Hilâl KAPLAN
Başbakan Erdoğan Dolmabahçe’de rektörlerle buluştuğu sırada YÖK’ü protesto etmek için gelen Öğrenci Kolektifi’nden gençlere polisin reva gördüğü zulüm ne kabul edilebilir ne de mazur gösterilebilir. Sıradan gidelim:
1. Öncelikle Ankara ve Eskişehir’den otobüslerle gelen öğrencilerin polis tarafından “düşman askeri”ymiş gibi Çamlıca tepelerinden geri püskürtülmesi ve mola vermek için durdukları yerde gençleri biber gazına boğması ölçüyü aşan ilk uygulamadır. Ortada herhangi bir suç yokken polisin mevzubahis davranışının savunulacak yanı yoktur.
2. İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın “Öğrenciler polisi tahrik etti, o yüzden olay çıktı” diye özetlenebilecek argümanı bana karısını dövüp ondan sonra da “N’apayım beni sen kızdırdın” diyen kocalar kadar inandırıcı geliyor. Metafordan sadır olabilecek yanlış anlamaları bertaraf etmek için vurgulayalım: Polis kamu görevlisidir. Yani sokaktan o anda geçen vatandaşa karşı ne kadar sorumluysa protesto gösterisine katılan vatandaşa karşı da o kadar sorumludur. Kaldı ki diyelim karşınızda kontrolden çıkmaya hazır bir kitle var. Polise düşen o kitleyi denetim altında tutup nereye yürüyeceklerse oraya ulaştırmak, olabilecek en az zararın ortaya çıkmasını sağlamaktır. Allah ne verdiyse gençlere girişmek değil.
3. Hükümet de bu olaylar sırasında iyi bir sınav vermedi. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra “insanları rahatsız eden yerlerde eylem yapanlar” diyor. Sayın Çiçek günlerdir gazete okumuyor galiba. Zira polis öğrencilere ulu orta meydan dayağı atınca rahatsız olmayıp, gençler üç beş slogan atınca rahatsız olan bir millet değiliz çok şükür!
Başbakan Erdoğan ise gençlerin elinde taş, molotofkokteyli, yumurtayla geldiğini iddia etti ama kendisine bilgi verenler belli ki gerçeği saptırmaktalar. Çünkü ne hikmetse polis gençlere giriştiğinde bunların hiçbirisini polise atan olmadı. Demek ki gençlerin niyeti polise “sataşmak” değil, seslerini duyurmaktı.
Hz. Ömer’in “Fırat kıyısında bir deve helak olsa, bundan kendimi sorumlu bilirim” sözü meşhurdur. Dün Dolmabahçe kıyısında doğmamış bir bebek helak oldu Sayın Başbakan, sorumluluğunuzun gereğini lütfen yerine getiriniz.
4. Öğrenci Kolektifi’nde kendini solda tanımlayan değişik siyasal görüşlerden öğrenciler var. Başörtüsü yasağı sözkonusu olunca içlerinde her yere “ampul kafalı başörtülü” posterleri asan da var “Özgürlükçüyüz ama salak değiliz” gibi güzide bir sloganı siyasal tarihimize kazandıran da... Belki tek tük yasak karşıtı olan da vardır, günahlarını almayayım. Ne var ki bu ayrıntıların hiçbiri zerre kadar umurumda değil çünkü polisin gençlere reva gördüğü muamele “ayıptır, günahtır, zulümdür”.28 Şubat sürecindeki protestolardaki polis zulmü yüzünden bebeğini kaybeden Nuray Bezirgân için olduğu kadar mevzubahis olaydaki polis zulmü sebebiyle bebeğini kaybeden E.Ö. için de kalbiniz sızlamıyorsa insanlığınızdan şüphe etmeniz gerekir.
***
Miroğlu’na sahip çıkamadık
Geçenlerde Taraf yazarı Orhan Miroğlu’nu hedefine koyan bir haber HPG’nin internet sitesinde yer aldı. Kalemden çok silah tutmaya alışık birisinin elinden çıktığı izlenimini veren bu metinde şöyle deniyordu: “Böyle giderse kırmızı kalemle çekilen bir çizgi devreye girer! Miroğlu da, mortoğlu olur bu toprakların tarihinde!”
Her yerinden zekâ akan bu yaratıcı cümlelerle Kürtlerin özgürlük mücadelesi için işkencelerden geçmiş, ölümlerden dönmüş; yani bu toprakların tarihine adını şimdiden şerefle yazdırmış bir insan sırf örgütle aynı çizgide olmayan görüşlerinden ötürü ölümle tehdit ediliyordu. Eli silahlı bir örgütün sitesi sözkonusu olduğundan bu tehdit öyle kolayca geçiştirilebilecek türden değildi.
Peki, ne oldu dersiniz?
Bu tehdide tepki olarak açılan imza kampanyasına örgütle paralel düşünmediği bilinenler hariç aydınlar imza bile vermedi.
‘Vicdan bekçiliği’ kendinden menkul yazarlar tek satır yazmadı.
Ocak 2007’deki Kürt Konferansı’nın çağrıcılarından ve aynı zamanda kurucularından olan Miroğlu için Türkiye Barış Meclisi’nden de Hakan Tahmaz’ın verdiği bireysel imza dışında bir ses çıkamadı.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, DTP’nin kurucularından olan Miroğlu hakkındaki tehdit sorulduğunda “Kimse kimseyi tehdit etmemelidir. Herkes düşüncesini özgürce açıklamalıdır” demekle yetindi. Bu beylik cümlelerden sonra gazetecilere “Terli terli su içmeyin” uyarısında da bulundu mu bilinmiyor!
Yani demokratik olduğunu varsaydığımız kamuoyu tarafından Miroğlu yalnız bırakıldı ve artık devletin tahsis ettiği bir korumayla yaşamak zorunda. Örgüt tarafından hedef gösterildiğinden özellikle hayatı pahasına mücadele ettiği topraklarda rahat dolaşamayacak. Böyle mi olmalıydı?
“Örgütü zayıf göstermemek” adına bu utancı taşımaya razı olanlar, Miroğlu bu zorba anlayış yüzünden memleketinden ayrılmak zorunda kalırsa aynaya nasıl bakacaksınız? Yaşam hakkınızın ve ifade özgürlüğünüzün örgütün çevrenize ördüğü duvarlarla sınırlı kalmasına razı mısınız?
Orhan Miroğlu’na sahip çıkamadık. Ben bir gün “Hepimiz Orhan Miroğlu’yuz” pankartlarıyla yürümek istemiyorum o yüzden sen ne yapman gerekiyorsa yap Orhan Abi ve bizleri affet...
[email protected]
Yazarlar
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019