Hayko BAĞDAT

Hayko BAĞDAT
Hayko BAĞDAT
Tüm Yazıları
Musa dedik, Rambo geldi
7.09.2013
3623

 Gerçekten zor zamanlar yaşıyoruz.

Suriye’de, taş atımı mesafemizde toplam yüz bin insan öldürüldü.

Sadece seken mermilerden bizde ölenlerin sayısı ondan fazla.

İki buçuk milyon insan evlerinden koparıldı, yabancı topraklarda aç, sefil hâlde.

Çocukları öldürüyorlar.

Yanında balon patlatamayacağımız bebeklerin üstünde bombalar patlatıyorlar.

Durmadan çocuk ölülerinin fotoğrafları geliyor.

Yazıişleri toplantısında kimyasal silah ile öldürülen çocukların fotoğraflarını gazetede basıp basmamak için saatlerce tartıştık.

Israrla basmamak gerektiğini savundum.

Çocuğu olanlar, çocuk hastalığı, çocuk ölümü konuşulduğunda konuyu kapattırırlar.

İtiraf etmeliyim ki oğlumun o fotoğrafları göreceğinden korktuğum için böyle davrandım.

Sadece onun soracağı soruları düşündüm.

Sonra kendimden çok utandım.

Onlarca çocuğun ölümünün belgesine bakarken kendi çocuğumu kollamaktan başka bir şey gelmiyor mu elimden?

Ne yapabiliriz?

İnsanlar çaresiz kaldıklarında inançlarına sığınır.

Başbakan’ın, Mısır’dan benzer vahşet görüntüleri geldiği esnada “bir Musa çıkar elbet” demesinin motivasyonunu bu anlamda değerlendiriyorum.

Bugün muhafazakâr, Müslüman camianın olası bir ABD müdahalesini “bir çare olur belki” diye gönülsüzce desteklemesini böyle algılıyorum.

Ama olmaz ki...

Felluce’yi unuttunuz mu?

Benzer şekilde işgalin yaşanmayacağını, üç-beş füze atıp derde derman olacaklarını söylüyorlar.

İnandınız mı?

İnsanoğlunun hafifletilmiş uranyum içeren Tomahawk füzesini zulmü durdurmak için mi keşfettiğini düşünüyorsunuz?

Yakın tarihimizde Ortadoğu’da gerçekleştirilen bütün müdahalelerin sonuçları istisnasız daha büyük kıyımlara sebep oldu.

Bu müdahalenin ortağı olmanın sorumluluğunu nasıl alabiliriz?


İhsan Dağı
Zaman gazetesindeki köşesinden çok net sordu:


“‘Kan ve petrol içenler’ bölgeye yeniden geliyorlar galiba. Gelip Suriye’de Esed rejimini yıkacaklarmış. Gelsinler mi? Gelsinler diyorsanız ve hatta onları çağırıyorsanız, ortaklık teklif ediyorsanız, haftalardır Batı, ABD, Avrupa hakkında saydırdıklarınızı unutmaya hazır mısınız? İlkeli, ‘değer’li dediğiniz dış politika çizgisinin bu ‘ortaklık’la ‘değersiz’leştiğini söyleyenlere ne cevap vereceksiniz?

Üçüncü bir yol bulmalıyız.

İmzacılarından biri olduğum metinde öneri çok net:

...böyle bir müdahalenin, yıllarca sürecek olan kimlik ve mezhep eksenli kanlı hesaplaşmaların tüm bölgeye yayılmasına zemin oluşturacağı uzak bir ihtimal değildir.


İki yanlıştan bir doğru çıkmaz; Suriye’deki ateşi daha büyük ateşler söndüremez; Esad rejiminin belini bükecek sınırlı bir müdahale de, Esad’ı devirecek bir işgal de çözüm değildir. İhtiyaç duyulan, derhal ateşkes ve barış görüşmelerinin başlamasıdır. Daha fazla zaman ve kan kaybetmeden, tüm tarafların katılımı ile demokratik bir seçim ortamının hazırlanmasına odaklanılmalıdır.


Barışa öncülük etmesi gerekenler bölge ülkeleridir. Çatışmayı desteklemek, dışarıdan yapılacak müdahalelere ortam hazırlayan girişimlere ümit bağlamak yerine, Suriye halkının kendi geleceğine yönelik kararı kendilerinin vermesine saygı duymak ve bunun zeminini oluşturmak için gayret göstermek gerekir.


Başta Türkiye ve İran olmak üzere tüm bölge ülkeleri dış politika yönelimlerini gözden geçirmek durumundadır. Suriye’de ateşkes yapılması ve barış görüşmelerinin başlaması, bölge ülkelerinin taraf olmaları ile değil arabuluculuk yapmaları ile mümkündür.

(Metnin tamamı: http://www.sessizkalmamakgerek.com)

Bugün, bu vahşet karşısında aldığımız pozisyonun vebalini iyi hesaplamalıyız.

Allah utandırmasın.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar