Hasan CEMAL
Mısır halkının yarısı yoksulluk sınırının altında. Ekonominin yüzde 54’ü kayıt dışı. İşsizlik büyük. Gelir dağılımında adaletsizlik ve devlet yönetiminde rüşvetle yolsuzluk her adım başı kendini belli ediyor. Özel sektör devlete bağımlı kılınmış. Mübarek ve çevresi devlet gücüyle kendi zenginlerini yaratmış, o zengin sınıf da diktatörlüğün payandası olmuş...
Ekonominin düze çıkması için devletten geçinme devrine paydos denmesi lazım. Ama devlet sübvansiyonları azaltılırsa halk ayaklanabilir. Ordunun ekonomideki avanta kapılarını kapatmaya başladığında bu kez askerin sesi yükselebilir. Uzun lafın kısası, Mısır’da 30 yıllık Mübarek diktası ekonomik açıdan Mısır’ı “cehennem çukuru”na çekmiş...
Cumhurbaşkanı seçilen Mursi kendini bir anda böyle bir cehennem çukurunun içinde buldu ve debelendi durdu. Öte yandan Mursi yönetimi, otoriterleşme yollarında yürüdü. Bu tutumu, bir yandan kendisini desteklemiş güçlerle arasını açarken, diğer yandan kendisine karşı olanların saflarını sıklaştırdı. Yani Mursi ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranabildi.
Nobel Barış Ödülü sahibi El Baradey, 2011'de bana Mısır'da diktatörlüğün kaynağı olarak “ordu”yu anlatmıştı. Ve Mısır'da asker iktidara yeniden el koydu. Bunun adı darbe! Darbenin Mısır’daki krizi derinleştirmesi çok yakın ihtimaldir. İnşallah Cezayir’leşmez! Allah kolaylık versin Mısır halkına. Darbelere “ama”sız karşı çıkmaktan başka çare yok...
Mısır, 80 küsur milyonluk bir ülke... Halkının yüzde 44’ü okuma yazma bilmiyor. Nüfusunun yarısı yoksulluk sınırının altında, günde iki dolarla yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
Ekonominin yüzde 54’ü kayıt dışı.
İşsizlik özellikle gençler arasında olağanüstü. Her yıl 700 bin kişiye iş bulmak zorunda Mısır.
Kişi başına milli gelir 2 bin 800 dolar.
Gelir dağılımında adaletsizlik, eşitsizlik ve devlet yönetiminde rüşvetle yolsuzluk her adım başı kendini belli ediyor.
Daha vahimi, Mısır ekonomisi bin yıldır ayağını yorganına göre uzatmadan, devletin sırtından ya da devlet babanın ağzının içine bakarak hayatını idame ettirme çabası içinde. Devletten maaş alanların sayısı 6 milyon kişi civarında. Çalışan nüfusun yüzde 35’i son derece verimsiz devlet ve kamu işletmelerinde istihdam ediliyor.
Devlet sübvansiyonları 20 milyar dolarla bütçenin sırtındaki en büyük kambur. Ekmek, un, şeker gibi temel gıda maddeleri bedava gibi... Elektrik, benzin, doğal gaz neredeyse sudan ucuz...
Diktatörlük ekonomiyi 'cehennem çukuru'na çekmiş
Bütün bunlar devlet kesesinden destekleniyor. Peki ama nereye kadar?.. Soruyorum, çünkü Mısır ekonomisi, Türkiye’nin 1980 yılı 24 Ocak öncesiyle bile mukayese edilemeyecek kadar kötü bir durumda, çok büyük bir çıkmazın içinde. Ve Mısır’da herkes maaşına, ücretine zam istiyor.
Ama nereye kadar? Yani değirmenin suyu meselesi... Mısır eğer ekonomisini düze çıkarmak, aş ve iş sorununa gerçekten el atmak istiyorsa, ekonomide devletten geçinme devrine paydos demesi, acı reçetelerigündeme getirmesi lazım.
Bu bir düğüm, hatta kördüğüm. Bunu çözmeye koyulmak için önce işsizliğin zıplamasını, fiyatların havalanmasını, devletteki avanta kapılarının kapanmasını göze almak gerekiyor.
Ama devlet sübvansiyonlarını azaltmaya, ekmeği, unu, şekeri, suyu pahalılaştırmaya başladığın vakit halk ayaklanabilir. Bir zamanların ekmek isyanları yine kapıyı çalabilir.
Devletten geçinen 6 milyon maaşlıyı tırpanlamaya başladığında, koca bir kitle sokaklara dökülebilir.
Ekonomide devleti çaresiz küçültmeye, emekli generalleri kamu kuruluşlarından temizlemeye, ordunun ekonomideki avanta kapılarını kapatmaya başladığında bu kez askerin sesiyükselebilir.
Mısır’da asker sadece ekonomide var değil. Ülkede vilayetlerin çoğunu emekli general olan valiler yönetiyor. Yerel yönetimlerin hemen hepsinin başında emekli subaylar var. Ayrıca Mısır ordusu, ekonominin üçte birini doğrudan ve dolaylı biçimde işletiyor. Mülkiyet ilişkisini de içeren büyük bir avanta kapısı bu...
Öte yandan Mısır’da özel sektör devlete bağımlı kılınmış durumda. Mübarek ve yakın çevresibir zamanlar devlet gücünü kullanarak kendi zenginlerini yaratmış, o zengin sınıf dadiktatörlüğün payandası olmuş, siyasal gücüne aracılık etmiş...
Otoriter rejimdeki bu çıkar ortaklığı da, ister istemez ekonomiyi verimlilik rayından gitgide uzaklaştırmış.
Uzun lafın kısası, Mısır’da 30 yıllık Mübarek diktası ekonomik açıdan Mısır’ı böyle bir ‘cehennem çukuru’na çekmiş...
Mursi ekonomide debelendi,
demokraside dişe dokunur bir şey yapmadı
Mısır tarihinin ilk demokratik seçimiyle Cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi kendini bir anda böyle bir cehennem çukurunun içinde buldu. Ve bu çukurda debelendi durdu. Mısır’ın en büyük gelir kaynağını yaratan turizm de iflas bayrağını çektiği için ekonomideki çıkmaz derinleştikçe derinleşti.
Öte yandan Mursi yönetimi, demokrasi ve özgürlükler düzeninde de dişe dokunur bir şey yapmadı. Daha çok kendi yetkilerini arttırmaya yönelik otoriterleşme yollarında yürüdü. Bu tutumu, bir yandan kendisini daha önce desteklemiş olan güçlerle arasını açarken, diğer yandan kendisine karşı olanların saflarını sıklaştırdı.
Bir başka deyişle:
Cumhurbaşkanı Mursi, ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranabildi.
Baradey: Mısır ordusu diktatörlüğün temel kaynağı
Mübarek’i yıkan 25 Ocak Devrimi’nden (2011) iki hafta sonra Kahire’ye gitmiş, hatta Tahrir Meydanı’nda bir tankın üstüne de çıkıp bir hatıra fotoğrafı çektirmiştim.
2011 yılı Şubat ayında, Milliyet’te yayımlanan yazılarımı dün şöyle bir gözden geçirirken, Nobel Barış Ödülü sahibi Muhammed El Baradey’le evinde yaptığım mülakata takıldım. Halen Mısır’da aktif politikanın ön saflarında olan El Baradey özetle demiş ki:
“Mısır ordusu son 30 değil, 60 yıldır bu ülkedeki otoriter rejimin, diktatörlüğün temel dayanağıdır. Bugüne kadar kendi içinden üç general (sırasıylaNasır, Sedat, Mübarek) çıkarmıştır, ülkeyi demir yumrukla yöneten... Mısır, ordu merkezli bir toplum olarak inşa edilmiştir. Merkezinde askerin yer aldığı bir devlet ve toplum...”
Şöyle devam etmiş El Baradey:
“Örneğin Mısır’da vilayetlerin çoğunda valilik yapanlar, emekli generallerdir. Yine kamu kuruluşlarının, iktisadi devlet teşekküllerinin başında da emekli generaller yöneticilik yapar. Bu arada, ekonominin birçok alanında bizzat sahip olduğu, kendisinin yönettiği işletmeleri de vardır Mısır ordusunun... Öte yandan, her yıl Amerika'dan orduya yardım olarak gelen 1.5 milyar doların yıllardır nasıl harcandığı Wikileaks belgelerine kadar yansıyan ve incelenmesi gereken ayrı bir konudur. Şunu da unutmayın. Hakkında yıllardır yazılması yasaktır askerin. Lehte ya da aleyhte yazılamaz askerin... Diktatörlüğün esas dayanağıdır ama arka plandadır.”
El Baradey, Mısır ordusunun nasıl devlet içinde devlet olduğunu da anlatmıştı bana.
Son sözü de şu olmuştu:
“Mısır’da gerçek barış ancak demokrasiyle yakalanır.”
2011 Şubat ayında öteden beri Mısır’da iktidarın sözcüsü sayılan ve Arap aleminin etkili gazetesi olan El Ahram’da iki genç gazeteciyle sohbet etmiştim. Asker ve siyaset konusunda farklı görüşleri vardı. Ama ikisi de Mısır’da askerin rejimdeki yerini koruyacağında mutabıktılar.
Askerin siyaset içinde olmasını savunan bir meslektaşımın şu sözlerini yazmıştım:
“Asker siyasetin içinde başrolde olmayacak ama mutlaka olacak. Görevi sadece sınırları korumak olmayacak. Evet, geçmişte Mısır ordusunun yapılan zulme, haksızlığa sessiz kalmış olması yanlıştı. Ama bakın bugün bizde asker, Türkiye örneğine doğru gidiyor. On yıl sonra daMısır’da bir fesat olursa, Türkiye’deki gibi el koyar iktidara...”
Darbelere 'ama'sız karşı çıkmaktan başka çare yok
On yıla kalmadı, iki buçuk yıl sonra iktidara el koydu Mısır’da asker. Halkın oylarıyla seçim sandığından çıkmış olanCumhurbaşkanı Mursi, ordunun başına kendi elleriyle getirdiği General Abdülfettah el-Sisi tarafından önceki gündevrildi.
Anayasa askıya alınırken,Anayasa Mahkemesi Başkanıyemin ederek Cumhurbaşkanı oldu. Ordu ilk günden yargıyla el ele çalışmaya koyuldu. Mursi’nin ve Müslüman Kardeşler’in iktidar temeline darbe indiren operasyonlar yapılmaya başlandı ülke çapında…
Bunun adı darbe!
Bize hiç yabancı olmayan çizgilerde gelişen bu askeri darbeden kaç tane yaşandı Türkiye’de. Önceki akşam darbe haberi gelince hemen şu tweeti attım:
Mısır: Darbe çare değil ve olamaz!
Evet öyle. Darbe, siyaseti olağan rayından uzaklaştırır, siyaseti normalleşme yörüngesinden çıkarır ve topluma daha beter kutuplaşma, cepheleşme tohumları atar.
Bunları 27 Mayıs sonrasından itibaren Türkiye’de hep yaşadık, istikrarsızlığı körükleyen acı sonuçlarıyla…
Şimdi de, ne yazık ki, Mısır böyle bir yola giriyor. Darbenin Mısır’daki krizi derinleştirmesi çok yakın ihtimaldir.
İnşallah Cezayir’leşmez!
Allah kolaylık versin Mısır halkına...
Son söz:
Darbelere ‘ama’sız karşı çıkmaktan başka çare yok, evet öyle.
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024