Hasan CEMAL
SIEM REAP
Kamboçya’yı çok sevdim.
İnsanları güzel, yumuşak, güleryüzlü.
Yemekleri çok leziz.
Her an şahane bir doğanın içindesin.
Çiçekleriyle, meyveleriyle, hindistan cevizi, muz ve palmiyeleriyle, daha adını hiç bilmediğim ulu ağaçlarıyla, uçsuz bucaksız pirinç tarlalarıyla, bin yıllık uygarlığı anlatan antik kentleri ve tapınaklarıyla insanı her an içine çeken rengârenk, sihirli bir dünya.Tam bir cennet.
“Bu memlekette yaşanır” diyorum Ayşe’ye.
Ama ister istemez akla takılıyor.
Böyle bir cennette cehennem yaratanlar da bu güzel toprakların insanları değil mi?Mister Hasan” diye söze başlıyor, “Kamboçya’da Pol Pot rejimi 3 yıl, 8 ay, 20 günde tam 1.7 milyon insanı yok etti. O zaman nüfus 7 milyondu, yani yüzde 25’i temizledi.”
‘Gözlüklü insanlara bile düşmandılar’
Oteldeki odamızda Killing Fields (Ölüm Tarlaları) filmini seyrediyorum yıllar sonra bir kez daha.
O ürkütücü sahne yine içimi ürpertiyor.
Gazetecinin kaçarken, pirinç tarlalarında cesetlerin, kurukafaların, iskeletlerin arasında dehşete düşmesi, ne yapacağını şaşırması…
“Pol Pot rejiminin hedefi yeni insan, yeni toplum yaratmaktı” diye devam ediyor:
“Stalin’in kolektifleştirme hamlesindeki gibi ya da Mao’nun ‘kültür devrimi’ndeki gibi, en büyük düşman olarak şehirlerin eğitimli sınıflarını gördüler. Onları köylere, kırsal alanlara gönderdiler, yok ettiler. Gözlüklü insanlara bile düşmandılar, onları entelektüelolarak görüp yok ediyorlardı.”
Şunları ekliyor:
“Benim annem babam, ikisi de öğretmedi. İkisini de alıp götürdüler. Ana babamı bir daha görmedim. Ben yetimhanede büyüdüm.”
Camekanın içindeki kurukafaları seyrediyorum dehşet içinde.
Pol Pot ve yardımcılarının fotoğrafları.
İnsanoğlu nasıl bu kadar canavarlaşabiliyor?..
Paris, Café Flore, 21 Mart 1993.
Kargacık burgacık bir yazı.
Sayfanın bir köşesine “Bu tepki, bu nefret niçin?” diye bir not düşmüşüm.
1950’li yıllarda Paris’ten geçen bazı “Üçüncü Dünya” devrimcilerinin, komünistlerinin isimleri:
Ho Şi Minh, Pol Pot.
Pol Pot isminin yanından bir çıkma yapmışım:
Killing Fields...
Türkçesi Ölüm Tarlaları…
Kafatasları ve kemiklerle dolu o tarlaların korkunç görüntüsü…
1970’lerin Kamboçya’sında, Marksizm-Leninizm adına, devrimadına bir, bir buçuk milyon insanı katletmişti Pol Pot’un Kızıl Kmerleri.
Aydınları, doktorları, avukatları, öğretmenleri, rahipleri, devlet memurlarını, öğrencileri göz kırpmadan öldürmüşlerdi.
Yeni bir toplum, yeni bir insan yaratmak için...
Kendi ülkesinin insanlarını soykırımdan geçirmişti Pol Pot...
1970’lerde Ölüm Tarlaları’nın ilk haberleri fotoğraflarla birlikte Batı basınında patladığı zaman, Türk solunun bazı kesimleri buna inanmak istememişti.
Katliamları ‘Amerikan emperyalizmi’nin, CIA’nın uydurması, dezenformasyonu olarak nitelemişlerdi.
O zamanlar çalıştığım Cumhuriyet gazetesi de o tarihte bu olayı manşetlere çıkarmamıştı.
“Aslında önemli olan, unutulmaması gereken noktalardan biri, Pol Pot’un tahsilini 1950’li yılların başında Fransa’da yapmış olmasıdır.
Aydınlanma Çağı’nın, ilk üniversitenin, insan hakları ve kutsal demokrasinin ülkesi Fransa’nın Pol Pot’u da üretmiş olduğu asla ve asla unutulmamalıdır.
Acaba tarihin ve bilimin hangi cilvesinden dolayı?Sürekli hatırlatılması gereken bir gerçek var ortada:
Pol Pot’un kafasını donatacak fikirler gerekmişti. Bu fikirler de büyük çapta bize aitti.
Böylesine korkunç bir soykırım, belli bir ideolojinin çoğaltıcı etkisi olmaksızın gerçekleşemezdi.Ve bu ideoloji Batı’nın bir yönünü bir şekilde yansıtmaktaydı.”(Bernard Henry Levy, Yeni Yüzyıl, 20 Haziran 1997)
Evet, Pol Pot’u ortaya çıkaran da Aydınlanma’nın ülkesi Fransa’ydı.
Pol Pot’un kafasını donatan fikirler de büyük ölçüde Batı’nın ürünüydü.
“İnsan soyunun en büyük düşmanları Avrupa’dan çıkmıştır.Totalitarizm kesinlikle bir Avrupa icadıdır. İnsan soyunun nükleer silahlarla yok edilmesi bile, doğum beratına bakılırsa Amerikalıların işi olmakla birlikte, köklerine inildiğinde Avrupalıların eseridir.
ABD başkanını ilk atom bombası üretmek için sıkıştıran kişi, o dâhiyane Avrupalı pasifist Albert Einstein’dan başkası değildi.
Böylece Avrupa’nın ürettiği ne kadar özgün şey varsa bugün bunların hepsi, iyisiyle kötüsüyle evrenselleşmiştir.
Akıl tohumları dünyaya, akla dayalı eleştiri biçiminde, efsanelerin hizmetine giren aklamacılık biçiminde ve barbarlıkların hizmetine giren araçsal akıl biçiminde yayıldı.
Hümanizma tohumları dünyaya yayıldı ve yer yer insan haklarının tanınmasını sağladı. Ama bunun yanı sıra birçok yerde insanları ezmenin üzerine geçirilen bir kılıf olmaktan kurtulmadı.” (Edgar Morin, Avrupa’yı Düşünmek, Afa Yayınları, 1987)
Tabii akla hemen aklın cinayetleri (The Economist, 16 Mart 1996) geliyor.
Stalin’in Gulaglarda milyonları ölüme gönderdiği... Hitler’in toplama kamplarında, gaz odalarında 6 milyon Yahudi’yi yok ettiği… Pol Pot’un kafataslarından dağlar yarattığı cinayetler... Yeni bir insan, yeni bir toplum adına işlendi bütün bu cinayetler...
Kimi bir sınıf adına, kimi üstün bir ırk adına katliamlar, soykırımlar yaptı.
Evet, aklın cinayetleri…
Oysa “Akılcılığın (rasyonalizm) eleştirel düşüncelere kulak vermeye ve sınamalardan bir şeyler öğrenmeye hazır olmak tutumu olduğunu söyleyebiliriz.
Bu, temelde, ‘Ben haksız olabilirim ve sen haklı olabilirsin ve çaba göstererek belki doğruluğa daha yaklaşırız’ diyebilme tutumudur.”(Karl Popper, Açık Toplum ve Düşmanları, Remzi Kitapevi, 1989)
Ancak, aklı her derde deva haline getirmek isteyenler, aklın her kilidi açacağını sananlar, yani akla mutlak kurtarıcılıkvehmedenler ya da akılla mutlak gerçeğe ulaşılacağını düşünenler, Aydınlanma fikrini çarpıttılar.
Özünden saptırdılar.
Bu da Batı’da oldu!
Bu da Batı düşüncesinin bir ürünü...
Fransız filozofu Bernard Henri Levy’nin Pol Pot’la ilgili olarak işaret ettiği de bu. Pol Pot’ların böylesine bir zihniyet ortamından beslendiklerini belirtirken, Aydınlanma düşüncesinin saptırılmasını kastediyordu.
Oysa on sekizinci yüzyıl Aydınlanma düşüncesinin özünde yatan gerçek akıl, eleştirel akıldır.
Büyük Alman filozofu Kant’ın 1784’te “Aydınlanma nedir?” sorusuna vermiş olduğu karşılık çok yalındır:
“Sapere aude! Kendi aklını kullanacak cesareti göster! Aydınlanmanın sloganı budur.”
Kant, insanların kendi yerine başkalarının düşünmesi kolaycılığına hemen kapılmalarını eleştirir.
Oysa Aydınlanma’nın özünde yatan akıl, araştıran, soru soran, eleştiren, beynini başkalarına teslim etmeyen akıldır.
Aklını sloganlara esir etmeyen düşüncedir.
Aydınlanma Çağı’na damgasını vuran, kendi başına fikir üretmeye çalışan akıldır.
Kendisine verilmek istenenle yetinmeyen akıldır.
Öğrenmek sürekli kuşku beslemektir.
Soru sormak, sorgulamaktır.
“Her şeyi sorgula!”, Descartes’ın sözüdür.
Farklı düşünmekten korkmamak, çekinmemektir.
Sürüye katılmak değil, kendi olabilmek, birey olabilmektir.
Ama aynı zamanda farklı olana, farklı düşünene tolerans göstermektir.
Aydınlanma düşüncesi bence bunların özetidir.
Batı’yı Batı yapan, Batı modernizmini yaratan, on sekizinci yüzyıl Aydınlanma Çağı’nın temelinde yatan düşünce böyle özetlenebilir.
Ya da Ortaçağ’ın kuşku beslemeyi, eleştirel düşünmeyi reddeden karanlığını işte böylesine bir entelektüel devrim yırtmıştır.
Aydınlanma’ya da eleştirel yaklaşmak gerekiyor.
Ama bunu yaparken Aydınlanma düşüncesinin özgürlükçü özü çok iyi kavranmalı.
Yoksa tuzağa, Pol Pot’ların kötü yoluna düşme ihtimali doğar.
Aydınlanma Çağı’nın eleştirel aklı, bu harikulade entelektüel devrim zulme, cinayetlere dayanak da yapılabilir.
Yukarıdaki satırları kendi kitabımdan, 1999’da çıkan Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım’dan aldım. (Dördüncü Bölüm, Aklın Cinayetleri) Her zaman kendi kendimizle hesaplaşabilmeli ve iç muhasebesi yapabilmeliyiz.
Dokuz günlük çok güzel Vietnam-Kamboçya gezisiyle ilgili üçüncü ve son yazımı Vaclav Havel’in bir sözüyle bitiriyorum:
“Kim ki kendi geçmişiyle hesaplaşmaktan korkar, o asıl gelecek olandan korkmalıdır. Yalanlar bizi yalanlardan kurtarmaz!” (Vaclav Havel, Time, 6 Ağustos 1990)
Hatıralar hayattır!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024