İbrahim Kiras
Ülke yönetiminde uzunca bir zamandır işler iyi gitmiyor maalesef. Ekonomide, dış politikada, eğitimde, sağlıkta… Her alanda neredeyse her şey giderek daha kötüye gidiyor. Sorunlar çözülemiyor, aksine yeni sorunlar üretiliyor. Dolayısıyla iktidar partilerinin oyları doğal olarak giderek eriyor. Bu tabloya bakarak “Bugünkü iktidarın önümüzdeki seçimi kazanma şansının kalmadığına” ilişkin yaygın görüşü ben de paylaşıyorum ve son zamanlarda bu tespiti yeri geldikçe tekrarlıyorum. Ancak her seferinde “Muhalefet cephesi çok büyük bir hata yapmazsa” kaydını düşerek.
İktidar cephesinde “her şeye rağmen” muhafaza edilen iyimserlik de büyük ölçüde böylesi büyük bir hatanın er ya da geç işleneceği beklentisine dayanıyor zaten. Altılı masada liderler seviyesinde tesis edilen uyumun parti teşkilatlarına ve tabana doğru gidildikçe zayıflayıp bir noktada kopacağı öngörüsü iktidarın ümitlerini ayakta tutuyor.
Haddizatında kötü yönetimin yol açtığı enflasyon, zamlar, geçim sıkıntısı gibi sorunların en üst perdeden sürdürülen “kimlik siyaseti” karşısında beklendiği ölçüde etkili görünmüyor olması bu ümitleri arttırıyor. Dolayısıyla iktidar kanadı kültürel ve ideolojik ayrışmaların gündeme gelmesi durumunda muhalefet cephesinde bir çatlak oluşabileceği beklentisine uygun bir siyaset izliyor.
Malum, Türk toplumunda belirli kültürel ve ideolojik fay hatları siyasi ayrışmaları tetikleme gücüne sahip. Özelikle iki konu her an patlamaya hazır bomba gibi: Din ve laiklik tartışmaları bir, terör ve bölücülük meselesi iki.
Bugünkü iktidar cephesinin elinde kalan yegâne siyaset anahtarı durumundaki konsolidasyon stratejisi bakımından da söz konusu fay hatları titizlikle üzerinde durulan ve hatta üzerinde çalışılan, hakkında hesaplar yapılan konular. Ülke nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan milliyetçi ve mütedeyyin kitlenin “her ne olursa olsun” iktidarın yanında tutulması -veya hiç değilse muhalefete uzak durması- için rasyonel olmaktan ziyade duygusal etkileri olan birtakım yollara baş vuruluyor.
Ne var ki kötü yönetimin ve gitgide artan sıkıntıların iktidar partisinden koparıp uzaklaştırmış olduğu seçmeni yalnızca hamasetle geri kazanmak pek kolay olmasa gerek. Zaten muhalefet de durumun ve “tehlikenin” farkında görünüyor epeydir. Dini ve milli değerlerin mızrakların ucuna takılıp karşısına getirilmesine fırsat vermemesi gerektiğinin bilincinde.
Öte yandan, milliyetçi ve mütedeyyin kitle açısından karşı kutbu oluşturan CHP de son zamanlarda epeyce değişti. Bir yandan, eski ideolojik dilini ve yaklaşımını yenileyerek toplumun bütün kesimlerine ulaşmaya çalışan, öbür yandan yine bu anlayış çerçevesinde tek başına değil muhalif güçlerle işbirliği içinde iktidar oyunu oynayan bir CHP var bugün karşımızda.
Mamafih siyasi partiler liderlerinden ibaret değil. Bilhassa ana muhalefet partisinin geniş bir “doğal çevresi” var. Bu çevrelerde bazen kraldan fazla kralcılık taslayan birileri parti yönetiminin titizlikle izlediği stratejileri berhava edecek tutumlar takınabiliyorlar. Son zamanlarda CHP medyasında öfkesinden mevcut siyasi aritmetiği bile gözü görmeyen birilerinin Altılı masanın “sağcı” üyelerini hedef alan “Bizim size ihtiyacımız yok” anlamındaki tehditleri gibi…
Bunların yol açtığı sıkıntı giderilmeye çalışılırken şimdi de CHP’nin eski yöneticilerinden Gürsel Tekin’in yaptığı açıklama geldi muhalefet cephesinin önüne. Bu talihsiz açıklamanın yol açtığı tartışma iktidarın beklemekte olduğu “büyük hata”nın kapısını açabilir mi? Epey zamandır muhalif seçmenin zihnine ekilmeye çalışılan kuşku tohumlarını yeşertir mi?
İktidarın eline büyük bir koz verildiği muhakkak olmakla birlikte bu yol kazasının iyi yönetilerek mevcut hasarın tamir edilmesi mümkün. Ancak problemin temelindeki zihniyet yerinde kaldığı sürece başka bir zaman aynı yerden yeni bir kırılma yaşanmayacağının garantisi yok.
Temel problem şu: Kimi muhalif aydınlar ve hatta bazı siyasetçiler HDP konusunda pratik zemini bulunmayan önerilerde bulunuyorlar öteden beri. “Yüzde on küsur oy almış bir parti nasıl iktidar denklemlerinin dışında tutulur” itirazından söz ediyorum. Sistemin dışında kalmanın bizzat bu partinin kendi tercihinin ve iradesinin sonucu olması gerçeği bir yana, ister katılın ister katılmayın, millet çoğunluğunun hassasiyetleri ve bu partiye ilişkin genel yaklaşımı ortada.
Muhalefet partilerinin HDP’yi de aralarına almaları gerektiği savunuluyor ama “Peki, niye hiçbir siyasi parti HDP ile yan yana görünmek istemiyor?” diye sormak nedense akıllara gelmiyor. Şunu unutmayalım: Bugün Türkiye’nin -kabaca rakamlarla- yüzde onu terörle mücadele adı altında devlet adına yapılan yanlışları unutmadığı için HDP’ye oy verirken geri kalan yüzde doksan da PKK’nın döktüğü kanı unutmadığı için bu partiye karşı mesafesini bir türlü kaybetmiyor. Bunun doğru bir yaklaşım olmadığını düşünebilirsiniz elbette. Ama halkın büyük çoğunluğu öyle düşünmediğine göre siyasi öngörülerinizi bu gerçeği gözeterek yapmak zorundasınız.
Peki, muhalefete yöneltilen “HDP oyları olmaksızın seçimi kazanamazsınız” uyarısının bir değeri yok mu? Her vatandaşın oyu değerlidir elbette ama iktidar partilerinin şimdiki oy oranı en iyimser tahminlere göre yüzde otuz beş ile kırk arasında. En iyimser öngörüyü esas alırsak dahi, bu durumda ancak ve ancak HDP tabanının sandıkta bütünüyle Cumhur İttifakına destek vermesi durumunda dengelerin değişmesi belki mümkün olabilir. Ama bu da yalnızca aritmetik olarak mümkün. Pratik siyasette böyle bir imkânın ve ihtimalin olmadığını söylemeye gerek yok. HDP seçmenini bugün Cumhur İttifakına oy vermeye yöneltmek pek kolay bir iş olmasa gerek.
Demek ki altılı masanın kaderini HDP tabanından oy alıp almaması değil, muhalefet cephesini parçalayabilecek bir siyasi deprem belirleyebilir. İktidar da bu ihtimal üzerine yapıyor bütün hesaplarını zaten.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2025
1.05.2025
17.04.2025
15.04.2025
10.04.2025
5.04.2025
3.04.2025
20.03.2025
11.03.2025
8.03.2025