Kemal ÖZTÜRK
Türkiye'de “Karargah rahatsız” tartışmaları yaşanırken, Amerika'da Başkan Trump ile medyanın amansız savaşını yakından izliyordum. Sanırım Türkiyede 2002'de AK Parti'nin iktidara gelmesine medyanın gösterdiği tepki ile Trump'ın başkan seçilmesine yerleşik medyanın gösterdiği tepki birbirine çok benziyor.
Her iki dönemi de yakından izleyen biri olarak söyleyeyim, ABD'deki kavga daha seviyesiz ve çirkin. AK Parti merkez medya kavgasının bir seviyesi vardı yine de. Trump her gün buradaki medyaya “Haysiyetsiz, yalancı, düzenbaz” diyor ve ekliyor “Siz bu halkın düşmanısınız”. Bir kısmını da adamların yüzüne söylüyor. Pes yani.
ABD VE TÜRKİYE'DEKİ MEDYA SİYASET KAVGASI
Türkiye'deki medya siyaset ilişkisiyle, ABD'deki ilişki aynı matematik üzerinden yapılıyor aslında. Her iki taraf da iktidar alanlarını güçlü tutmak ve fayda ya da çıkar ilişkisi gözeterek bu ilişkiyi kuruyor. Sorunlar da tam olarak burada başlıyor aslında.
İlişki, etik ve prensipler üzerinden değil, iktidar alanı ve çıkar üzerinden kuruluyorsa, bu durum her zaman sorun doğurmaya adaydır. Aslında siyasetçi açısından bunu daha az sorunlu görebiliriz. Siyasetçi iktidar olmak için birçok ilişkiye girer. Sivil örgütler, gruplar, başka partiler ve iş dünyasıyla bağlantılar kurar. Ahlaki ve hukuki sorun olmadıkça bunun tartışılacak az bir yanı vardır kanımca.
Peki medya neden siyasilerle çıkar ilişkisine girer? İktidar olmak, zengin olmak, ülkeyi yönetmek, siyaseti dizayn etmek, toplumu terbiye etmek gibi hedefleri yoksa, bir medya organı neden bir çıkar ilişkisine girer?
Siyaset ve medya arasında uzun yıllar danışmanlık yapmış, her iki tarafta da çalışmış biri olarak şunu diyebilirim: Siyaset medyayı yönetmek, medya da siyasete yön vererek çıkar elde etmek ister çoğu kez. Medya sahiplerinin bu konuda belirleyici olduğunu da not etmeliyim.
Amerikalı gazeteciler, şu anda yaşanan kavganın bir benzerinin ABD tarihinde yaşanmadığını söylüyorlar. Watergate ya da Iran Contra Skandalı gibi kriz durumlarında bile bu denli sert bir kavga yaşanmamış. Sorun Trump'ın ağzına geleni söylemesi, küfür etmesi değil sadece. ABD medyası Trump'ı aptal, cahil ve hırsız bir kuklaya çevirdi neredeyse. Dünyanın en saygın gazetesi ya da televizyonu olduğunu iddia edenler bile alaycı bir dille aşağı yukarı aynı aptal kukla muamelesi yapıyorlar Trump'a. Bana sorarsanız rezalet yarışında Trump ve medya başa baş gidiyor.
MEDYANIN GELENEKSEL HATALARI
Gazetecilik mesleğinin yıllardan beri süregelen bazı yanlış gelenekleri var. Bu mesleği yapan biri olarak bunlara itirazım oldu her zaman.
Bana göre medya siyaset ve medya toplum ilişkisini de etkileyen bu geleneksel tutumlar şunlar:
1. Medya eleştirmek için vardır
Bence medya olanı aktarmak, doğruya doğru, yanlışa da yanlış diyerek olayı topluma duyurmakla görevlidir. Sadece eleştirmek gibi bir misyonu olamaz.
2. Medya tarafsız ve objektiftir
Bu asla doğru olmadı ve olmayacaktır da. Medyayı yönetenlerin hepsi taraftır ve objektifliğin arkasına saklanır. Medya taraf tutar ve bence bunu saklamamalı. Medya tarafsız değil, adil olmak zorundadır. Taraf tutsa da adil bir yayın yönetmeni herkesin hakkını teslim eder.
3. Medya siyaseti etkilemeye çalışmamalı
ABD medyasının en büyük çılgınlığı Trump'ı seçtirmemek için yaptıkları ortak kampanyaydı. Başarısız oldular. Şimdi de Trump'ı baskı altına alıp iş yaptırmamak istiyorlar. Zira medyadakilerin çoğu sol görüşlü, Trump ise siyasetin sağında yer alıyor. Oysa medya siyaseti dizayn etmeye çalıştığı sürece işleri hep daha karıştırmıştır. Türkiye'de de durum aynıdır.
4. Kaynağı belirsiz haberler sorunu
FBI, CIA ve Pentagon şu anda inanılmaz bir şekilde bilgi belge sızdırıyor medyaya. Hepsi “adı açıklanmayan yetkililerden”. Trump da bunları bulamadıkları için devlet bürokrasisine ciddi zararlar veriyor. ABD medyası ise sızan bilgileri yayınlamak için amansız bir yarışa girdi. İsimsiz açıklamalar, birçok suistimale ve yanlış anlamaya zemin hazırlar. “Karargah Rahatsız” haberi neden isimsiz olarak medyaya verildi? Bunlar normal bir basın açıklaması ile duyurulabilirdi. Nitekim içerik bağlamından koparıldı ve Hürriyet'in editoryal ekibi de bunu suistimal etti. Demek ki kaynağı belirsiz her türlü açıklamaya yer vermemek hatta son vermek lazım.
5. Basın özgürlüğü sınırsızdır algısı
Bir bürokrat, siyasetçi ya da kanaat önderi yalan konuşsa herkes onu çok eleştirir ve istifasını ister. Ancak medya her gün yalan ve asılsız haber yapar, kimse onlardan istifa istemez. Zira medyanın sınırsız bir özgürlük alanı vardır. Sıkıştırılınca basın özgürlüğüne sarılır.
Aslında konu çok basit: Gazete, gazetedir. Bunun ötesinde bir anlam yüklemek sorunları çözmeyeceği gibi aksine körükler. Siyasetçi siyaseti, gazeteci de gazetesini yönetmeli. Sınırları da etik değerler belirlemeli, fayda ilişkisi bu durumda belirleyici olmamalı. ABD'de medyaya güven oranı dibe vurdu. Herkes sosyal medyaya yöneldi. Bu meslek bir zamanlar en saygın mesleklerden biriydi. Şimdi utanılacak bir meslek gibi bakılıyor. Toparlanmak ve yeniden herkesin güvenini kazanmak için kriz anları önemli fırsatlar verir. Umarım ABD ve Türkiye medyası bu fırsatı değerlendirir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.05.2024
20.04.2024
20.04.2024
12.04.2024
25.01.2024
9.05.2022
7.04.2021
26.03.2021
19.03.2021
11.03.2021