İbrahim Karagül
Türkiye'nin yaşadığı bunalımları, atlattığı krizleri, içerideki dönüşümü, bölgesinde ve küresel ölçekte yürüttüğü açılım çabalarını sadece Türkiye'ye özgü dinamiklerle, verilerle açıklamaya çalışmak büyük eksiklik olacaktır. Türkiye merkez güçtür, artık küresel iktidar alanının ağırlıklı ülkelerinden biridir, çok derin bir değişim geçirmekte ve hareket alanını genişletmekte, hızla daha da güçlenmektedir.
İşte bu durum çok ciddi çatışmalar doğuruyor. Güç kaymalarıoluşturuyor, bir çok ülkenin hareket alanını daraltıyor, merkez ülkeler arası gerilimlere yol açıyor. Çünkü yeni bir aktör, yeni bir çekim merkezi, yakın coğrafyasına rol-model olacak yeni bir güç baskın bir şekilde öne çıkıyor.
TÜRKİYE'Yİ YÖNETEMEZLER, DURDURMAK İSTİYORLAR..
Ülkemize yönelik baskılar, çokuluslu müdahaleler, darbe girişimleri, örtülü istihbarat operasyonları, ekonomik bunalım hesapları onu sınırlama, durdurma, yeniden bir eksene hapsetmeamacı taşımaktadır. Bu artık kesinleşmiştir, tanımlanmıştır.
Bir ülkenin uyanışı, yükselişi, yıldızlaşması, geleceğin dünyasında merkezi pozisyon kapması, bu amaçla gerektiğinde meydan okuması bazılarını ürkütüyor, endişeye sevkediyor. Bundan sonra mesele Türkiye'nin yönetilmesi, denetim altına alınması değil, durdurulması, hiç değilse yavaşlatılmasıdır.
Çünkü artık o vesayet dönemi ebediyyen kapanmıştır, bu ülkeyi yeniden kontrol altına alıp yönetme hesapları tarihe karışmıştır. Bırakın belli bir ülkeyi Türkiye artık belli bir eksene mahkum olmayacak kadar, bir ittifak halkasının kontrolüne sığmayacak kadar hareketli, kendini bilen, yolunu çizmiş bir ülkedir.
İÇERİDEKİ DİRENÇ ODAKLARININ HEPSİ DIŞARIDAN BESLENİYOR
Bu tarihi mücadele, çıkış, yükseliş döneminde içerideki direnç odakları tamamen dışarıdan beslenmektedir. Türkiye'yi durdurmaya çalışanlar, içeride kontrol ettikleri iktidar alanlarını, çevrelerini harekete geçirmiş, Türkiye'yi durdurma mücadelesinde sahaya sürmüştür. Bu direnç merkezleri bazen terör örgütleri bazen sermaye grupları bazen siyasi partiler, medya ve toplumsal kanaate etkileşen kişiler ve çevreler olabilmiştir.
15 Temmuz'da en çok umut bağladıkları, en büyük yatırımı yaptıkları, başarısından emin oldukları en güçlü silahları FETÖ'yü devreye sokmuşlar, FETÖ ve diğer terör örgütleri arasındaki geçişkenliği yönetmişler, onlara tek merkezden ihaleler dağıtmışlar, çok kanlı bir senaryo uygulamışlardır. Türkiye'nin yüz yıl sonraki ilk uyanışına karşı en ağır saldırı budur.
BİR DAHA ASLA BÖYLE BİR SALDIRI YAPAMAYACAKLAR
Muhtemelen bir daha bu boyutta bir saldırı mümkün olmayacaktır, bunu yapamayacaklardır. Çünkü içeride kontrol ettikleri iktidar alanları hırpalanmış, zayıflatılmış, o tehdit siyasi akıl tarafından tanımlanmıştır. Belki umutlarını hala devam ettiriyorlar ama 15 Temmuz gibi en büyük umutları toprağa gömülmüş, elleri zayıflamıştır. Bunlar olurken, son dört yıldaki müdahaleler Türkiye'nin dayanma gücünü artırmış, toplumsal bilinci güçlendirmiş, milletimiz bu tarih yürüyüşünü sahiplenmiştir.
Öyleyse bundan sonra daha fazla yakın coğrafyaya, dışarıya bakmak gerekiyor. Mücadeleyi daha fazla dışarıya yönlendirmek gerekiyor. Çünkü dünyada yeni bir uluslararası ilişkiler ağı şekilleniyor. Soğuk Savaş sonrası başlayan ama sadece belirsizliğe sürüklenen bu ilişkilerde radikal, keskin dönüşler başladı. İklim sertleşti, ülkeler ve güçler pozisyonlarını ve hesaplarını açık etti, örtülü gerilimler açık mücadelelere dönüştü, kaynaklar üzerindeki hesaplaşma küresel krizlere yol açacak ölçüde tehlikeli bir hale geldi.
DÜNYAYI BEKLEYEN TEHLİKE
Sadece Türkiye değil, hemen bütün ülkeler, yeni uluslararası ilişkiler ağındaki belirsizliği aşmanın, kendi pozisyonunu netleştirmenin, güvenlik ve gelecek güvencesi oluşturmanın mücadelesini veriyor. Rusya öyle, Avrupa Birliği ülkeleri öyle, Çin öyle, önemli Asyaülkeleri öyle. Belirsizlik ABD'nin bakışından, tutumundan, merkez ve orta ölçekli ülkelere güven vermeyen yaklaşımından kaynaklanıyor. Tek kutuplu ABD dünyası tezi çoktan iflas etti ama ABD siyasi aklı bunu kabullenmemek için ısrar ediyor, iddialarını başka başka söylem ve formatlarla yenilemeye çalışıyor.
Oysa Soğuk Savaş sonrasının dünyası yok artık. ABD ve müttefiklerinin belirlediği güç haritası tersine işliyor. Tehdit gördüğü ülkeler ve bölgeler yükselirken, yakın çevresi zayıflıyor. Artık Çin'i Japonya ve Güney Kore ile sınırlamaimkanı kalmadı. Rusya'yı tehditle sindirme imkanı kalmadı. ABD ve Avrupa söylemlerine ve tezlerine güven kalmadı.
Geriye sert söylemler, uygulamalar, ekonomik çatışmayı hatta genel anlamda çatışmaları göze alma dışında seçenek de kalmadı. İşte bu yüzden iklim sertleşti, bu yüzden merkez güçler arasındaki gerilim alanları genişledi, fay hatları hareketlendi. Dünyayı bekleyen tehlike budur. Bir an önce, iklimi yumuşatacak adımlar atılmalı, her ülke bu anlamda üzerine düşeni yerine getirmeli.
BÜYÜK HESABI ANLAMAYAN TARİH DIŞINA İTİLECEKTİR..
Türkiye bunları okuyor. Bu büyük değişim ve güç kaymasının tam ortasında kendini yeniden kuruyor. Yeni bir Türkiye inşa ediyor, iç güvenliğini sağlama alıyor, ekonomisini ayakta tutmak için Afrika'dan Uzak Asya'ya kadar her ülke ile yakınlaşmaya, yeni pazarlar açmaya, ortaklıklar kurmaya çalışıyor.
Ağır saldırılar altında kalsa da Türkiye mücadeleye erken başladığı için şanslı. Bir çok ülkenin, üzerindeki örtü kaldırılınca, büyüsünün bozulacağını, hiç de göründüğü gibi olmadığını farkedeceğiz.
İşte o zaman Türkiye'nin adımlarının sağlamlığını daha iyi kavrayacağız. Bu yüzden, Türkiye'nin büyük yürüyüşünü anlamayan, engellemeye çalışan, dar iktidar hesaplarıyla hareket eden içerideki siyasi çevrelerin tamamı tarih dışına itilecektir. Başarısız olacaklar, etkilerini kaybedecekler, toplumsal tabanları hızla eriyecektir.
REFERANDUM GEÇECEK, ONLAR FETÖ İLE AYNI SAFTA KALACAK
Sistemik dönüşümün en önemli safhalarından referandumun karşısında yer alan her siyasi çevrenin kaybedeceği, tükeneceği ortadadır. Türkiye dışında iktidar arayışlarına girenler de aynı şekilde kaybedecektir.
Referandum oylaması hasarsız atlatılacak elbette ama herkes yapıp ettiklerinden, durduğu yerden, aldığı pozisyondan sorumlu olacaktır. Referanduma hayır diyenler FETÖ ile, PKK ile, ülkeyi hedef alan çokuluslu müdahaleler ile aynı safta yerini almış olacaklardır. Bunları yazarken, referandum sonucundan hiçbir şüphe duymadığımı da not etmeliyim.
TRUMP'IN 'GÜVENLİ BÖLGE'Sİ 'TERÖR KORİDORU' OLMASIN!
Bu ortamda dikkatimizi yöneltmemiz gereken bir konu daha var. Türkiye, Rusya ve İran'ın Suriye'de ateşkes kararı çok önemlidir ve ayakta kalmalıdır. Bunu bozacak her girişim, sadece Suriye'ye değil, Türkiye'ye de operasyon çekme anlamına gelebilir. Burada tehlike, yeni ABD yönetiminin tavrı olacaktır. Trump'ın “Güvenli Bölge” talimatı, sanıldığı gibi Türkiye'nin onları bir türlü razı edemediği güvenli bölge planıyla aynı olmayabilir.
Barack Obama'nın bu tezi reddedip Suriye'yi çıkmaza sürüklemesinden sonra Trump'ın gelir gelmez böyle bir talimat vermesi, Güvenli Bölge değil “Terör Koridoru” planıyla alakalı olabilir. PKK/PYD'yi müttefiki Türkiye'ye karşı ortak ilan eden ancak bu örgüt üzerinden terör koridorunu oluşturamayan ABD, aynı harita planını Güvenli Bölge adı altında formatlamış olabilir.
Sadece bir tehlikeye dikkat çekmeye çalışıyorum. Ateşkes devam etmeli, Suriye meselesi çözülmeli, Türkiye-Rusya-İran inisiyatifi ayakta kalmalı. ABD'nin bütün bunları yıkarak savaşı yeniden başlatması, Türkiye'nin kuşatılmasıyla sonuçlanacaktır.
Ülkemizin, devlet aklının, siyasi öncülerimizin bu tehlikenin farkındaolduklarına inanıyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021