İbrahim Kiras
Özellikle başkanlık rejimine geçildikten sonra iyice çığırından çıkan yönetim zafiyetinin ekonomi alanında ortaya çıkardığı fatura gerçekten inanılmaz. Bu ülkenin vatandaşları olarak her birimizin cebindeki paranın yarısı buhar oldu gitti en başta!
İşsizlik aldı başını gidiyor. Yabancı sermaye girişi durdu, çıkışı devam ediyor. Pandemi sürecinde yük daha da ağırlaştı. Şimdi de “kapanma mağduru” olan esnaf kan ağlıyor. AK Parti iktidarı kendi oy tabanının da iskeletini oluşturan küçük esnafa destek veremiyor. Çünkü kaynaklar sınırlı. Çünkü havaalanı, otoyol, köprü inşaatlarını üstlenmiş büyük müteahhitlere ödenmesi gereken borçların önceliği var.
Bugünler için saklanan 46 milyar TL tutarındaki ihtiyat akçesi ile 128 milyar dolar tutarındaki döviz rezervi 2019 yerel seçimleri münasebetiyle bir güzel harcanıp bitirilmişti.
Aslına bakarsanız, Türkiye’nin neredeyse bütün kaynaklarının betona gömülmüş olması 46 milyardan veya 128 milyardan çok daha büyük bir kayıp. Katma değeri olan sanayi sektörlerine aktarılabilecek ülke kaynaklarının gösterişli projelere harcanmasının yol açtığı “fırsat maliyeti” hesaplanamaz boyutta.
Gelgelelim ekonomik kayıplardan daha fazlası vakit kaybı. Çünkü “çağ atladık, çağ atlıyoruz” derken bir de baktık ki Türkiye 20 yıl geriye gitmiş!
Çağ atlamak tabiri rahmetli Özal’a öykünmenin abartısı olsa da AK Parti’nin ilk iktidar döneminde 2001 Türkiye’si artık kötü bir hatıra olmuştu.
2002’den itibaren hukuk, demokrasi, eşitlik gibi kavramlar siyasi retoriğin merkezine yerleşmişti. Ortak akıldan, asgari müştereklerden söz ediliyor, “Hepimiz aynı gemideyiz” deniyordu o yıllarda sık sık. “Bunlar…”, “Çatlasanız da patlasanız da yapacağız…”, “İki sarhoş…”, “Bay Kemal” gibi sözler söylenmiyordu.
Dış güçlerden de söz edilmiyordu. Hatta dış güçler söyleminin toplumların özgüven eksikliğinin eseri olduğu fikri dile getiriliyordu.
“Laik bir demokraside dindar kadronun iktidarı” Ortadoğu ülkelerinde “model ülke” olarak görülmemize yol açıyordu.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın genel sekreterliğine ilk defa bir Türk seçilmişti.
Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakereleri başlamıştı.
İşler iyi gidiyor gibi görünüyordu…
Derken “değişim” sökün etti…
Her şey yavaş yavaş değişti.
O güne kadar toplanan bonuslar iktidarın “kişiselleştirilmesi” hedefi doğrultusunda kullanılmaya başlandı. Önce partiyi sonra devleti tek başına veya “şahsen” yönetme fantezisi her şeyin belirleyicisi oldu. Cumhuriyet mitinglerinin, 367 oyunbozanlığının, postmodern muhtıranın da katkılarıyla tabanı heyecanlandıran kavga dili “şahsen yönetim” modeline kapı araladı.
İşi doğası gereği “şahsen yönetim” modeli giderek güçlenirken ortak akıl, kadro hareketi, liyakat gibi değerleri ortadan kaldırdı. Seçmen tabanını konsolide ettiği görülen kavga dili ve siyasi kutuplaşma o günden beri elden bırakılmadı. Dolayısıyla toplumda huzur da bırakılmadı.
Yönetim becerisinin yerini dövüşme becerisi almıştı. Ekonomide hayali düşmanlarla kavga ediliyordu. Dış politikada önümüze çıkan herkesle kavga ediliyormuş gibi yapılıyordu. İç politika zaten kavga demekti.
Yönetim zafiyetinin tezahürleri henüz yeterince görünür olmadığı için iyi yönetmekten çok iyi kavga etmenin hâlâ para ettiği süreçte -FETÖ’nün kanlı darbe girişiminin yol açtığı toplumsal atmosferin de etkisiyle- halk ikna edilerek Başkanlık rejimine geçildi. Fren tamamen boşaldı.
Gerisini biliyorsunuz…. Güzelim ülke döndü dolaştı, 2001 seviyesine geldi yeniden.
Ekonomik tablo 2001 seviyesinde.
Kürt sorunu 2001 seviyesinde.
Alevilerin talepleri 2001 seviyesinde.
Laiklikle ilgili tartışmalar 2001 seviyesinde.
Bir mafyası eksikti, son birkaç yıl içinde o da tamam oldu! Organize suç örgütleriyle siyasetin ilişkisi de artık 2001 seviyesinde.
AK Parti 2002’de yönetimini devraldığı ülkeyi 20 yıl sonra nereye getirmiş oldu?
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
22.05.2025
1.05.2025
17.04.2025
15.04.2025
10.04.2025
5.04.2025
3.04.2025
20.03.2025
11.03.2025