Ancak IMF’in SDR kaynağı aslen Hazineye veriliyor.Tüm dünyada Merkez bankaları Hazinelerden ve maliye bakanlıklarından daha itibarlı kuruluşlar olduğu için, IMF verdiği bu kaynağı hazineye vermek yerine Merkez Bankası hesaplarına geçiyor.Hazine ise dilediği zaman bu kaynağı TCMB’den çekebilir. Dolayısıyla bu kaynak hazinenin TCMB den doğrudan rahatça kullanabileceği bir kaynak.Hazine, IMF den alınan bu parayı TCMB den çekmesi halinde bunu bütçe harcamalarında kullanabilir.”Bu durumda SDR aslında iktidar için gökten zembille inmiş kadar iyi bir kaynak. Stand-By anlaşmasıyla bu parayı almış olsaydı, IMF beraberinde iktidarın uyması gereken reçete verecekti, şartlar sunacaktı, paranın harcandığı yerleri denetleyecekti. Oysa iktidar bu parayı istediği gibi kullanabilecek.!
***
Bu IMF tartışması bir kez daha “iki Erdoğan” olgusunu gösterdi. Biri mesela IMF ile ilgili polemikler için “Zaman zaman IMF yandaşlığı, IMF karşıtlığı gibi içi boş, garip tartışmalar ortaya atılmaktadır. Bunlar içi boş tartışmalardır. Önemli olan dünya gerçeklerine uygun bir politika izlemektir” diyor. (7 Ağustos 2004)
Bu Erdoğan rasyonel, IMF’yi düşman görmüyor, IMF ile masaya oturmakta, IMF’den borç almakta bir beis görmüyor:
“IMF ile Şubat 2005 sonrası için kaynak kullanımını da içeren yeni bir Stand-BY için görüşmelere başlanmasına karar verdik..”(7 Ağustos 2004)
Nitekim 2005 yılında IMF ile 9.8 milyar dolar için Stand-By anlaşması için masaya oturmuş.
IMF’nin verdiği reçeteyi sonuna kadar kullanmış.
Öbür Erdoğan IMF karşıtı. Kendisinden önceki bütün iktidar partilerini, liderleri IMF ile masaya oturmakla suçluyor, IMF’i şeytanlaştırıyor ama 2005 yılında oturduğu masa gerçeğini söylemiyor.
Birinci Erdoğan “Bizde bir adet var, ülkede başımıza bir şey geldiği zaman hemen ‘dış güçler’ deriz, yabancılar deriz şu deriz bu deriz, onlara bazı isimler buluruz. Ve bunlar sebebiyle biz ayağa kalkamıyoruz, kalkınamıyoruz, birliğimiz beraberliğimiz bozuluyor filan. Yani bu doğru da olabilir ancak ben buna katılamıyorum. Niye katılamıyorum? Eğer sizin bünyeniz güçlüyse, sağlamsa, bünyede olan virüs hiçbir zaman sizin vücudunuza zarar veremez” diyor.
İkinci Erdoğan aşağıya doğru düşen bütün göstergelerin sorumlusunun “dış güçler, üst akıl, haçlı ittifakı” olduğunu söylüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024