Kurtuluş TAYİZ
Çözüm sürecinin ikinci yılında geldiğimiz noktayı en iyi sanırım PKK lideri Abdullah Öcalan özetledi: "30 yıllık savaş, demokratik müzakerelerle sonuçlanmak üzere." Kuşkusuz akan kanın durması bile başlı başına bu sürecin en büyük başarısıydı. Demokratik alanın genişlemesi, silahların gölgesinden kurtulan Kürt siyasetinin sandıkta güçlenmesi de bu sürecin başarı hanesine yazılabilir. Ancak süreci engellemeye dönük girişimler de hızından çok şey kaybetmiş değil; ilk günlerdeki kadar etkili olmasa da küçük çaplı provokasyonlar hala gündeme gelebiliyor. Süreç karşıtı bu enerjinin vücut bulduğu kişi, kurum veya odaklar ortaya çıkarılıp deşifre edilene kadar benzer girişimler sürecektir.
Hatırlanacak olursa süreç karşıtı ilk karşı kampanya "İmralı zabıtları"nın sızdırılması üzerine gelişmişti. Bu zabıtlar, AK Parti hükümetinin İmralı'da Öcalan ile "suçüstü" yakalanmasının "delili" olarak kamuoyuna sunuldu. "Kirli pazarlık" olarak günlerce tartışma gündeminden inmedi. Bu operasyonun arkasında kuşkusuz baştan bu yana sürece karşı çıkan Hasan Cemal, Can Dündar ve bu kişilerin kontrol ettiği gazetedeki başka bazı isimler vardı. Can Dündar'ın sosyal medya üzerinden "İmralı'daki kirli pazarlığı deşifre ettik" biçimindeki itirafı, söz konusu görüşme notlarının hangi amaçla sızdırıldığını ortaya koyuyordu. Sürece yönelik bu ilk sabotajın ortaklığını ise İmralı Zabıtları'nı sızdıran HDP içindeki bir ekip yaptı. En az Erdoğan kadar Öcalan'ı da zor durumda bırakan bu girişimin arkasında kimlerin olduğunu doğrusu bilemiyorum ancak bu sızdırma işini yapanları açığa çıkarmayan ve onları koruyan dönemin HDP yönetiminin hâlâ sorumluluk altında olduğunu söyleyebilirim. Bu olay tüm yönleriyle çözülmeden de "içerideki tehlike"nin önü alınmış sayılmaz. Ki kısa bir süre önce gündeme gelen, Öcalan ve BDP'li yetkililer tarafından da "bayrak provokasyonu" olarak adlandırılan eylemler de bunu kanıtlıyor. "Kalekol" yapımına karşı Diyarbakır'da başlatılan tepki protestoları, kısa bir sürede askerle göstericileri karşı karşıya getirecek provokatif bir eyleme dönüştü. Öcalan'ın kalekol gösterilerini, yol kesme eylemleri ve bayrak indirme olayını "provokasyon" olarak nitelemesinin ardından HDP yönetimi de olaya yarım ağızla "provokasyon" demeye başladı. Bu olaydaki asıl provokasyon bayrak indirilmesinden daha çok, bayrak indirilmesine zemin sağlayan bu tehlikeli gösterileri örgütlemekti. Bayrak indirme eylemi, önceden tasarlanmıştı ve planlıydı. Amacı da ne hükümeti sıkıştırmak, ne Öcalan'ın elini güçlendirmekti; gerçek amacı, sivil ölümleri üzerinden yeni bir şiddet dalgası yaratarak süreci sabote etmekti. İkinci bir Silvan denemesi yapıldı Lice'de. İmralı zabıtlarının sızdırılması olayında olduğu gibi Öcalan'ın, bu olayların soruşturulması için verdiği talimatlar da yine havada kaldı ve sorumlular açığa çıkarılmadı. HDP yönetimi ve Kandil sorumluları yine açığa çıkaramadı veya korudu.
Öcalan'ın "30 yıllık savaş bitiyor" açıklamasının ardından aynı filmin tekrar sahneye konulduğunu görüyoruz. Diyarbakır'da tekrar yollar kesilmeye başlandı, askere silahlı saldırıda bulunuldu, eli sopalı PKK'ya bağlı gençlik grupları sokaklarda terör estirmeye başladı; PKK militanlarından Mahsum Korkmaz'ın heykeli nedense tam da "Öcalan'ın savaş bitiyor" açıklaması üzerine gündeme getirildi. Mahkemenin heykeli yıkma kararının ardından çıkan olaylar ise bir kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı.
Çözüm sürecine ilişkin tehdit düne kadar devlet içinden geliyordu. Üç PKK'lı kadını Paris'te vahşice katleden devlet içindeki bir ekipti. Paralel devletle mücadelede bu ekibin gücü, eylem kabiliyeti büyük ölçüde kırıldı. Çözüm sürecine yönelik devlet içinden kaynaklanan tehdit paralel devlete yönelik operasyonlarla minimuma indirildi. Ancak Diyarbakır'da yaşanan son olaylara bakıldığında süreci olumsuz etkileyecek girişimlerin bu kez Kürt tarafının içinden kaynaklandığı görülüyor. Öcalan'ın "30 yıllık savaşın demokratik müzakerelerle sonuçlanma aşamasında olduğunu" ilan etmesi ve Beşir Atalay'ın çözüm sürecinin yol haritasının tamamlanmak üzerine olduğuna ilişkin açıklamasının ardından Kürt sokağı da tuhaf bir şekilde karışmaya başladı. Bir tür "karşı hamle" olarak dikkat çeken bu hareketlenmenin kaynağı tüm yönleriyle çözümlenip açığa çıkarılamazsa benzer provokasyon girişimleri yeniden gündeme gelecektir. Her gün bir yeni provokasyonla karşılaşabiliriz. Kandil ve HDP'ye düşen görev, Kürt mahallesini -ister içeriden olsun ister dışarıdan- karıştıran bu eli deşifre edip engellemektir. Kalekoldan sonra heykel bahanesini öne sürmenin hiçbir inandırıcılığı ve gerçekçi yanı yok. Başka bahaneniz kalmadıysa artık çözüm sürecine devam edelim. Zira çok yol aldık ama barış için yapılacak daha çok iş var.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019