İbrahim Karagül
Lazkiye’den Kamışlı’ya her yer hedef olabilir! * “Operasyon” dönemi bitti, “savaş” dönemine geçildi. Ağır bir bedel ödetilecek! * Saldırının arkasında ne var? Libya mı, Doğu Akdeniz mi? * Türkiye İdlib’deki oyunu gördü. Nasıl bozacağını biliyor, bekleyin!
Doğrudan Şam rejimi tarafından yapılan bu saldırı, top atışları, bir rivayete göre de hava saldırısı ile gerçekleşti. 5 askerimiz şehit oldu. Yine 3 Şubat’ta İdlib kentinde rejim unsurlarınca yapılan yoğun topçu atışı sonucu 7 askerimiz ile bir sivil şehit olmuştu.
İki saldırı da, Suriye savaşının başladığı günden bu yana ilk kez karşılaştığımız saldırı türü oldu. Bugüne kadar Şam rejimi ile Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu arasında devam eden çatışmalarda rejim askeri ile Türk askeri hiç bir zaman doğrudan birbirine saldırmamıştı.
TÜRKİYE BUGÜNE KADAR ‘SAVAŞ’ YAPMIYOR, SADECE ‘OPERASYON’ YAPIYORDU.
Yine Türkiye, kendi milli güvenliği çerçevesinde, ABD, İsrail, bazı Avrupa ülkeleri ile bazı Arap rejimleri tarafından desteklenen PKK ve DEAŞ’a karşı “operasyon”lar yaptı. Türkiye’nin operasyon yaptığı bölgelerin hiç birinde Şam rejimine bağlı güçler yoktu, o bölgeler zaten işgal altındaydı.
PKK, DEAŞ, ABD işgalleri ile Suriye parçalanmış, ülkenin büyük bölümü koparılmıştı. Türkiye sınır boyunca kurulmak istenen terör koridoruna müdahil oldu, savaşı ve tehlikeyi sınırlarından uzağa itti. Bu arada Suriye’nin bölünmesine yönelik çokuluslu haritaya da müdahale etmiş oldu. Türkiye bugüne kadar savaş yapmadı, sadece “operasyon” yaptı.
İRAN HER YERDE TÜRKİYE İLE SAVAŞTI. PEKİ MOSKOVA İÇİN NELER DEĞİŞTİ? HER ŞEY BİR OYALAMA TAKTİĞİ MİYDİ?
İdlib meselesi, Türkiye ve Rusya arasında, İran’ın da katıldığı bir anlaşma ile şekillendi. Şam rejiminin bu iki ülkenin dışında karar alma yeteneği zaten yoktu. Bir ateşkes, çatışmasızlık bölgesi ilan edildi. Türkiye anlaşma çerçevesinde bölgeye gözlem noktaları kurdu.
İşte Rusya, İran ve Şam rejimi şimdi burada Türkiye’yi vuruyor. Hem de altına imza attıkları anlaşma çerçevesinde orada bulunan askerimizi vuruyor. Rusya ve İran’ın desteği ya da zımni onayı olmadan Şam yönetiminin bu saldırıları yapma ihtimali asla olamaz.
Öyleyse ne oluyor?
İran’ı devre dışı bırakıyorum. İran Suriye’de tamamen Türkiye aleyhine hareket etti, el altından Türkiye ile savaştı. Ama Rusya için ne değişti? Moskova, tıpkı ABD’nin yaptığı gibi, PKK’ya zaman kazandırma planı gibi, Şam yönetimine zaman kazandırmak için mi Türkiye ile anlaştı? Şimdi zamanın geldiğini ve Türkiye’nin çekilmesini mi istiyor? Bu, Türkiye’yi aptal yerine koymak olmuyor mu?
SURİYE TÜRKİYE’NİN BİR “İÇ MESELE”SİDİR.ÜLKE İSRAİL VE İRAN İÇİN Mİ HAZIRLANIYOR?
Suriye savaşı Suriye’nin savaşı değil, biliyoruz. Çokuluslu, çok cepheli bir savaş ve şartlar çok kızlı değişiyor. Değişmeyen tek bir şey var: Türkiye’nin hissettiği tehdit ve milyonlarca mültecinin ne olacağı…
Türkiye’nin bütün güney sınırları tehdit altında, dahası açık saldırı altında. Milyonlarca mülteci Suriye’den sürüldü ve bunları Türkiye koruyor. Dolayısıyla Suriye Türkiye’nin bir “iç mesele”sidir.
İran ve Şam rejiminin mezhepçi tutumu ile milyonlarca Suriyeli ülkeden sürüldü. Şimdi İdlib’e sığınan Sünniler de sürülmek ya da katliamla baş başa bırakılmak isteniyor. Bu hem İsrail için ülkeyi işgale hazırlıyor hem İran’ın katı mezhepçi devlet projesine uyuyor.
FİLİSTİNLİLER GİBİ EBEDİ SÜRGÜN, İNSANSIZLAŞTIRMA.. TÜRKİYE SUSACAK ÖYLE Mİ?
Peki ne olacak bu insanlar? Filistinliler gibi ebediyyen sürgün mü yaşayacak? Rusya ve ABD bu insanların “vatan” ihtiyacına ne cevap veriyor?
Moskova’nın buna bir çözümü var mı? Hem Türkiye’nin güney sınırları vurulacak, hem milyonlarca Sünni Suriyeli sürgün edilecek, ülkenin kuzeyinde demografik arındırma yapılacak, insansızlaştırma projeleri uygulanacak hem de bizzat Şam rejimi tarafından doğrudan askerlerimize saldırı yapılacak.
Ve biz susacağız, sineye çekeceğiz öyle mi?
SALDIRININ ARKASINDA NE VAR? LİBYA MI, DOĞU AKDENİZ Mİ? 1967 ARAP-İSRAİL SAVAŞINDAKİ İSRAİL TAKTİKLERİNE BENZİYOR!
Kimse bize Suriye’nin toprak bütünlüğünden söz etmesin. Bunu bozan ABD, PKK, Rusya ve İran’dır. Suriye’yi işgal eden onlardır. Bu kadar işgaller varken doğrudan Türkiye’ye saldırmanın altında başka ne hesaplar yatıyor? Ve bu hesapların Suriye ile sınırlı olduğunu sanmıyorum.
En kestirmeden, Türkiye’yi İdlib’le meşgul edip Libya’da hareket edemez hale getirmek.
Türkiye’yi İdlib’le ve Şam rejimi ile uğraştırıp Doğu Akdeniz ve Akdeniz’de oyun çevirip paylaşımlar yapmak.
1967 Arap-İran Savaşı’nda, Irak ordularının Birleşik Arap ordusuna katılımını engellemek için Irak’ın kuzeyinde Kürt isyanı çıkarılmıştı. Bunu İsrail yapmış, Şah dönemi İran üzerinden Irak’ın kuzeyine ağırsevkiyat yapılmıştı.
Bu isyanlarla uğraşmak zorunda kalan Irak ordusu, Birleşik Arap ordusuna katılamadı. İsrail bir ülkeyi, bu kadar basit bir yöntemle cepheden uzaklaştırdı. Benzer bir oyun mu oynanıyor?
ÇOK TEHLİKELİ BİR OYUN OYNUYORLAR VE BİZ BUNUN CEVABINI VERECEĞİZ.
İsrail, Fransa, Rusya, BAE, Mısır, S. Arabistan ve Yunanistan, Türkiye’yi Libya’dan uzak tutmak için İdlib kartını kullanıyor. Ve bunu açıkça, Türk askerine saldırarak yapıyor. Çok tehlikeli bir oyun kurgulanıyor.
Yine aynı ülkeler, Türkiye’yi Akdeniz’de boğmak için İdlib’le, Suriye’nin kuzeyi ile meşgul etmek istiyor.
Yani Türkiye karşıtı cephe, İran sınırından Akdeniz’e ve Libya’ya kadar uzanmış durumda. Ve bütün bunlar aslında tek bir cephe. Türkiye bu oyunu gördü. Rusya’nın bu halde Türkiye’ye karşı bir samimiyet borcu vardır.
Türkiye’nin, İdlib dahil, Suriye’nin kuzeyindeki terör haritası dahil, yaygın bir operasyon imkanı da gücü de vardır. Ve bunu er ya da geç yapacaktır. Şam yönetiminin Türkiye karşısında durması mümkün değildir.
ŞAM DÜKALIĞI’NI, LAZKİYE AZINLIK HÜKÜMETİNİ DEĞİL, SURİYE’Yİ SAVUNUYORUZ.
Suriye diye bir şey kalmadı. Parçalanan, paylaşılan bir ülke var. Biz bu kaosun içinde ülkemizin güneyini fırtınalara karşı koruma derdindeyiz. Bu durumda en meşru savunma hakkına sahip ülke Türkiye. Yüzlerce kilometrelik sınır terör örgütlerine devredildi ve tek yaptıkları bu ülkeye saldırmak.
Suriye’nin toprak bütünlüğünü elbette savunuyoruz. Ama Suriye halkını da savunuyoruz. Nüfusunun üçe ikisine savaş açan bir rejimi, Şam Dükalığı’nı değil, Lazkiye azınlık hükümetini değil, Suriye’yi ve Suriye halkını savunuyoruz.
Türkiye’nin milli çıkarları ile Suriye’nin bütünlüğü örtüşüyor. Ülkeye müdahil olan hiçbir gücün böyle bir derdi yok.
LAZKİYE VE HALEP’DEN, KAMIŞLI’YA.. ARTIK OPERASYON DÖNEMİ KAPANDI.
Türkiye asla geri adım atmaz. Masaya önem verse de, yeri geldiğinde çok ağır, hesap bozucu müdahaleler yapacaktır. Lazkiye ve Halep’ten, Kamışlı’ya kadar her yer hedeftir.
Artık operasyon dönemi kapandı. Savaş dönemi başladı. Türkiye’yi “operasyon”la sınayanlar çok ciddi hesap hatası yaptı.
Yazarlar
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021