İbrahim Karagül
Heyecana ihtiyacımız var. Coşkuya ihtiyacımız var. Fedakarlıkları artırmaya, vatana ve millete bağlılığımıza güç vermeye ihtiyacımız var.
Türkiye’nin doğru duruşunu, büyük yürüyüşünü devam ettirmek için, bu ülkeye dönük olağandışı saldırı dönemine bir son vermek için alabildiğine çalışmaya, çaba harcamaya ihtiyacımız var.
24 Haziran’a yönelik irademizi dosdoğru yapmaya, Türkiye’nin son beş yıl boyunca yaşadıklarını gözden geçirip öyle karar almaya ihtiyacımız var. Tercihimizi doğru yapmak için eleştirilerimizi, tespitlerimizi, öfke ya da küskünlüklerimizi bir kez daha düşünmeye, dahası, bu olağanüstü geçiş dönemleri için unutmaya ihtiyacımız var.
Bu bir iç politika meselesi değil! Bizim bir büyük hesabımız var..
Bu seçimin bir iç politika meselesi olmadığını, bir memleket meselesi olduğunu, sadece bir seçim olmadığını, Türkiye’nin bölge ve dünyadaki yerini belirleyecek bir tercih yapacağımızı bilmemiz lazım.
Kim ne kadar kişisel hesap yaparsa yapsın, kim ne kadar bu büyük mücadeleyi istismar ederse etsin, kim ne kadar bu ülkenin canı ve kanını kişisel amaçları için kullanırsa kullansın, bizim bütün kötülüklerin üstünde, çok üstünde bir hesabımız var. Durmamız gereken yer orası, hareket alanımız orası. Bu nokta, bu eksen hiç değişmeyecek.
Bu ülkenin, Cumhuriyet tarihi boyunca en güçlü, en müreffeh ve en özgür dönemlerinin sonunu getirmek istemenin bir çokuluslu proje olduğunu bilmemiz lazım. Onların sözlerini, söylemlerini, projelerini, örtülü gündemlerini içeride tekrarlayanların kesinlikle milli olmadığını, yerli olmadığını, en azından yerli bir hedefe gitmediklerini, 24 Haziran için de böyle bir hesapları bulunmadığını, bir yabancı proje olarak öne çıkarıldıklarını, formatlandıklarını bilmemiz lazım.
O gece kamufle olanlar, konjonktür bekleyenler..
Kimse, 15 Temmuz bitti diyemez. Kimse 17/25 Aralık bitti diyemez. Kimse bu iki saldırının çokuluslu bağlantılarını, Türkiye’yi küçültmek için planlandığını reddedemez. Kimse, Gezi terörü üzerinden hükümet değiştirme projelerini masum gösteremez.
Kimse, tankların önüne dikilen, kurşunlara meydan okuyan ve coğrafyanın tarihini değiştiren 15 Temmuz şehitlerini, onlara güç veren o büyük coşkuyu hafif gösteremez, itibarsızlaştıramaz, milletimizin zihinlerini bulandıramaz.
O gece tarih değişirken, o gece dünyaya meydan okunurken o gece Türkiye’ye yönelik en büyük saldırı püskürtülürken korkudan dışarı çıkamayanların, başka başka hesaplar için kamufle olanların, konjonktür bekleyenlerin, açıktan veya gizliden projenin içinde olanların, 24 Haziran üzerinden aynı projeleri devam ettirme hesaplarına dikkat etmemiz lazım.
Hiçbiri FETÖ tehdidinden, 15 Temmuz’dan söz etmiyor
Dikkat edin; muhalefet partilerin hiç biri 15 Temmuz’dan söz etmiyor. Meclis’in bombalanmasından, insanların kıyıma uğratılmasından, tarihimizin en büyük ihanetinden söz etmiyor. FETÖ konusunda net bir cümle bile kurmuyor, ABD ve İsrail’e bağlı bir istihbarat örgütünün bu ülkenin sinir sistemlerine yerleşerek ABD adına darbeye girişmesine karşı net bir tutum takınmıyor.
FETÖ lideri getirilsin demiyor, o örgütle nasıl mücadele edeceklerine dair taahhütlerde bulunmuyor. Böyle bir siyasi gündemleri, seçim programları zaten yok.
Olamaz çünkü iktidar istedikleri, destek buldukları ülkeler ile 15 Temmuz’u yapan ülkeler aynı. Onları küstürürlerse bu ülkede bir şey yapamayacaklarını kendileri de biliyor. Onlardan güç devşirebileceklerini sanıyorlar. Bu yüzden oraları hedef almazlar, milletimize karşı işlenen cinayetlere rağmen onları suçlamazlar.
Muhalefetten hiçbir parti şehitlerimizi önemsemiyor
Hiçbirinin PKK ile nasıl mücadele edileceğine dair bir projesi yok. Çünkü böyle bir niyetleri yok. Çünkü PKK da o merkez güçler tarafından yönetiliyor. Onlara da o merkezler iktidar vadediyor. Hiçbiri Afrin operasyonundan söz etmiyor.
Orada PKK’lıları yöneten ABD subaylarının neyi hedeflediğini, Türkiye ile savaş hazırlığı kapsamında yapılan yığınakları konuşmuyor, Fırat Kalkanı üzerinde durmuyor.
Hiçbiri şehitlerimizi umursamıyor. Onlar hangi mücadeleyi verdi de biz bugün seçim yapıyoruz. Yoksa ya PKK devleti, ya FETÖ devleti ya da küçültülmüş bir garnizon devlet için seçimler çok da önemli olmayacaktı. Bir terör devleti inşa edilecekti çünkü.
Büyük dönüşümün son aşamasıdır bu
Dikkat edin, muhalefet partilerinin hiçbirinde güçlü bir Türkiye tasavvuru yok, söylemi yok, hedefi yok. Türkiye için en hassas konuları sulandırıp itibarsızlaştırma politikası uyguluyorlar.
Açıktan karşı duramadıkları için, milletin tepkisinden korktukları için bu yolu deniyorlar. 24 Haziran sonrasında bu ülkeyi nasıl yöneteceklerine dair, nasıl bir adım öne çıkaracaklarına dair, nasıl bir bölge ve küresel politika uygulayacaklarına dair tek cümleleri yok.
24 Haziran bu ülkenin yüz yıldır verdiği mücadelenin son safhasıdır. Büyük dönüşümün son aşamasıdır. İşte bizi tam burada durdurmak istiyorlar. Bu sefer durduramazlarsa bir daha durduramayacaklarını kendileri de biliyor. Bunun son fırsat olduğunu biliyorlar. Bu yüzden 24 Haziran üzerinden bir proje uygulanıyor.
Bir yılda her şeyi yıkar bunlar
Ama milletimiz, büyük tarih yürüyüşünü tamamlayacak ve bu oyunu da boşa çıkaracak. Hep birlikte yapacağız bunu, istiklal mücadelesi ruhu ile yapacağız. Açık ve net; Türkiye yüzyılların mücadelesini verirken, içerideki küçük hesapların kurbanı olmayacak.
Ülkemizi buralara kadar getirenlerin yalnız bırakılmaması, başladığımız işin tamamlanması gerekiyor. Bu yüzden de coşku ile, heyecanla 24 Haziran eşiğinin geçilmesi gerekiyor.
Yoksa neler kaybedeceğimizi, bu ülkenin neler kaybedeceğini düşünmek bile ürpertici. Bir yıl, sadece bir yıl içinde bütün ülkeyi yıkar, enkaza çevirir bunlar..
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021