Kemal ÖZTÜRK
Uçaksavarların kurulduğu olağanüstü güvenlik önlemleri altında, 27 ülkenin devlet ve hükümet başkanları tek teker Vatikan'a geldiler.
Hıristiyanların tek bir çatı altında birliğini temsil eden Apostolik Sarayı'nın kapısında onları mor renkli etekleriyle kardinaller karşıladı. Hz. İsa'nın, havarilerin görkemli tasvirleriyle süslenmiş gösterişli salonda liderler yerlerini aldı.
Katolik dünyasının ruhani lideri ve Kutsal Roma'nın manevi babası, Papa Fransiscus süt bembeyazı kıyafetleri içinde salona girdiğinde, tüm liderler saygıyla ayağa kalktılar. Papa eliyle onları kutsadı ve yerlerine oturmaya davet etti. Kendisi de hepsinden yüksek, görkemli ve etkileyici (tahta benzer) koltuğuna oturdu.
AVRUPA BİRLİĞİ VE KUTSAL ROMA HAYALİ
Bundan tam 60 yıl önce, yine Roma'da toplanılmış ve Birleşik Avrupahayalinin ilk temeli atılmıştı. O zaman da Papa Pius XII, bu birliği Latince dualar ve gururlandıran sözlerle kutsamıştı. Sonra 6 ülkenin lideri, Campidoglio tepesindeki, Conservatori Sarayı'nda, tüm Roma'nın ve Hıristiyanlığın görkemini sergileyen tabloların süslediği, Orazi ve Curiazi salonlarında bir araya gelmiş, Kutsal Roma'nın geleceği için imza atmışlardı.
Her ne kadar 'Avrupa Birleşik Devletleri' hayali eski BM Genel Sekreteri Jean Monnet'e aitse de, Müslüman dünyasına karşı Kutsal Roma'yı yeninden canlandırma ve birlik kurma hayallerinin tümü, Vatikan'da oturan papalara aittir. O nedenledir ki, Avrupa Birliği tarihinde en kritik kararlar, toplantılar, imzalar Papa'nın huzurunda yapılırdı. Tıpkı geçen hafta olduğu gibi.
Yüzlerce yıl mezhep savaşları ve engizisyon zulmü yaşayan, dünyayı iki defa büyük savaşa sokan Avrupa, 60 yıl önce, yine soğuk bir Mart ayında, artık barış içinde, bir arada yaşayacaklarına ve birlik olacaklarına Papa'nın huzurunda söz vermişlerdi. Birbiriyle en çok savaş yapan Almanya ve Fransa, bu birliğin kurucu babaları oldular. Birlik fikrinin en önemli savunucularından biri, Fransa Dışişleri Bakanı Schuman'dı. Onun bu fikrine inanan devlet sayısı o zaman 6 idi ama sonradan herkes buna katılacak ve sayı 28 olacaktı.
PAPA: CİDDİ HASTALIKLARA YAKALANDIK
Papa Fransiscus, herkesin büyük bir dikkatle dinlediği konuşmasında, o günlere vurgu yaptı ama birliğin, Kutsal Roma'nın yaşadığı sancıları da dile getirmeden edemedi.
“60. yaş, olgun ve kritik bir yaştır. Uzun yılların getirdiği kaçınılmaz hastalıklara yakalandık. Gerçek sorunları çözmek için, yeni ve etkili adımlar atmaktan çekinmeyin ve kendi yürüyüşünüze devam edin.”
Her fırsatta eleştirdiği, bencillik, aç gözlülük, kapitalizm, ayrımcılık, dinsizlik ve ahlaksızlık vurgularının bir kısmını, liderlerin gözlerinin içine bakarak yeniledi.
Avrupa Birliği'nin, yani Kutsal Roma hayalinin en kritik dönemine girdiğini biliyordu Papa. Kurulduğu günden bu güne, ilk defa bir üye ülke ayrılmıştı. İngiltere'yi çağırmamışlardı bu yüzden. Tarihte iki defa İngiltere'ye güvenmediği için girişini veto eden Fransa lideri de Gaulle'ü, o gün rahmetle andılar içlerinden.
BÜYÜK KORKU: AB DAĞILACAK
Ancak birliğin dağılacağı korkusu, Vatikan'ın tüm kutsal ve manevi desteğine rağmen, herkesin içine yerleşmişti. Orada hazır bulunan 27 ülke liderinin ensesinde, birlikten ayrılmak isteyen, aşırı sağcı siyasilerin nefesi vardı. Bu yıl değilse de, birkaç yıl içinde bu ırkçı partilerin seçimleri kazanması mukadder gibi gözüküyordu. Buna Papa'nın duaları da engel olamayacak gibi gözüküyordu.
Bu nedenledir ki, AB'nin gelecek on yılını planlayan yeni bir deklarasyonu, birliğin ilk temelinin atıldığı o meşhur, Conservatori Sarayı'nda duyurdular.
“Birliğimiz bölünemez. Avrupa bizim ortak geleceğimiz. Bireysel hareket edersek küresel dinamiklerden koparılmış oluruz…”
Deklarasyonda, Kutsal Meryem adına yalvarmadıkları kalmıştı sadece. O derece ayrılma korkusu sinmişti metne. Bir üyenin daha ayrılmasına tahammül edecek halleri yoktu çünkü. AB Komisyonu Başkanı Juncker, kimsenin ayrılmamasını, AB'nin 100. yaşını da kutlayacağını söylemişti o gösterişli salonda. Ama başta Merkel olmak üzere, kimsenin bu kadar uzun yaşayacaklarına dair umutları yoktu.
Roma'da, onları büyük bir özenle ağırlayan Başbakan Gentiloni, '60 yıldır barış içinde yarışıyoruz, ne derdiniz var' demeye getirdi sözü ama önümüzdeki seçimde, onu iktidardan düşürmesi muhtemel Beş Yıldız Hareketi'nin neden yükseldiğini de anlatamadı kimseye. Zira o hareket, AB'den çıkmaktan yanaydı ve fikirleri tüm Avrupa'ya alttan alta yayılıyordu.
AB Parlamento Başkanı Tajani, biraz daha gerçekçiydi. “Köklü değişikliklere ihtiyacımız var” dedi. Polonya, Yunanistan, Macaristan başta, birliğin ikinci lig ülkelerinin liderleri bu sözü başlarını sallayarak desteklediler. Horlanmaktan bıkmışlardı. Almanya'nın kendilerini sömürdüğünü söyleyen haklarının isyanını durduramıyorlardı artık. Ama yanlarında oturan Merkel'e de bir şey diyemediler. Zira mali krizdeki AB'nin yardım yapan patronu oydu.
SORUN TAHMİN ETTİKLERİNDEN DAHA BÜYÜK
Mülteci sorunu ve ekonomik kriz, AB'nin dağılmasına yetecek kadar sarsıntı yapmıştı aslında. Ancak, muhteşem Michelangelo tablolarının önünde oturan tüm liderler, sorunun bundan ibaret olmadığını yavaş yavaş anlıyorlardı.
Dünyanın en görkemli mabetlerinden bir olan Sistine Şapeli'nde, Papa tüm liderleri, evladı gibi etrafına topladı ve Hristiyan ailesi olarak fotoğraf çektirdiler. Birbirlerinin yüzüne tebessüm ederken, bir gerçeği görmezden gelmek istiyorlardı: Kutsal Roma'nın sancısı, basit bir karın ağrısı değildi. Papa'nın dediği gibi, ciddi hastalıklara yakalanmışlardı.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.05.2024
20.04.2024
20.04.2024
12.04.2024
25.01.2024
9.05.2022
7.04.2021
26.03.2021
19.03.2021
11.03.2021