Hüseyin GÜLERCE
Gaziantep'teki katliamdan sonra bir kamuoyu yoklamasında, başlıktaki soru sorulsa, yüzde 90 oranında "evet kalkmalı" cevabı verileceğini zannediyorum.
"Bu adamların şımartıldığı yeter artık" diye konuşanlara çok rastladım. Şemdinli'de dağ yollarında PKK'lı teröristlerle sarılıp öpüşen, gözlerinin içi parlayan, baygın bakışlarla; "bizimle bir şey olmuyor, umudumuz sizsiniz..." pozları veren ve bütün bunları kabahat, suç kabul etmeyenlere, şımarıklığın envai çeşidini sergileyenlere artık müsamaha gösterilemez. Onlar pervasız, cüretkâr ve meydan okuyan şımarık tavırlarıyla bu milletin tahammül sınırlarını zorladılar. Hele gelen eleştirilere, "kuştan korkan darı ekmez" kabadayılığı ile cevap verenlerin, görülmüştür ki Kürt sorununun çözümü için zerrece samimiyetleri yoktur.
Artık şunu herkes gördü ki; PKK-BDP-KCK çizgisinin Kürt sorunundan anladığı ile bu ülkenin ayağındaki pranga anlamındaki Kürt sorunundan anlaşılan şey aynı değildir. O çizgi için Kürt sorunu; kendisini Kürt halkını yönetmeye ehil tek kadro görenlerin, İttihat Terakki-Kemalist çizginin Kürt versiyonu için sahne almaktır. Türk milliyetçiliği yaptığını söyleyen vesayetçi zihniyetin bir benzerinin, karşımıza Kürt milliyetçiliği iddiasıyla dikildiğini görüyoruz. Veya şöyle söyleyeyim: Kürtlerin PKK-BDP-KCK çizgisinden bir Kürt yönetimi beklemeleri, Türklerin Ergenekoncu zihniyetten yeni bir Türk yönetimi beklemeleri ile aynı şeydir... Kürt vatandaşlarımızdan bu despot zihniyete bel bağlayanlar var ise başlarına ne geleceğini anlamak için vesayet zihniyeti yüzünden bu topraklarda milletçe başımıza ne geldiğine baksınlar. Kendilerinden olmayanları ötekileştirerek iktidarı elde tutmak, darbecilik- cuntacılık yapmak, faili meçhul cinayetlerle her tarafı ele geçirip, bir diktatörlüğü anayasal kurumlarla tahkim ederek "demokrasi" ile ambalajlamak...
BDP bir siyasi parti görünümünde ama kontrolün terör örgütünde olduğu aşikâr... BDP siyaset yapmıyor, sorunların çözümü için siyaset üretmiyor, Parlamento'yu PKK stratejileri yönünde kullanıyor. BDP Meclis'i, Kürt sorununun demokratik çözümü için meşru bir zemin değil, PKK'nın silahlı mücadelesi için kullanılan bir vasıta olarak görüyor.
2010'da Parlamento'daki anayasa değişikliğinde, parti kapatmayı yasaklayan maddenin geçmesini engelleyen BDP'ydi. Parti kapatmalardan en çok mağdur olmuş bir parti, demokratik çözüm isteseydi bunu yapar mıydı?
Yine 12 Eylül 2010'daki referandumda boykot uygulayan BDP oldu. PKK, silahlı mücadelesini meşrulaştırmak için tezgâhını BDP üzerinden kuruyor. Siyasi çözüm masalları için mostralık bir parti Meclis'te bulunacak ama sürekli silahlı mücadelenin alanı genişletilecek. Yeni bir ivmelenme için de BDP'nin kapattırılması sağlanacak. İşte ben bunun için BDP'lilerin PKK'lılarla kucaklaşmasına, "Yeni strateji: BDP'yi kapattırmak" dedim.
Doğrudur, Kürt sorununun çözümünde sadece güvenlikçi politikalara dönmek yanlıştır. İnisiyatifi askerlere bırakmak çıkmaz sokaktır. Ama can alıcı soru şudur: Hükümet gerçekten güvenlikçi politikalara mı döndü? Heronlardan gelen görüntülere rağmen PKK Şemdinli'ye 300-400 teröristle ve ağır silahlarla girecek. Halkı devlete karşı isyana zorlayacak. Üç gün üst üste üç tabura aynı anda saldırılar düzenleyecek. Güvenlik güçleri gereken karşılığı verecek, nasıl mücadele edilecekse öyle edecek, sonra siz hükümete dönecek ve "sakın ha, güvenlikçi politikalara itibar etme" diye parmak sallayacaksınız... Hükümeti ikide bir azarlayanlar, arada bir PKK'ya da iki çift laf söyleseler, pantolonlarının ütüsü mü bozulur?
BDP kapatılmasın, ama teröre destek verenleri de daha fazla şımartmamalıyız. Şiddeti, nefreti körükleyenler, cüretkâr pozlarla silahlı teröristleri kurtarıcılar olarak kucaklayanlar, Meclis çatısı altında arzı endam edip demokrasiye, hukuka kafa tutmamalı, meydan okuyamamalıdır...
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
18.04.2019
11.04.2019
4.02.2019
28.03.2019
14.03.2019
9.02.2019
9.02.2019
1.02.2019