İsmet Berkan
Dimitri Volkogonov, o anıtsal Stalin biyografisinde anlatır. Sovyet lider, milyonlarca insanı darağaçlarına, sürgünlere göndermekte hiç tereddüt etmez ama sıra şairlere, yazarlara, bestecilere gelince duraksar.
Rusya’da halkın şairlerine, yazarlarına, bestecilerine olan saygısı çok büyüktür çünkü. Evet, elbette onlara hayatı zehir zindan eder Stalin ama bunu hep çok dikkatli yapar.
***
Utanarak itiraf ediyorum, Yaşar Kemal’in bu ülke için ne demek olduğunu ben çok ileri yaşımda fark ettim.
Mazeretim şu: Yaşar Kemal, çocukluğumdan beri benim için “Yaşar Abi”ydi. Mahallemizdeki her çocuğun “Yaşar Abi”si olduğu gibi. Biz onu dev bir yazar olarak değil, bayramlarda elimizden tutup hepimize torpil, patlangaç vs alan, bahar aylarında bizimle birlikte oturup dev bir uçurtma yapıp sonra da onu uçuran “Yaşar Abi” olarak tanıdık. O bizim “Yaşar Abi”mizdi, biz çocuklar onun “Uçurtmacıları.”
Yıllar yıllar sonra bir öğlen yemeği buluşmasının ardından Yaşar Abi ile o meyhanenin bulunduğu mahallenin caddesinde 20-30 metre yürümeye kalkınca gerçekten idrak ettim ben Yaşar Kemal’in bu ülkeye ne ifade ettiğini.
İnsanlar arabalarını yol ortasında durdurup aşağı iniyor, onunla fotoğraf çektirmeye uğraşıyordu; sahiden 30 metre yolu yürüyemedik. Polis ekip otosuydu beni en çok şaşırtan, gencecik polisler arabalarından inip büyük yazarla fotoğraf çektirme, onun elini tutma yarışındaydı.
Yaşar Abi dönüp bana, “Bir de bu millet okumuyor derler” demişti gülerek. Sadece yazarak bu kadar çok insanın gönlünde tahta sahip olmak çok büyük bir şey.
90’lı yıllarda Yaşar Kemal’in bu ülke için ve bu millet için ne anlama geldiğini bilmeyen bir tek ben değildim. Savcılar onu Kürt sorunuyla ilgili olarak Der Spiegel dergisine yazdığı bir yazı yüzünden, beni de o yazının Türkçe tercümesini o zamanlar Yazı İşleri Müdürü olduğum Yeni Yüzyıl’da yayınladığım için yargılamaya kalktılar.
İfade özgürlüğü, bugün olduğu gibi o gün de, en önemli sorunlarımızdan biriydi. Ama devletimizin o özgürlüğü kısıtlama çabası Yaşar Kemal gibi dev bir dağa çarptı, oradan geri döndü. Yaşar Kemal’i hapse atmak, başkasını hapse atmaya benzemezdi, kuyruklarını kıstırdılar ve oturdular.
***
Sezen Aksu’nun şarkı sözlerinden hareketle başlayan tartışma o kadar aptalcaydı ve o kadar geri zekalılar içindi ki, bu tartışmaya girmek istemedim, “Oradaki Adem ile Havva sizin bildiğiniz Adem ile Havva değil” demek zorunda kalmaktan utandım açıkçası.
O yüzden sosyal medyanın özellikle içindeki herkesi geri zekalıya dönüştürdüğünü yazdım sadece.
Tayyip Erdoğan, bu çeşit konularda hep yaptığı gibi eli yükseltmeyi tercih etti, Sezen Aksu için “Dilini koparmak görevimiz” dedi.
Yaşar Kemal’in bu millet için ne demek olduğunu çok geç kavramış olabilirim ama Sezen Aksu’nun aynı millet için ne anlama geldiğini gayet iyi biliyorum.
Şiir yazan, şarkı yazan ve şarkı söyleyen bu minicik kadının aslında nasıl bir dev olduğunu da bilenlerdenim.
Ama belli ki Tayyip Erdoğan bunu bilmiyor veya bir zamanlar biliyorduysa da artık unutmuş durumda.
O ana kadar o aptalca tartışmaya bence o tartışmalara katılanlar adına duyduğu utancı içine gömerek sessiz kalan Sezen Aksu, “dilinin koparılması” tehdidine cevap vermek zorunda kaldı.
Evet zorunda kaldı, çünkü bu ‘Adem-Havva’ tartışmasının aptalcalığından çok utandığından da, bu kavganın hiçbir yerinde olmak istemediğinden de, elinden kolundan paçasından çekiştirilse de o tartışmacılarla aynı çukura girmek istemediğinden de adım gibi eminim.
“Dilini koparmak”la tehdit eden Tayyip Erdoğan’a “Beni öldüremezsin, sesimi kesemezsin” dedi ama bunu bile kendi inceliğiyle, kibarlığıyla, bir şiir olarak söyledi. Bir demeç veya manifesto olarak değil.
Şarkıdaki Adem ile Havva’yı “Hazreti Adem ve Havva” olarak anlayan zihniyetteki insanlardan hala incelik, kavrama yeteneği ve zeka bekliyor Sezen Aksu.
İnsanlara inancını kaybetmemek, onlara cahil küçük çocuk değil yetişkin muamelesi yapmaya devam etmek, Sezen Aksu’yu Sezen Aksu yapan şeylerden biri. Kimseye tepeden bakmıyor, göz hizasından konuşmaya dikkat ediyor.
***
Bu ülkede Tayyip Erdoğan’a “Ben hancıyım sen yolcu” diyebilecek, kendine “hancı” sıfatını vermeyi hak eden bir tek kişi varsa, o kişi Sezen Aksu.
Çünkü, sadece Tayyip Erdoğan değil hepimiz yolcuyuz. Yaşar Kemal, Sezen Aksu gibi isimler ise bu ülkenin hancıları. Onlar sesleriyle, sözleriyle daha kuşaklar boyu insanlara duygu aktarmaya devam edecekler.
Acı olan, Sezen Aksu’nun hancı olduğunu hatırlatmak zorunda kalması.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
18.10.2025
17.10.2025
11.10.2025
6.10.2025
3.10.2025
2.10.2025
30.09.2025