Hasan CEMAL
Saray basınında bir haber:
Hasan Cemal hakkında yakalama
kararı!
Fikret İlkiz soruyor soruşturuyor, böyle bir yakalama kararı yok, ne savcılığın haberi var, ne de emniyetin...
Perşembe sabahı New York'tan memlekete dönüyorum, pasaportu geçtikten sonra karşımda, elinde kamerasıyla bir meslektaş.
Soruyorum:
- Hayrola! Tutuklama kararı falan
da yok, niye geldin ki?
Gülüyor:
- Yine de belki bir şey olur diye
gönderdiler.
Bu sefer gülme sırası bende:
- Evet, her an her şey olabilir
bu memlekette...
Çünkü, bu memleket çoktan beri bir 'hukuk düzeni'nden yoksun...
Bak, sevgili meslektaşım Murat Aksoy yeniden hapiste. Uzun bir aradan sonra geçen gün yeniden tutuklanarak Metris Cezaevi'ne gönderilince, sosyal medya hesabına şu notu düşmüş:
Hayat işte... İnsan yine de garip
oluyor. 421 günden sonra birkaç
gün olsa da hüzünlü ve üzücü.
Neyse... Uzatmayalım....
Evet öyle sevgili Murat kardeşim.
Hüzünlü ve üzücü.
Ama canını sıkma.
Unutma, yalnız değilsin.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi serbest bırakılsın diye karar veriyor Selahattin Demirtaş hakkında.
Diyor ki:
Demirtaş makul sürede
yargılanmadı.
Özgürlük hakkı çiğnendi.
Serbest seçim hakkı ihlal edildi.
Bağımsız siyasal tartışması
sınırlandırıldı.
Herhangi bir iddianame
olmadan uzun süre tutuklu
kaldı.
Bunlar, Türkiye’de demokrasiye
tehdittir.
AİHM'nin bu kararına Tayyip Erdoğan'ın tepkisi sadece iki kelimelik oldu, "Bizi bağlamaz!" dedi geçti.
Erdoğan böylece hukuk tanımazlığının altını bir kez daha kalın olarak çizdi.
Hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin 1954'ten beri altında imzası olan uluslararası anlaşmayı hiçe saydı, hem de yine kendi devletinin yasalarını kim bilir kaçıncı kez çiğnedi.
Türkiye'nin devlet olarak altına 1954'te imza koyduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 46. maddesi şöyle der:
Yüksek Sözleşmeci Taraflar,
taraf oldukları davalarda
Mahkemenin kesinleşmiş
kararlarına uymayı taahhüt
ederler.
Erdoğan'ın bu çerçevede çiğnediği diğer iki yasa maddesine gelince...
Anayasa'nın 90. maddesi:
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin
milletlerarası andlaşmalarla,
kanunların aynı konuda farklı
hükümler içermesi nedeniyle
çıkabilecek uyuşmazlıklarda
milletlerarası andlaşma
hükümleri esas alınır.
Erdoğan, "AİHM'nin kararı bizi bağlamaz" derken, yalnız Anayasa'yı değil, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu'nun 277/1'ini de, birçok kez yaptığı gibi yine yerle bir etmiştir:
Görülmekte olan bir davada veya
yapılmakta olan bir soruşturmada
(…) yargı görevi yapanı (...)
etkilemeye teşebbüs eden kişi, 2
yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılır.
(* VE TAHA AKYOL'DAN BİR DÜZELTME)
Uluslararası sözleşmeler, anayasalar, yasalar böyle der ama...
Erdoğan başkadır!
Onun işine geldiği zaman hukuk, gelmediği zaman guguk vardır.
Tek adamlık zihniyeti işte budur.
Hukuk da benden sorulur düzeni, aslında 'gukuk düzeni'dir.
Erdoğan ancak işine geldiği zamanlar 'hukuk'u anımsamıştır. Geçmişte bir değil, iki değil, tam üç kere AİHM'e başvurmuştur.
İlk başvurusunu, 1999’da okuduğu bir şiirden mahkûm olup hapse girdiğinde yapmış, şöyle demiştir:
Hukukumuzu son noktasına kadar
arayacağız!
2002’deki mahkûmiyetinden dolayı bu kez adli sicil kaydının silinmesi için yerel mahkeme ve Yargıtay kararları aleyhine ikinci kez AİHM’e başvurmuştur Erdoğan.
Üçüncü başvurusuna gelince...
Yüksek Seçim Kurulu, 2002 genel seçimlerinde milletvekili olamayacağına karar verince, Erdoğan yine AİHM’e gitmiştir:
Bu bir özgürlük mücadelesidir!
Erdoğan'ın özgürlük anlayışı budur.
Ya da Erdoğan gibilerinin diyelim.
Çünkü Erdoğan gibiler çok eskilerden beri sadece kendileri için özgürlük isterler.
Sadece kendileri için demokrasi isterler.
Böyle olduğu için de, bu memleket hiç bir zaman birinci sınıf bir hukuk devleti olamadı.
Birinci sınıf demokrasi olamadı.
Erdoğan'la birlikte demokrasinin ikinci sınıfı da uçtu gitti.
Bakalım, yakalayabilecek miyiz?
______________________________________
*Bu yazım çıkınca, Taha Akyol'dan yanlışımı düzelten bir not geldi. Sevgili Taha'nın bu notunu aşağıda aynen paylaşıyorum:
Taha Akyol, Hürriyet, 29.10.2015 Perşembe
YARGI siyasi iktidara nasıl bağımlı hale getirildi; bu uzun hikâyeyi sadece bir tek kanunu örnek vererek anlatacağım.
18 Haziran 2014’te 105 maddelik bir “torba kanun” çıkarıldı. Kanunun bir maddesi, yargıya nasıl müdahale edildiğinin belgesidir. Kanunlaşmış belge!
Türk Ceza Kanunu’nun 277. maddesine göre ister “soruşturma” aşamasında olsun, ister “kovuşturma” yani mahkeme önündeki yargılama aşamasında olsun, hukuki süreci etkilemek, hele de emir vermek, baskı yapmak suçtur. Evrensel hukukta da böyle.
Fakat söz konusu torba yasadaki 69. madde ile metinden “soruşturma” kelimesini çıkardılar; artık sadece “kovuşturma” yani yargılama aşamasında yargıya baskı yapmak suç olacaktı!
Böylece 17 ve 25 Aralık soruşturmalarında Adalet Bakanlığı tarafından savcı ve hâkimlere yapılmış olan baskılar, telefonla verilen emirler, yapılan tehditler suç olmaktan çıkarıldı!
Ben okuduğum hukuk tarihi kitaplarında sivil dönemlerde bunun bir örneğini görmedim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024