Hilâl KAPLAN
Kendi çektiği sıkıntılar sebebiyle, sonraki nesiller ona borçluymuş gibi ablalık makâmından konuşanlardan hazzetmem.
Yapman gereken varsa yapmışsındır, hesabın Allah ile senin arandadır, bunun üzerinden dünyevî bir hürmet bekliyorsan, zaten Allah rızası ile hareket etmemişsindir ve en vahimi de budur.
O yüzden meramımı anlatmak açısından başlıkta 'abla' olsa bile, bu sadece kuşak farkına yönelik bir göndermedir.
Buna dayanan üstenci bir hitap değildir ama inciniyorum, ıstırap çekiyorum ve Allah'a karşı sorumluluk hissediyorum. O yüzden yazacağım. Şimdiye kadar erkeklerin sadece örtülü kadınlara dil uzatıp, iğneyi hiç kendilerine batırmayan nefsani tavırlarından ötürü dilimi ısırarak suskun kalmıştım. O paylaşıma denk gelene dek...
'Tesettür markaları'nın iş yaptığı, başörtülü kadınlara giyim önerilerindebulunan, milyonlarca genç kıza örnek gösterilen bir 'türbanlı fenomen' poz vermiş.
Hiç tanımayan birisinin 'saçları bozulmasın diye takmıştır' deyip geçeceği bir bezle başını kapatmış, önden saçları görünüyor. Açıkta kalan boynunaincecik bir fular kondurmuş, boynu görünüyor. Makyaj zaten artık 'verili bir gerçek'...
Herkes istediği gibi giyinmekte özgür, sen de özgürsün. Ancak tesettür giyim olarak örnek gösteriliyor ve hatta ekmek paranı bundan çıkarıyorsan, toplum önüne de bu kimlikle sunuluyorsan bunun sorumluluğu vardır.
Dolayısıyla bizim de sorumluluğumuz vardır.
Seni görünce ne düşündüm biliyor musun? Lisans ve yüksek lisans yıllarındaokul güvenlik görevlileriyle ya kavga eden ya da arkadaşlarının yardımıylaitfaiye çıkışından girmek dahil her yolu deneyerek içeri 'sızıp' dersliğinkapısına dek gizlenerek ulaşan, on yıl boyunca okul dışındaki yerlerde bilegüvenlik görevlisi gördüğünde çarpıntısı tutan birisi olarak ne düşündüm?
Bizim güvenlik görevlileri seni tanısaydı çok severdi dedim. Çünkü onlarınokula girmesine müsaade ettiği 'türbanlı kadın' modeli sendin. Senin önünde hiçbiri durmaz, belki başörtülü olduğuna ihtimal bile vermez ve biz dışarıda basın açıklaması, oturma eylemi diye uğraşırken istediğin gibi geçip giderdin. Bölümü birincilikle değil, ikincilikle bitirmesine yol açsa da not kaybetme endişesini Allah'a mahcup olmanın önüne geçirmeyen, depresyona girip ilaç tedavisine başlayan, ailesiyle kavga ederek okulu bırakan, saçını kazıtarak veya köküne kadar kestirerek okula giren bizlerin hikâyelerini hatırladım. İncindim. Ama bundan da ötesi endişelendim.
Endişelendim çünkü biz kadınlar isterse başını örtüp okuyabilsin, çalışabilsin, mecliste bizi temsil edebilsin diye bu mücadeleyi on yıllar boyunca verdik. Ve sadece beş yıl önce kalkan başörtüsü yasağından sonra karşıma çıkan bu manzara karşısında on yıl sonrasını öngöremedim. Başörtüsü yasakları kalktı diye sevinirken, başörtüsünü kendiliğinden kaldıran, iptal eden bir vasata mı ulaşacaktık?
"Olmasaydı sonumuz böyle" deyip geçemedim. Baş döndürücü bir hızla gerçekleşen yaygın bir dönüşümün sadece bir semptomu olduğunu ve tek örneğin sen olmadığını bildiğim için de endişelendim.
Seni incitmek değil amacım. O yüzden ismini ve çalıştığın markaları zikretmedim.
Ancak istesen de istemesen de yaptığın iş itibariyle Allah'a ve topluma borçlusun.
Mademki başörtülü kadınlara örnek gösteriliyorsun, örnek davranmadığındüşünülürse de eleştiriye tabi olacaksın.
Bunlar da insanı büyütür, bunları da aşmayı öğrenirsin. Eminim başörtüsünden vazgeçersen de 'özgürleşmiş' bir kadın olarak sana kapılarını açacak daha fazla marka bulursun. Zor olan bu değil. Zor olan, sorumluluğu kaldırmaya gönüllüolmak ya da hakka girmemek adına bu ateşten gömleği sırtlanmamaktır.
Bil ki o kıyafetli resmini paylaşmamış olsaydın ve seni yolda görmüş olsaydım, bu satırlar yazılmayacaktı. Ancak bunu temsilinin, temsil ettiğin değerin bir parçası olarak topluma yansıtıyorsan; bil ki o değer, tanıttığın markaların etiketinde yazandan çok daha fazlasıdır ve ihtimam ister, yürek ister, sorumluluk ister. Vesselam...
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019