Elif ÇAKIR
Beştepe İletişim Başkanlığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hafta sonu Adana’da “81 ilden üniversiteyi kazanan öğrencilerle” bir araya geldiği şarkılı, türkülü, hoş sohbetli programının görüntülerini aynı saatte televizyon kanallarında yayınlattı, sosyal medyada dolaşıma girmesini sağladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan gençlere bakarak Türkiye’de yurt sorunu diye bir şeyin söz konusu olmadığını söyleyerek diyor ki:
“Kızlarımız için, erkeklerimiz için yurt sorunu diye bir şey söz konusu değil.”
Erdoğan konuşurken kamera orada bulunan gençleri gösteriyor, gençlerin yüz ifadeleri Türkiye’de böyle bir sorundan habersiz olduklarını gösteriyor. Herhangi bir itiraz yok. 81 ilden üniversiteyi kazanmış olan bu gençlerimizin belli ki yurt sorunu, burs yetersizliği yaşayan arkadaşları da yok.
Sayın Erdoğan kendinden emin bir şekilde yanında bulunan Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Meryem Tuncel’e dönerek şöyle diyor:
“Şu anda Çukurova Üniversitesi’nden aldığım bilgide de gördüm ki yurt sorunu filan diye bir şey var mı hocam? Yok. Her şey bitmiş. Biz bir farkın iktidarıyız.”
Sonra gençlere bakarak soruyor:
“Siz hiç 45 lira burs aldınız mı? Göreve geldiğimde burs 45 liracıktı. Şimdi nerede burs?” (9 Ekim)
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı her dinlediğimde artık gerçekten de iki ayrı Türkiye olduğuna dair inancım pekişiyor. Sadece benim değil, Sayın Erdoğan’ın gerçeklikle bağını kopardığına, aslında başka bir dünyada yaşadığına dair inanç kamuoyunda giderek yaygınlaşıyor.
Bir, halk olarak bizim yaşadığımız Türkiye var; bir de Sayın Erdoğan’ın “kendi vatandaşlarıyla” yaşadığı bir Türkiye var.
Adana görüntüleri de Erdoğan ve kendi imtiyazlı vatandaşlarının Türkiye’sinden bir görüntüydü sanırım.
Öyle olmasa 81 ilden bir genç de kalkıp “arkadaşımın yurt, burs sorunu var” itirazında bulunmaz mıydı?
Bulunurdu elbette.
Dolayısıyla “o gençler” diğer Türkiye’den gelen gençlerdi ve o Türkiye’de yurt sorunu yaşayan öğrenciler yok, yurt sorunu olsaydı, yurt sorunu yaşayan arkadaşları olsaydı eminim dile getirirlerdi!
***
İki Türkiye arasında büyük bir uçurum var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bizim yaşadığımız Türkiye’nin yabancısı biz de kendisinin ve iktidarının yaşadığı, hüküm sürdüğü Türkiye’nin yabancılarıyız.
O bizim gerçeklerimizi duyduğunda şaşkınlık geçiriyor biz de onun anlattıklarını duyduğumuzda şaşkınlık yaşıyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başka bir âlemde yaşadığını söyleyen sadece CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu değil.
İYİ Parti lideri Meral Akşener “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki; Sayın Erdoğan’ın öncülüğünde bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. İktidar bambaşka bir dünyada yaşıyor artık” diyor.
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu “Erdoğan başka bir âlemde yaşıyor. Zihnen bu Türkiye’de yaşamıyor. Görmek istediği dünyayı görüyor, kendi gerçekliği var başka bir alemde. Eski bir arkadaşı olarak onun için üzülüyorum” diyor. (19 Eylül)
DEVA Partisi lideri Ali Babacan “Halkımız türlü zorluklarla boğuşurken, ülkenin Cumhurbaşkanı hiç oralı olmuyor, diyor ki ‘işçi de memur da halinden memnun’ yoksulluktan bahsedene ‘abartıyorsun’ hayat pahalılığına ‘enflasyon yüzde 20’nin altında’ diyor. Sayın Erdoğan artık bambaşka bir dünyada yaşıyor” diyor. (10 Ekim)
***
Muhalefet partileri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve iktidarının ülke gerçeklerinden koptuğunu siyasi bir polemik olarak ifade etmiyorlar.
Bir dönem Sayın Erdoğan bu tespiti CHP için yapıyordu. CHP’yi ve liderini “Ana muhalefet partisinin başındaki zatın söylediklerine bakıyorum. Sonra derin bir şüpheye düşüyorum. Acaba biz mi başka bir ülkede yaşıyoruz, yoksa bu zat mı başka bir dünyada yaşıyor” diyerek halka şikayet ediyordu.
Şimdi aynı tespiti muhalefet partileri Erdoğan ve iktidarı için yapıyor ve bu AK Parti tabanında da karşılık bulmaya başladı.
***
İnkâr, psikolojide ideal bir savunma mekanizmasıdır. Kabul edilemeyen ya da beklenmedik bir olumsuzlukla karşılaşıldığında beyin bir süre en iyi savunma mekanizması olan inkârı harekete geçirir. Bir süreliğine anlaşılabilir bir durumdur inkar.
Ancak bir süreliğine…
Sonra karşı karşıya kalınan gerçek ister istemez kabul edilir ve yapılması gereken ne ise yapılır.
Olması gereken budur.
Beyin sonuna kadar sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya devam edemez. Bu başka bir sendromdur.
O yüzden bende de artık bizim halk olarak yaşadığımız bir Türkiye ve Erdoğan ve vatandaşlyarının yaşadığı başka bir Türkiye olduğu inancı pekişmeye başladı.
***
İki Türkiye arasında uçurum var.
Erdoğan’ın Türkiye’sinde işsizlik sorunu yok, enflasyon yok, yurt sorunu yok, hayat pahalılığı yok, ekonomik kriz yok, adalet sorunu yok, “Kürt sorunu denilen meseleyi tüm boyutlarıyla” çözmüş bir Türkiye var.
“Almanya’da kuyruklar, Fransa’da kuyruklar, yiyeceklerini bulamadıkları” bir dönemde Erdoğan’ın Türkiye’sinde böylesi sorunlar var mı?
Sayın Erdoğan “Almanya da 290 bin, İspanya’da 91 bin, İngiltere’de 550 bin, Fransa’da 364 bin öğrenci yurdu” olduğunu Türkiye’de ise “1 milyonun üzerinde öğrenci yurdu” olduğunu söyledi. Dünyanın açık ara en fazla öğrenci yurdu kapasitesine sahip ülke Erdoğan’ın Türkiye’si. Dolayısıyla yurt sorunu yok. Erdoğan’ın Türkiye’sinde ihracat sürekli artıyor, ekonomisi sürekli şahlanışta, üreticiler ihracata ürün yetiştiremiyor, yabancı yatırımcılar ülkeye yatırım yapmak için sırada bekliyor. İstihdamda, büyümede rekorlar kıran bir ülke. Merkez Bankası’nın rezervlerindeki bereket hiçbir ülkede yok, sürekli artıyor, yükseliyor.
Erdoğan’ın Türkiye’si “İhracatı her ay rekorlar kırarak artıyor, fabrikaları harıl harıl çalışıyor, istihdamda salgın öncesi dönemin dahi üstüne” (9 Ekim) çıkmış bir ülke.
“IMF ve Dünya Bankası gibi dünya ekonomisine yön verme iddiasıyla inşa edilen kurumlar ciddi bir yönetim krizi” içinde ama Erdoğan’ın Türkiye’sinde CB sistemi sayesinde bu krizlerin hiçbiri yok, vatandaşlarının sahip olduğu yaşam kalitesi, huzur, güven bütün ülkeleri kıskandıracak boyutta.
***
Bizim halk olarak yaşadığımız Türkiye’de ise durum içler acısı.
10 milyonu aşan işsiz, her geçen yoksulluğun yokluğun arttığı bir ülkede yaşıyoruz. Yüzlerce öğrencinin yurt ve barınma sorunu var; KYK yurtları yetersiz, özel yurt ve konutların kiraları çok yüksek olduğundan gençler neredeyse eğitimlerini terk etme noktasına gelmiş durumda. Günlerdir parklarda, çadırlarda konaklayarak devlete, ülkeyi yönetenlere seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Ama seslerini duyan yok.
Erdoğan’ın Türkiye’sinde hiç sorun yok mu? Sayın Erdoğan diyor ki:
“Ha bu demek değil ki ülkemizde hiçbir sorun yok, her şey güllük gülistanlık. Yok öyle bir şey. Tabii sıkıntılarımız da var. Ama bunların neler olduğunu da hangi sebeplerden kaynaklandığını da nasıl çözebileceğimizi de en iyi bizler biliyoruz.” (7 Ekim)
Ne diyelim, Sayın Erdoğan bizim ülkemizde bir atasözümüz var, bu kadarcık kusur kadı kızında da olur, bu kadarcık sorun da nazarlık olsun ülkenizde!..
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.11.2025
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025
19.09.2025
14.09.2025
9.09.2025