Hilâl KAPLAN
Son iki hafta içinde Mısırlılar zulmün her türlüsünü görüp geçirdiler. İletişim kanalları kapatıldı, üşüdüler, aç kaldılar, gaz bombalarına boğuldular, dövüldüler, yaralandılar, kanadılar, öldüler. Ama kıyamdaki duruşlarını hiç bozmadılar.
Birbirlerini doyurdular, tedavi ettiler, korudular; birlikte ibadet ettiler, slogan attılar, polisle çatıştılar. Kıyamdaki duruşlarını hiç bozmadılar. Zalimlere karşı dimdik ayakta durdular. Sıcak bir odada, karnım tok sırtım pek bu satırları yazarken hâlâ kıyamda durmaya devam ediyorlar.
Ancak ne hikmetse ‘laikçilik’ üst kimliğinde buluşan bazı ‘Ortadoğu uzmanları’ büyük bir şehvetle bizi “Müslüman Kardeşler tehlikesi”ne karşı uyarıyor. Çokbilmiş bir edayla Müslüman Kardeşler’in sinsi olduğunu çünkü merkezden çok, çevrede örgütlendiğini; devrimin görünür bir ideolojisi olmazsa gidişatın bir İslâm devrimine kayabileceğini köpürterek anlatıyorlar.
Merkezden çok, çevrede örgütlenmenin kötücül bir durum olduğunu da böylelikle öğrenmiş oluyoruz. Bu durumda “aşağıdan devrim” arzusunda olan sosyalistler de oldukça sinsiler demek ki! Kaldı ki Müslüman Kardeşler’in merkezde örgütlenmesine izin verildi de onlar mı ille çevrede kalmak istedi acaba? Yıllarca sürgünle, işkenceyle, katliamla merkezden kovulmuş bir örgütün başka nasıl hareket etmesi bekleniyordu ki? Keşke mevzu daha derin olsaydı ama mesele bunca zulme rağmen değerlerinden vazgeçmeyip, toplumla irtibatını kesmeyen böyle bir örgütlenmenin Müslüman temsile sahip olmasından başka bir şey değil ne yazık ki.
Ancak mazlumlar üzerlerinde oynanan oyunun fazlasıyla farkında olduklarından, oyunu kurallarına göre oynamaya dikkat ediyorlar. “Egemenin stratejileri, ezilenin taktikleri vardır” diyen Michel de Certeau’ya selâm olsun. Egemenlerin kirli propagandasına malzeme olmamak için “Veda Cuma”sının hutbesinde “Bu İslâmî bir devrim değil, ortak bir demokrasi talebidir” denmiyor muydu? Tam da bu sebeple Müslüman Kardeşler devrime bir hafta gecikmeli olarak destek vermek zorunda bırakılmadı mı? Ve Nasrallah’ın dünkü konuşması; devrimden iki hafta sonra destek vermek zorunda bırakıldıkları için özürle başlayan konuşması... Tüm bunlar “Egemenin stratejisi varsa, mazlumun da taktiği var” minvalinde okuyabileceğimiz tavır alışlar.
Müslüman Kardeşler, özellikle Batı’da yüksek öğrenim görmüş genç kuşağın eliyle büyük bir dönüşümden geçiyor. Necip Mahfuz’u ölümüne yakın yıllarda ziyaret edip ‘onur ödülü’ takdim etmeleri de bundan, İskenderiye’deki kilise bombalamasının ardından yüz binleri sokağa döküp vandalları protesto etmeleri de bundan... Seyyid Kutup yaşasaydı belki mevcut Müslüman Kardeşler’i demokrasiye bu kadar vurgu yaptıkları için “cahiliye”den sayardı bilmiyorum. Bildiğim, esaslı bir halk ayaklanması karşısında bile yüreği kıpırdamayıp bizi lafazanlıklarıyla boğanlar kadar ‘çok’ bilmediğim...
Kendini ‘sol’da tanımladığını iddia eden bu çokbilmiş arkadaşlar İslâmofobileri içinde eğlenedursunlar, Noam Chomsky durumu özet geçti: “Amerika’nın korktuğu İslâmî radikalizm değil, Mısır’ın bağımsızlaşması.” O yüzden hep mağdurun yanındaymış gibi görünüp ilk fırsatta egemenlerin vagonuna atlayanları bir yana bırakalım. Bu sefer Nil, “solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!” dökülüyor, bunun hakkını vermeye bakalım.
Sizin favori Hrant gazeteciniz kim
Bugün gazetesi Ankara temsilcisi Adem Yavuz Aslan’ın oldukça titiz bir çalışmanın ürünü olan Bi’ Ermeni Var isimli kitabı geçtiğimiz ay TİMAŞ Yayınları’ndan çıktı. Aynı hafta, Adem’in çalışma ofisine içinde dört adet kalaşnikof mermisi ve bir adet beyaz bere bulunan bir paket geldi. Yani Hrant Dink’in katili Samast’ın taktığı gibi beyaz bir bere ve Adem ile bugünlerde doğması beklenen yeni bebekleri dahil ailesinin her bir ferdini hedef alan dört mermi... Bu oldukça profesyonel biçimde tertip edilmiş gözdağı verme çabası Adem’in dediği gibi Hrant Dink cinayetinin arkasındaki “ana kumandanın hâlâ çok diri olduğunu, ana kumandadaki insanların hâlâ operasyon yapabilme yetkisinde olduğunu gösteriyor”. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Dink cinayetine ilişkin verdiği soruşturma talimatı oldukça önemli ve hayatî öneme sahip bir gelişme.
Ensesinden kurşun sıkılarak öldürülmüş bir gazetecinin katli ardındaki cinayet şebekesini araştıran bir gazetecinin başına gelebilecek en feci hadiselerden biri olan bu olay gazetelerde ne kadar yer buldu dersiniz? Oldukça az. Doğan Medyası diye tabir edilen kulelere ise haber hiç ulaşmadı herhalde ki meslektaşlarının başına gelen bu fecaat karşısında sayfalarında küçük bir kutucuk bile ayırmadılar. Bu tür kıyaslamalardan hiç hazzetmem ama “medya mahallesi” beni bu kıyasta bulunmaya zorluyor: Aynı tehdit Nedim Şener’in başına gelseydi, bırakın küçük bir haberle geçiştirmeyi böylesi bir haber manşete bile çekilmez miydi? Yıldıray’ın tabiriyle herkesin “favori Hrant katili” olduğu gibi “favori Hrant gazetecisi” de varmış, öğrenmiş olduk!
Hıncal Uluç’a hatırlatma
“Vıdı vıdı vıdı vıdı vıdı vıdı...
Bunca sözü nereden buluyorsunuz?
Ne kadar çok şey istiyorsunuz,
Ne kadar çok şey biliyorsunuz,
Mezar taşlarından çok, efendiler,
Kitabelerden çok.
Yeter, ama yeter,
Ölüler için de, diriler için de!
Susun artık, susun, siz kitaplardakiler,
Siz sahnedekiler, siz içimdekiler!
Ayıp ama, bakın,
Tanrı konuşmak için
Sizin susmanızı bekliyor.”
Muhterem Cahit Abiciğimin bu cânım dizelerinden sonra ne söylesem beyhude. Sadece kendi nefsine bir an bile bakmayı akıl edemeyip ölmüş birisini âdeta tefe koymaktan çekinmeyen Hıncal Uluç’a canını oldukça sıktığını bildiğim bir hakikati hatırlatmakla yetineyim: HER NEFS, BİR GÜN ÖLÜMÜ TADACAKTIR.
Yazarlar
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019