Kurtuluş TAYİZ
Diyarbakır cezaevindeki işkenceyi dünyaya duyuran Avukat Hüseyin Yıldırım, 30 yıl aradan sonra Türkiye’ye döndü. Yıldırım, Diyarbakır Savcılığı’na şikayet dilekçesi verip işkencecileri teşhis edecek
![]() |
|
2 Eylül Darbesi’ni, Diyarbakır, Elazığ, Konya ve Ankara- Mamak’ta işkence merkezlerine dönüştürülen hapishaneleri, buralardaki korkunç vahşeti dünyaya duyuran isim, Avukat Hüseyin Yıldırım 30 yıl aradan sonra Türkiye’ye döndü. Hüseyin Yıldırım, 1981 yılının kasım ayında tutuklanarak Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’ne konulduğu sırada avukatlık yapıyordu. Sıkıyönetim Mahkemeleri’nde tanınmış Kürt politikacıları Mehdi Zana, Şerafettin Kaya ve Selim Dindar ile birlikte hapishanelerdeki binlerce tutukluyu o savunmuştu.
Darbecilerin cezaevlerinde uyguladığı akıl almaz işkenceleri bizzat gördü; daha doğrusu yaşadı. Bir yıl sonra serbest bırakıldı ve yurt dışına çıktı. Avrupa’da ilk olarak Uluslararası Af Örgütü’ne üç gün darbe Türkiye’sinin cezaevleri hakkında bilgi verdi. Sonra tek tek bütün Avrupa ülkelerini gezdi, parlamentolarda konuştu, Diyarbakır cezaevinde yaşanan işkenceleri anlattı.
Yıldırım, Türkiye’deki darbe yönetiminin Kürtler üzerinde geliştirdiği baskı, şiddet ve yok sayma politikalarını da dünyaya duyuran isimlerin başında geliyor. Sürgündeki Kürt politikacılarla bir dönem birlikte hareket eden, 12 Eylül faşizmine karşı çıktığı için PKK ile yakınlaşan Hüseyin Yıldırım, daha sonra karşı çıktığı örgütün silahlı saldırısına uğradı; Yıldırım, bu suikasttan yaralı kurtuldu. İsveç’te yaşayan Hüseyin Yıldırım ile İstanbul’da görüştüm. Şimdi 74 yaşında. Yürüme güçlüğü çekiyor ama Türkiye’ye dönmekten de mutlu. Buradan önce doğduğu topraklara, Dersim’e gidecek. Sonra da Diyarbakır’a geçecek; işkence gördüğü, hâlâ bir anıt gibi şehrin göbeğinde duran Diyarbakır Cezaevi’nin bulunduğu kente... Boşuna değil elbet bu ziyareti. Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’ndeki işkencelerle ilgili yürütülen soruşturmaya katkı sunmak için şikâyetçi olacak. Yıldırım gördüğü ve tanık olduğu işkenceleri ve bildiği isimleri soruşturma savcısına yazılı bir dilekçeyle anlatacak. Ayrıca cezaevindeki işkencelerden sorumlu kişileri teşhis edebileceğini belirtip, yardım sunacak.
Türkiye’deki değişimin, dönüşünüzde etkisi oldu mu? 12 Eylül Darbesi’nin lideri Kenan Evren hakkında soruşturma başlatılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kenan Evren hakkında ancak 30 yıl sonra soruşturma başlatılabildi. Bu Türkiye için büyük bir adım sanılabilir fakat insanlık için o kadar da büyük bir adım değil. Meclis ve sivil siyaset maalesef darbenin hesabını soramamıştır, bu soruşturma da o kadar büyük bir gelişme sayılamaz. Üstelik adalet Evren’in ayağına gitmiştir; ifadesi böyle alınabilmiş ve fakat Evren, “Bugün olsa yine yapardım” diyerek posta koymuştur. Soruşturma sürüyor. Dava henüz açılmadı. Yani Türkiye’nin darbeyle hesaplaşması bakımından pek de ilerleme kaydedilmiş sayılmaz.
Türkiye bıraktığınız darbe Türkiye’si değil ama...
Evet, Türkiye de kaçınılmaz olarak değişti, değişiyor. Şunu itiraf edeyim; Türkiye Turgut Özal döneminde değişmeye başladı ama AKP döneminde bu değişim hızlandı, büyük bir ivme kazandı. Yaşadığım İsveç, Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri ekonomik krizle sarsılırken, Türkiye ekonomisi büyümeyi yaşadı. Bu AKP’nin başarısıdır.
Türkiye’ye dönmek için davet aldınız mı, hükümetin açık veya dolaylı bir çağrısı oldu mu?
Hayır, kimse beni dönmeye davet etmedi, çağırmadı; zaten böyle bir beklentim de yoktu. Uzun zamandır dönmeyi istiyordum ama seçimlerden sonrasını bekledim. Koşulların daha iyi olmasını istiyordum.
Mevcut siyasi durumu, devlet yönetimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Memleketin durumu sorulunca akla ilk olarak Kürt meselesi, PKK sorunu geliyor haklı olarak. Kürt sorunu için hükümetin attığı adımlar tartışılır. Kürt açılımının başlatılması cesaretli bir adımdı ama arkası gelmedi; bundan geri adım atıldı. Biliniyor işte bu geri adım seçim öncesi “Kürt meselesi yoktur, Kürt kardeşlerimin sorunları vardır” söylemiyle ifade edildi. Bu Kürt halkının kolektif haklarını göz ardı etme anlamına geliyor. Bu noktaya gelinmesinin iki nedeni var; birincisi Başbakan’ın seçim öncesi oy kaygısını fazla öne çıkarmasıdır. Ben bunu zayıf bir neden olarak görüyorum. İkinci neden Kürt meselesini ferdi haklara indirgeyerek askerle bir uzlaşma ihtiyacı duydu. Bu daha güçlü bir ihtimal ama tehlikeli olan da budur. Çünkü bu politika, Kürt meselesine köklü bir çözüm getirmeyeceği gibi çatışma ve ölümlerin sürgit devam etmesine yol açar.
Başbakan Meclis’te okuduğu hükümet programında bu sorunu “Kürt meselesi” olarak andı.
Evet, seçim öncesi sert söylemini terk etmiş görünüyor ama başka demeçlerinden anlayabildiğim kadarıyla hâlâ Kürt meselesini bireysel hak ve özgürlük sorunu olarak ele alıyor.
Siyasetçilerin de zorlukları olamaz mı? Bazen bir sorunu adım adım, dengeleri gözeterek, o problemi olgunlaştırarak çözüme gitme yolunu izliyorlar, yanlış mı bu?
Hangi dengeler gözetilirse gözetilsin; liderler bir sorunu olumluya doğru evirme, çözüm dilini, üslubunu kullanmak zorundadır. Yani PKK’ye ya da başka bir gruba kızmak, öfkelenmek o sorunun varlığını yok sayan bir dil kullanmayı gerektirmez. Bakın seçim öncesi Başbakan Erdoğan’ın kullandığı sert üslup, BDP’nin seçim başarısında etkili oldu. Çünkü bu siyaset kutuplaştırıyor. Hayatı Türk-Kürt diye ikiye bölüyor. Ben de seçimlerde Türkiye’de olsaydım oyumu BDP’ye verirdim. Tansiyonu bu kadar yükselterek herkesi taraf olmaya zorlarsınız o zaman da saflaşma baskın kimliklere göre şekillenir.
Başbakan’ın Kürt politikası umut vermiyor mu size?
Başlangıçta çok umutluydum. Kürt açılımı başladığında canı gönülden destekledim. Bedeli ne olursa olsun, sonuna kadar bu yönetime destek sunmak istedim.
“Başbakan Kürt sorunu vardır ve benim sorunumdur”, diyordu. Belki de o dönem, haksız yere BDP‘yi de eleştirdim, AKP ile uzlaşmaya yanaşmadığı için. Ancak gelinen aşamada Başbakan’ın kararsız olduğu ve her an fikir değiştirebileceği görünüyor; Kürt sorunu bir vardır bir yoktur, gibi...
Hükümet ne yapabilir?
Dünyada bu tür sorunların çözümü vardır. Türkiye bunun zıddı bir tutum içindedir. Türkiye bu sorunu çözmek istiyorsa, bu meseleyi günümüze kadar taşıyan PKK, halkın seçtiği vekiller, sivil toplum temsilcileri, aydınlar, kısaca bir Kürt delegasyonu ile oturur, görüşür. Bu görüşmelerin sonuçları yeni anayasaya da yansır.
İmralı ile görüşülüyor zaten, PKK’yla da dolaylı-direk temasların olduğu konuşuluyor...
Ben İmralı’yla görüşmelere karşı değilim. Ama yüzyıllık bir mesele, Kürt sorunu tek bir kişinin sırtına yüklenemeyecek kadar kapsamlı bir sorundur. Tek bir kişiyle yapılan görüşmelerle de bu meselenin çözümü zordur.
Ne yapılmalı?
Bakın, Kürt tarafından bir delegasyon belirlenir. Bu ekibin için de Öcalan da olur, ama dışarıda bu sorunun muhatabı olarak görünen grupların temsilcileri de olur; diğer tarafta ise devlet ve hükümet temsilcileri olur. İlk iş silahları susturmaktır. Silahları kesin olarak susturamasanız barışı sağlayamazsınız.
Devlet heyeti masaya oturmuş ama niye bir türlü mesafe alınamıyor?
Gizli görüşmeler 10 yıldan fazladır yapılıyor. Ve görüşmelerin amacı kim ne derse dersin gerillayı dağdan indirmekten başka bir şey değildir. Görüşmelerin amacı bundan ibaret olamaz ki...
Kürtlerin istediği çözüm nedir?
Türkler ve Kürtler bin yıldır birlikte yaşayan iki halktır. Ancak Cumhuriyet’in kuruluşundan beri Türklerle Kürtler arasındaki efendi ile köle ilişkisidir. Eşitlik yoktur bu ilişkide, kardeşlik de yoktur. Ben büyük acılar yaşamama rağmen ayrılık, bölünme lafı gündeme geldiğinde üzülüyorum. Ama devlet Kürtlerle eşit bir ilişki kurmak istediğinde ancak çözüm gelecektir.
Mesela devlet neyi göze almalı çözüm için?
Bir defa Kürtler kendi kendilerini yönetebilecek bir statüye kavuşmadan bu mesele çözülmez. Bu meselenin kardeşçe çözümünde iki ana nokta vardır: Birincisi anadilde devlet destekli eğitim, Kürtçenin kamuda serbest kullanılmasıdır; ikincisi de Kürt halkına siyasi statü tanımaktır.
Bu siyasi statü nedir?
Dünyada 20 milyon nüfusu olup da statüsü olmayan bir halk yoktur. Bu kadar nüfusa sahip bir halk, kendi kendini yönetme gücünden mahrum bırakılmıştır. Şimdi bu halk kendi kendini yönetmek istiyor; bu hakkı ondan esirgeyemezsiniz; bu hakkı istediğinde de onu baskı altına alamazsınız.
Nasıl olacak bu; bin yıldır birlikte yaşayan iki halk, içiçe geçmiş...
Mesele bu değil ki. Sorun Kürtler hâlâ bir sembole sahip değiller. Buna Türkiye’de şiddetle karşı çıkanlar var. Bugün dünyada şehirlerin bile sembolü var ama Kürtler istediğinde bölücülükle suçlanıyorlar. Yani bayrağa, sınırlara Kürtler elbette saygı gösteriyor ama bulundukları yerlerde kendi kendilerini yönetmek istiyorlar. Türkiye’de siyasetin önü kapalı mı, bu talepleri dile getiriyor zaten Kürt siyasetçiler. Ama hâlâ kendi kimlikleriyle siyaset yapamıyorlar, kabul edelim bunu.
Bu kendi kendini yönetme meselesi; sizce devlet yönetimi etnik kimliklere göre mi belirlenmeli?
Hayır, benim söylediğim şu; Kürtler bir halk ve bu yüzden kendi yaşadıkları yerlerde kendilerini yönetmelerinin önünde engel olmamalı ve dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi bir siyasi statü kazanmaları lazım. Etnik ayrımcılık yapmayalım diye Kürtlere hiçbir zaman toplumsal haklarını vermeyelim o zaman; bu doğru değil.
Arap baharı gösterdi ki sivil siyaset, halk diktatörlüklerle baş edebiliyor; silah Kürt meselesini ağırlaştırmıyor mu?
Ortada bir Kürt isyanı var. Ben Dersimliyim. Katliam yaşandığında sekiz aylıktım. Nasıl hayatta kaldığımın ayrıntılarına girmeyeceğim. Ama çoluk çocuk binlerce Kürt korkunç şekilde öldürüldü. Bunu bu ordu yaptı. Buna maruz kalan Kürtler. Hafızalarda canlıdır. Bugün isyan sürüyor. Ve bunun silahlı bir gücü var, gerillası var. Yani bir çözüm getiremeden sanmıyorum silahlardan vazgeçsinler. Ama silahların kullanılmasına karşıyım. Üslerine çekilmelidir. Ta ki barış görüşmeleri sonuç verene kadar.
Ateşkes var ama diğer taraftan Diyarbakır’da yol kesip asker kaçırıyorlar?
Dediğim gibi devlet İmralı görüşmeleri sadece gerillayı silahsızlandırmaktan ibaret olduğu için barış konusunda da mesafe alınamıyor. Devlet kararını vermeli. Kürt sorununu çözecekse bazı adımları atmaktan da kaçamaz. Sadece Türkiye’de değil dünyanın neresinde olursa olsun bir halk ve onun silahlı güçleri varsa, bunlar haklarını istiyorlarsa devlet de ona göre evrensel düzeydeki haklar neyse onları daha baştan kabul edip masaya oturacak. Eğer devlet köklü bir çözüm anlayışıyla Kürt tarafını temsilen bir delegasyonla masaya oturabilirse önce silahları susturur, sonra da adım adım bu sorunu çözüm yoluna koyabilir?
Peki böyle bir ihtimal görüyor musunuz siz, hükümet veya devlet yapabilir mi?
Çok umutlu değilim; ama Öcalan ile masaya oturuyorlarsa bir Kürt delegasyonu ile de masaya otururlar. İmralı da masada oturur. Kesin bir ateşkes sağlanır. Gerilla üslerine çekilir. Asker, saldırıya uğramadıkça operasyona çıkmaz. Bunu sağlamazsanız kontrolsüz silahlı güçler her zaman işi berbat edebilir.
Kürt siyaseti son yıllarda gelişti, güç kazandı ama onlar da inisiyatif alamıyorlar...
BDP’nin sanırım en büyük sorunu özgür iradesiyle siyaset yapamamasıdır. İmralı’yı dışlasınlar demiyorum, oradan da görüş alsınlar, bir örgüt gerçeği var orayı da gözetsinler ama kendi özgür iradeleriyle siyaset yapmak zorundalar. Bu Kürt tarafını güçlendirir, zayıflatmaz. Bu kuvvet ayrılıkları birleşir, bütünleşir, işleri kolaylaştırır...
Kürtler son seçimlerde ayrılıkları bir tarafa bırakarak işbirliği yaptılar.
Ben mümkün oldukça aslında Kürtlerin iç meselelerine kamuoyu önünde konuşmak istemiyorum. Ama şunu söyleyeyim Kürt siyaseti sağlam temeller üzerinde birleşmelidir. Bu yöndeki gelişmeler de olumludur. Kürtlerin bugüne kadar ki parçalanmış görüntüsüne son vermek gerekiyor.
BDP 35 vekil çıkardı ama Meclis’e gitmiyor şimdi de...
Meclis’e gitmemelerini doğrusu pek isabetli görmüyorum. YSK’nın Kürt siyasetine müdahale ettiğini biliyoruz. Hatip Dicle’nin vekilliği haksız yere düşürüldü. Bunu sindirmeleri elbette zor fakat orası halkımızın sorunlarını konuşup çözüme bağlayabileceğimiz bir yer. Başbakan’ın bir yol bularak BDP’yi Meclis’e döndürmesi gerekiyor.
AKP, BDP’li bir heyetle görüştü ancak sonuç alınamadı...
AKP’yi iyi analiz etmek gerekiyor. Onlar Türkiye’de Kürt sorununu bilen en iyi ekip. Türk siyasetine sırça köşklerden gelmediler. Anadolunun gücü onlar. Yaptıkları ve başardıklarıyla da Türkiye’nin büyük çoğunluğunun oyunu aldılar. Kemalizmin tasfiyesinde AKP’nin rolü büyüktür. Kemalist rejimi onlar budadı. AKP’yle diyalog aramak, müzakere zemini oluşturmak çok önemlidir. Tabii hükümetin BDP’yi PKK’ye karşı kullanma arayışından da vazgeçmesi gerekiyor.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019