Hasan GÜRKAN
O,hepinizin yakından tanıdığı, ülkemizin medarı iftiharı, milsiz gururumuzun nişanı Şef Kok Karaşişman Hasan. Yani CKKH. Kısaltmadaki C harfi ecnebi dillerde chef diye yazılan Şefe tekabül etmektedir. Böylece hem yoldaşın yabancı dil bildiği vurgulanmakta, hem de halkımızın aşağılık kompleksinin doyurulmasına katkıda bulunulmaktadır. Kok kelimesi de zannettiğiniz gibi kokmak fiilinden değil, Danca’da aşçı kelimesinden gelmektedir.
Dünyaca ünlü Milsiz Şef Kok Hasan, cennet vatanımızın müstesna güzellikteki bir köşesinde Davşanlı’da dünyaya geldi. Ailesi Hacıhasanlar, ege ve İç Anadolu bölgesinde geniş arazilere, çiftliklere, hanlara, hamamlara sahipti.
Küçük Hasan dadıların mürebbiyelerin ellerinde büyüdü. Terü taze üç sütanne tarafından emzirildi. Horkhaimmer, Riche, Junge gibi Frankfurt ekolüne mensup psikiyatristler Sikokoaş ’da ileri yaşlarda da görülen manalı meme düşkünlüğünü çocukluğunda üç sütannesi tarafından emzirilmesine bağlamaktadırlar. Ama kadın bedenin diğer mahrem yanlarına düşkünlüğüne henüz bilimsel bir izahat getirmekten acizdirler.
“(…)Fıtrattan sınıf şuuruna sahip olan küçük Hasan, varisi olduğu mal mülk ve servetten rahatsız oluyor, ailesinin mensup olduğu aristokrat sınıftan kopup emekçi sınıfların içine girmek istiyordu.
Babası Ali Rıza Efendi onu mahalle mektebine yazdırdı. Küçük Hasan okuldan sık sık kaytarıyor, dedesinin bostan tarlalarında kızları kovalıyor, yakaladığına Karacaoğlan’ın erotik şiirlerini okuyordu. Sonunda yavruların arasında bir eli yağda, bir eli balda burjuva hayatına dayanamadı. Ve sekiz yaşında evden firar etti. Yıllar sonra bu firar için “M.Kemal’in Samsun’a çıkması tarihimizde ne kadar önem arz ediyorsa, benim baba ocağından firarım da aziz milletimin tarihinde o kadar önem arz ediyor.” diyecekti.Annesi Zahide hanım için ise bu firar, kadıncağıza yıllarca kanlı gözyaşı döktürecek bir kabustu. Zahide’m türküsü bu acıyı anlatır.”
Firari küçük Hasan, Kütahya’da Köfteci Hasan Ustanın yanına çırak girdi. Çok kısa sürede aşçılığı kavradı. Esnaf loncasında ‘Kızıl Ustalık Kuşağı’nı kuşanırken, ustası yaptığı tebrik konuşmasında: ”Oğlum senin adın Hasan, benim ki de Hasan. Bundan sonra senin adın Kara Hasan olsun dedi. Hazirun bu teklifi hararetle alkışladı. Hasan memnuniyetle otuz iki dişini göstererekten sırıttı.
Gel zaman git zaman Kara Hasan’ın meslekteki ünü önce vatan sathına, bilahare cihana yayıldı. Ülkenin ve dünyanın dört bir yanından davetler alıyor, bok gibi para kazanıyordu.Kara Hasan, çevresindekilerin “ Karun kadar zengin oldun, kendine bir harem kur” mealindeki telkinlerine kulak asmadı. Milletimiz faidelensin diye,Dersaadet’in Karaköy Yüksek Kaldırım mevkiinde muhteşem bir Umumhane açtı. Umumhanenin giriş kapısına renkli neonlarla “Türkiye Laiktir, Laik Kalacak!” Yazdırdı.
Münekkitler, biyografi yazarları Kok Hasan’ın bu devrimci eyleminin Karacaoğlan’ın “Güzel dediğin hepimizin olmalı, yağmur misali” mısraına post modern bir gönderme olduğu mevzuunda hem fikirdirler. Ve neondaki sloganın, dehşetli bir uzak görüşlülük örneği olduğunu ,sözlerinin altını derin şekilde oyarak, belirtmektedirler. Kürt kerhane tatlıcılarının bir türlü mana veremedikleri bu slogan daha sonra kerhaneci laiklerin amentüsü olacaktı.
Bu arada Kara Hasan, mümtaz milletimizin bir yandan hamburgercilerde tıkınıp sonra da medya tarafından sürekli pompalanan, burjuva vücut estetiği propagandasına kapılıp diyetisyenlere, spor salonlarına oluk oluk para akıttığını görünce,” oha ulan,çüş yani!”, oldu. Direniş için dal gibi vücudunu kamburlaştırdı ve göbek bıraktı. Adına gönüllü olarak şişman sıfatını ekledi Şef Kok Kara Hasan, Karaşişman Hasan oldu.Böylece eşcinsel erkekler, heteroseksist ibnelerin kendilerini aşağılamak için kullandıkları ibne sıfatını resmen kabullenerek nasıl onlara geçirdilerse; şef kok kara Hasan da gürbüzleri aşağılamak için kullanılan “şişman” sıfatını şerefle adının önüne koyarak vatandaşlarımızın önemli bir kesiminin bağrında taht kurdu.
Kara şişman Hasan, ünü cihanı tutmuş aşçılığı, pezevenkliği yanı sıra, usta bir şarkı sözü yazarı ve bestekârdır. Mesela “saçın uzun öreyim” türküsü söz ve beste olarak kendisine aittir.
”Saçın uzun öreyim.(Burada romantizme sindirilmiş naifliği görüyoruz)
Geç karşıma göreyim (Örgülü uzun saçlı çırılçıplak bir yavru !Yoğun erotizmi düşünebiliyor musunuz!)
Senin gibi zalime (Hasan sınıf bilincine fıtrattan sahip biri olarak kendini erotizme kaptırmıyor, diyalektik bir sıçrayışla Zalim/baskı/faşizm kavramlarına çok ustaca gönderme yapıyor.
Ve müthiş final :Nasıl gönül vereyim! Bu, soru değil, bir haykırış bir isyan. Bu konuda Macar estetisyen George Lucaks’ın Hasan yoldaşın üç mütevazimısrasını üç ciltte analiz ettiği bir tahlil incelemesi olduğunu belirtmek iktiza eder.
CKKH’ın hayatı ne zamana, ne de kelimelere, kitaplara sığar. Yazıyı onun ünlü bir sözüyle bitirelim:
”Beni görmek demek, behemehâl yüzümü görmek değildir. Benimle birlikte ‘sağlığa ve aşka’ bir kadeh kaldırın yeter.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- AHMET ARİF İLE KÜRT OTEL KAPICISI
14.08.2022 - ZİNCİRE VURULMUŞ BİR DİLİN USTASI Dirêj MEHMED - MEHMED UZUN
9.08.2022 - UÇURUM BALADI
8.08.2022 - KOPENHAG’LI BİR GÖÇMENİN, AMSTERDAMLI BİR GÖÇMENDEN, MOSKOVA’LI BİR GÖÇMENİ DİNLEDİĞİ
11.07.2022 - ARKADAŞIM,DOSTUM,YOLDAŞIM AYDIN ENGİN
3.04.2022 - PİAF TADINDA BİR ROMANS
19.03.2022 - “BİRİ” HAKKINDA
7.03.2022 - HEM NASIL YORGUNUM
31.01.2022 - UÇURUM BALADI
1.11.2021 - HOŞÇA KAL KIZIL BAYRAĞIMIZ BİZİM
4.10.2021
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Ro$ev sîtav
Kibrista ki i$gale kar$i çikmak ta iyi bir adim.. Fakat, Türkiye cumhuriyetinin, 1937-38 katliam sonrasi Dêsimde yaptigi i$gale de kar$i çikmak lazim.. Evet, imkanlar dahilinde, bu katliami çagri$tiran bütün i$aretlerin ortadan kaldirilmasi lazim. Bugün en carpici olan bu i$aretler de Cami ve Atatürk heykelleridir.. Onun için; Dêsim de camiler kapansin, Atatürk heykleleri kaldirilsin.. 1-cami ve heykeller, Dêsim katliamindan sonra yapilmi$ardir. 2-Dêsim Kizilba$larin ya$adigi bir bölgedir..