İbrahim Kiras
Türkiye’nin maalesef çok ciddi sorunları var. Bir bölümü geçmişin mirası olan ve artık kronik nitelik taşıyan, bir bölümü de son dönemde orta çıkan ama hepsi birden son birkaç yıl içinde hissedilir şekilde etkisini artıran bu sorunların çözümü ise ufukta görünmüyor. (Hatta belki de bunlardan bazılarının çözümsüz kalmasından “siyasi fayda” umuluyor olabilir.)
“Her derdin çaresi” diye sunulan Başkanlık sistemi mevcut sorunları daha da büyüttü, çözüm ümitlerini daha da uzaklaştırdı. En kötüsü ülkenin her türlü meselesinin parti siyasetine endeksli olarak ele alınması. (Gerçi ondan da daha kötüsü var: Parti siyasetinin kişisel çıkara endekslenmesi.)
Milli çıkar hassasiyeti değil siyasi çıkar beklentileri yön veriyor atılan adımlara. Ama bunlar topluma “milli duruş” olarak anlatılıyor tabii. (Kimi zaman milli çıkarlarla siyasi ve kişisel çıkarların örtüşmesi de imkân ve ihtimal dahilinde olabiliyorsa da önemli olan önceliği hangisinin belirlediği.)
Dış politikada atılan hesapsız ve yanlış adımlar şimdi elimizi kolumuzu bağlıyor. Sözgelimi bugün Ukrayna topraklarını parçalayıp yutma çabası içindeki Rusya’ya ancak “âdet yerini bulsun” kabilinden tepki gösterebiliyoruz. Oysa Moskova yalnızca Karadeniz’in kuzeyinde değil, karşı karşıya geldiğimiz her yerde Türkiye’nin çıkarlarını tehdit ediyor. Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Suriye’de... İki ülke arasındaki çelişkiler jeopolitiğin gereği. Ama biz sanki Moskova ile her alanda çıkar ortaklığımız varmış gibi bir tutum içindeyiz bir süredir. Kırım’da durdurulamayan Rus askerinin bugün Donbas’ı da yutmak üzere harekete geçmiş olması bize bir şey ifade etmiyor.
Kaba güç kullanımına dayalı bu yayılmacı siyasetin Donbas’ı da yuttuktan sonra yöneleceği yeni hedeflerin en az Kırım’ın ve diğer Ukrayna topraklarının işgali kadar milli çıkarlarımızı haleldar edebileceğini düşünmüyoruz.
Çin ile ilişkilerde de aynı “tuhaf temkinsizlik” dikkat çekiyor. Doğu Türkistan’da nerdeyse bütün dünyayı ayağa kaldıran misli görülmemiş zulüm karşısında “one minute” demek aklımıza gelmiyor. Türklük ve Müslümanlık retoriğini kimselere bırakmayan iktidar oradaki insanların ne din kardeşlerimiz olduğunu hatırlıyor ne de akrabamız olduklarını. Bu konudaki eleştiriler karşısında Çin’le ilişkilerimizi bozma lüksüne sahip olmadığımız söyleniyor. Oysa Erdoğan 12 yıl önce Doğu Türkistan’da yaşananların soykırım olduğunu söyleyebilmişti. Hem de birkaç defa tekrarlayarak… “Kullandığım ifadeyi bilerek kullanıyorum, inanarak kullanıyorum. Şu anda Çin’deki bu olay adeta bir soykırımdır. Bunu daha farklı bir şekilde yorumlamanın bir anlamı yok” diyerek tekrar tekrar üstüne basarak.
Şimdi ne değişti? İki ülke arasında daha önce söz konusu olmayan “yeni ilişkiler” mi ihdas edildi geçen zamanda ki bunların hatırına suskunluğu yeğliyoruz?
Çinli diplomatlar İYİ Parti lideri Meral Akşener ile Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı alenen tehdit edebilme cüretini bu ilişkilerden mi alıyor?
Koronavirüs aşısı konusunda batılı firmaların hiçbirinin yüzüne bakmayıp ülkeyi tek kaynağa, yani Çin’e mahkum etmemiz de bu yüzden mi?
2009’da söz konusu olmayan ne tür ilişkilerimiz var şu anda Pekin’le?
Bazılarının dediği gibi bu tavır değişikliği “ekonomik temelli” mi? Çin’den gelecek yatırımların krizdeki Türk ekonomisini kurtarması beklentisinin ürünü mü?
Yatırım derken bizim bilmediğimiz ne tür girişimler var? Yoksa Kanal İstanbul’un finansmanı konusundaki dedikoduları ciddiye mi almalıyız? Eğer öyleyse değer mi bunca zillete bir lüks konut projesi?
Hariciye başta olmak üzere devletin kurumlarını, kurumsal birikimlerini ve hafızasını devre dışı bırakarak, dahası Meclis’i by-pass ederek geliştirilen bu yeni ilişkilerin millete bir fayda sağlayacağı düşünülüyor mu acaba?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
22.05.2025
1.05.2025
17.04.2025
15.04.2025
10.04.2025
5.04.2025
3.04.2025
20.03.2025
11.03.2025