İbrahim Karagül
Bir hafta boyunca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G20 Zirvesi temaslarını izlemek için Japonya’daydık. Osaka’daki zirveyi, ardından Tokyo’daki Türkiye-Japonya özel görüşmelerini, sonrasında da Türkiye-Çin ilişkilerinin seyrini daha yakından izleme fırsatı bulduk.
Türkiye’nin, Batı’ya tek taraflı bağımlılıktan kurtulma, özgür bir gelecek inşa etme, küresel güç haritasındaki eğilimleri okuyup ona göre pozisyon alma, kendini buna göre yeniden kurma, bu tarih aralığının sunduğu fırsatı kullanıp kendi güç havzasına dönebilme yönünde mücadelesi yüzlerce yıllık bir hesaptır. Selçuklu’dan bu güne, bu coğrafyada, Anadolu’da aralıksız bu hesap için direndik, bedel ödedik.
BİZ TESLİM OLMADIK SADECE SABRETTİK. CEZALANDIRILMAYA BOYUN EĞMEYECEĞİZ.
Himaye, vesayet, esaret, tek yanlı bağımlılık, tarihi-siyasi genetiğimize tersti ama gücümüz yoktu, imkânımız yoktu, çok büyük yıkımlar yaşamıştık, yüz yıldır başımızı kaldıramıyorduk. Teslim olmadık, diz çökmedik ama sabrettik. Yeni bir tarih aralığı için, yeniden merkezimize dönebilmek için sabrettik.
Tarih bize o aralığı sunduğunda harekete geçtik. Toparlanma, yeniden güç kazanma, yeniden coğrafyamıza açılma mücadelesi başlattık. Çünkütarih yapıcı, coğrafya inşa edici bir millettik. İşte tam o zaman aynı eksende bulunduğumuz Batı dünyası, Osmanlı ile yüzlerce yıllık siyasi tarihine döndü, bizi sınırlamaya, durdurmaya, cezalandırmaya girişti.
ÇEVREDEN KUŞATILMAK, İÇERİDEN VURULMAK. YÜKSELEN GÜÇLERE UZAK DURAMAYIZ
Küçük kalmamızı, rehin kalmamızı istiyorlardı. Buna karşı durduğumuz anda ardı ardına saldırılar başladı. Çevreden kuşatılmak, içeriden vurulmak, darbe ve müdahalenin her çeşidi, Türkiye’ye yeni yol çizen herkesin tasfiye edilmesi için yıllarca içeride beslenen yapılar harekete geçirildi.
Terörden ekonomik saldırılara, iktidar değiştirme denemesinden bu ülkenin liderini öldürme girişimlerine kadar birçok yol denendi.
Ama başka bir dünya gelişiyor, yükseliyordu. Atlantik, yüzlerce yıl sonra ilk kez küresel mutlak hâkimiyetini kaybediyor, Doğu’da büyük güç yükselişleri yaşanıyor, küresel iktidar yapısının ana ekseni değişiyordu. Batı’dan sıkıştırılırken bu yükselen güçlere uzak duramazdık. Dünyanın yeni güç haritasına hazır olmalıydık. Çünkü bu büyük güç kayması bize o tarih aralığını veriyordu.
ZİRVE BAŞARILI GEÇİYORDU. DÜĞMEYE BASILDI. BİR ANDA İÇERİDE KIYAMET KOPTU.
İşte tam bunlar olurken içeriden akıl almaz bir örgütlenme, bir direnç inşa edildi. Doğu Akdeniz’de, Suriye’nin kuzeyinde, Ege Adaları’nda, Doğu Avrupa ülkelerinde, Akdeniz’in en batısına kadar Türkiye’yi sıkıştırmak yetmedi, içeriden müdahalenin yeni yolları denenmeye başladı. Bunun çok örneklerini gördük. En son G20 Zirvesi’nde bir kez daha test ettik.
Türkiye, Rusya, Çin, Hindistan ve genelde Asya ülkeleri ile çok sağlam ilişkiler kuruyordu. Tezleri, Doğu’nun Batı’ya karşı rezervleriyle örtüşüyordu. Zirvede ve ikili görüşmelerde müthiş bir olumlu hava, pozitif rüzgâr esiyordu. Erdoğan-Trump görüşmesi şaşırtıcı derecede olumlu havada geçmişti.
Bir anda içeride kıyametler koptu. Suriyeli karşıtlığı yeniden alevlendirildi. Siyasi olarak Erdoğan karşıtları tam o an bir kez daha harekete geçti. İçeride gündem öyle yoğunlaştı ki, birilerinin Japonya’daki güzel gelişmeleri gölgelemeye, bu amaçla kamuoyunun gözlerini kör etmeye çalıştığı açıktı.
UMUTLARINI S400 KRİZİNE, ABD YAPTIRIMINA BAĞLAYANLAR VARDI
O birileri Türkiye’nin ajandasına göre hareket etmiyordu çünkü. Başkalarının ajandasını içeriye servis ediyordu. S400 krizinin devamını, F35 ambargosunu istiyordu. Daha ötesi ABD Türkiye’ye yaptırım uygulasın, ekonomi batsın, hükümet siyasi olarak zora girsin diye bekliyordu.
Bu da, içerideki muhalefetin bütün tezlerinin “Türkiye’nin dışarıdan cezalandırılmasına dayandığı” gibi çok vahim bir gerçeği önümüze koyuyor. Bu siyasi duruş asla yerli değildir. Bu içeriden müdahale, yakın gelecekte Türkiye’yi dışarıdan daha da sıkıştırmaya, Doğu Akdeniz’de olacaklara zemin hazırlamaya dönük bir planlamadır.
TÜRKİYE, DIŞARIDAN BAKINCA BÜYÜKTÜR. BU BÜYÜKLÜĞÜ İÇERİDEN GÖLGELEYEN VAR
Son dönemde, Erdoğan ve çevresine yönelik “organize eleştiri” de bu planlamanın parçasıdır. Bir zihinsel operasyondur, toplumsal psikoloji üzerine bir çalışmadır, Türkiye’nin merkez iktidar alanını da, AK Parti hükümetinin siyasi aklını da felç etmeyi amaçlamaktadır. AK Parti’nin kendi içinde yapacağı reform ve yeniliklere yönelik masum eleştirilerin çok ötesindedir.
Türkiye, dışarıdan bakınca büyüktür. Küresel güç haritasındaki yeri de, güç kaymasındaki duruşu da, geleceğe yönelik yürüyüş tarzı da, coğrafyasındaki etkisi de çok büyüktür. İşte bu büyüklüğü içeriden gölgelemeye dönük çok yoğun bir çalışma var. Oysa dışarıda, çevremizde, küresel ölçekte o kadar büyük hesaplaşmalar var ki, bugünkü duruşumuz, kararlılığımız bu ülkenin yüzyıllarını şekillendirecektir.
TÜRKİYE İÇİN MÜCADELE VERENLERİ DEĞERSİZLEŞTİRME. HİÇBİR ÜLKEDE BÖYLESİ YOKTUR.
Böyle bir dönemde, dünyanın dört bir yanında koşuşturanlara, Türkiye’yi büyütmek için çalışanlara, etrafımızdaki şer çemberini kırmak için mücadele verenlere yönelik korkunç bir saldırı, değersizleştirme, itibarsızlaştırma çalışması var.
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nı sevmek bile “yalakalık” olarak zihinlere kazınmak isteniyorsa, burada hiçbir şey masum değildir. Hiçbir ülkede, bu şekilde bir “içeriden müdahale” şekli mümkün değildir. Zira hiçbir ülkede, böyle bir şeyin Türkiye’deki gibi alıcısı yoktur.
İçeriden müdahale gözlerimizi kör etmeyi, tarihi ıskalamayı, Türkiye’yi yeniden dar alana çekmeyi amaçlamaktadır. Yüz yıl sonra gelen fırsatı boşa çıkarmaya, Türkiye’yi küçültmeye dönüktür. Bu tuzağa düşmeyelim.
Yüz yıl önce yaşadıklarımızı hatırlayalım. Çokuluslu cephe neden bugün yeniden karşımıza dikildi, biraz düşünelim. İçeride kimler kimlerin cümlelerini kullanıyor, silahını kuşanıyor görelim.
SURİYE SONRASI, “TÜRKİYE CEPHESİ”NİN YENİ AŞAMASI: TAM O AN BİRİLERİ HAREKETE GEÇİRİLİYOR, NEDEN?
“Bir çokuluslu cephe de içeride” kuruldu, daha büyük bedeller ödemeden önlem alalım. Bunlar iç politik meseleler değil. Size öyle söyleyenler yalan söylüyor. Onlarca ülke neden Doğu Akdeniz’e yığıldı? Neden KKTC’nin etrafı sarıldı? Neden Ege Adalarında füze üsleri kuruluyor? Neden içerideki hareketlerle bu gelişmeler bu kadar birbiriyle uyumlu?
Bütün önyargılarımızdan, ön kabullerimizden, öfkelerimizden, küskünlüklerimizden, sevgisizliklerimizden, siyasi kimliklerimizden biraz olsun geri çekilip tekrar bakalım. İşte o zaman bambaşka bir fotoğraf göreceğiz.
Suriye savaşından sonra, “Türkiye Cephesi”nin yeni aşamalarına geçiliyor. İşte tam bu sırada kimler nerede duruyor, kimler adına harekete geçiyor, en azından bunu görmek vatan borcudur.
NEDEN TÜRKİYE’NİN YANINDA DEĞİLSİNİZ? NEDEN TEK KELİME ETMİYORSUNUZ?
Türkiye elbette bu çokuluslu kuşatmayı yaracak. Elbette tarih yürüyüşüne devam edecek. Ödeyeceğimiz bedelin ne kadar olacağı içerideki tutumumuza bağlı. İçeriden operasyonlara ne kadar kapı araladığımıza bağlı.
Hadi gelin, Türkiye’yi çevreleyen bu tehditlere ortak cevap verelim. Doğu Akdeniz konusunda ortak bir duruş belirleyelim. Ege ve Kıbrıs’taki tehlikeye tavır alalım. Suriye’nin kuzeyindeki cepheyi hep birlikte bozalım. S400 ve Türkiye’nin savunma arayışı için elbirliği yapalım.
Ama yapmazlar. Tek kelime etmezler. Onlar bu milli konularda tamamen başkasının cephesinde hareket ediyor. Bu bile, içeriden müdahalenin aslında bir dışarıdan saldırı olduğunun göstergesidir. Tehlikenin ne kadar farkındasınız!
Artık hiçbir konu iç politik mesele değildir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021