Kurtuluş TAYİZ
Hükümet, Oslo ve İmralı görüşmelerinden sonuç alamayınca PKK ve Kürt meselesinde Erbil-Barzani merkezli yeni bir Kürt stratejisine yöneldi. Başbakan Erdoğan’ın bu kararında 13 askerin hayatını kaybettiği PKK Silvan pususu etkili oldu. Habur’da yaşanan “yol kazası”ndan sonra bile PKK’yla ipleri koparmayan hükümet, Silvan olayının ardından havlu attı ve rotasını tamamen Barzani’ye çevirdi. PKK ve Kürt meselesinde umutlar Barzani’ye bağlandı. Bir anlamda Türkiye, Kürt sorununun çözümünü Barzani’ye havale etmiş oldu. Kürt liderden beklenen ise Türkiye’nin beceremediğini başarması; yani PKK’yı dağdan indirmesi, silahsızlandırması...
Bazen hükümetin bu politikasının ciddi bir strateji mi yoksa geçici bir zaman kazanma, oyalama taktiği mi olduğu konusunda kuşkuya düşüyorum; ama her geçen gün devletin/hükümetin adeta akıl tutulması içinde, Türkiye’deki Kürt sorununun çözümünü Barzani’den bekler hale geldiğini görüyorum. Barzani, dünyanın da kabul ettiği etkili bir lider, Güneydoğu’da da seveni az değil; ancak Türkiye’nin PKK veya Kürt meselesinin çözümünü Barzani’den beklemesi hayalcilik olur. Barzani’nin bu meselenin çözümüne katkı sağlayabileceği gerçeği görmezden gelinemez elbette; ama hükümetin bütün umudunu Barzani merkezli bir stratejiye bağlaması ciddi bir hata.
Daha açık söylemek gerekirse, Barzani’den sadece PKK’yı silahları bırakmaya zorlaması beklenmiyor; ondan aynı zamanda Türkiye’deki Kürt hareketi üzerindeki PKK otoritesini kırması da bekleniyor. Bu dayatmayı farkeden BDP lideri Selahattin Demirtaş, “ABD ve Türkiye, Barzani’yi bölgesel lider haline getirmek istiyor” diyerek tepkisini dile getirmişti.
Hükümetin Barzani’ye yönelmesinde kuşkusuz PKK ve Kürt siyasetinin olumsuz tavırları etkili oldu. Kandil, Silvan’daki pusuyla birlikte büyük bir şiddet kampanyasına girişti, “devrimci halk savaşı” ilan etti. Hükümet, bu koşulların etkisi altında Barzani seçeneğine yönelmek zorunda kaldı. Ancak bu politikanın işe yaramadığı PKK’nın son Dağlıcı baskınıyla net olarak ortaya çıktı; Barzani ne PKK şiddetini sınırlayabildi ne de Kürt siyaseti üzerinde etkili olabildi. Aksine bölgede şiddet alabildiğine tırmanmaya başladı.
Öcalan’a ev hapsi tartışmalarının yeniden alevlenmesi, bence Barzani’ye bağlanan umutların boşa çıkması ve devlet içinde bu gerçeğin tekrar fark edilmesiyle ilgili. Ama Ankara’dan gelen son kulislere bakılırsa hükümet, hâlâ Barzani’ye umut bağlamaya devam ediyor.
PKK ve Kürt hareketinin engelleyici-zorlaştırıcı yaklaşımına rağmen devlet, bu meselede kendi çözümünü üretmek zorunda. PKK’yı yıllarca “dış mihrakların”, “yabancı devletlerin” maşası olarak gören zihniyetin, PKK ve Kürt sorununu çözmek için bütün umutlarını dışarıya bağlaması tutarlı değil. Eğer bu tutum doğruysa o halde PKK’nın Suriye ile işbirliğine girmesini de yadırgamamak gerekiyor. Devletin kendisi, “dış güçlere” bel bağlarken, PKK’yı Esad rejimiyle işbirliğine girdiği için kınamak ne kadar doğru olabilir?
Güneydoğu’ya Barzani merkezli bir çözüm planı geliştirmeye çalışmak bence nafile bir çaba. Devlet Kürt sorununu Irak’taki Kürt liderlerle değil, Kürt siyasetinin buradaki temsilcileriyle çözebilir.
Kürt hareketi, hükümet-Barzani işbirliğini eleştirebilir ancak çözümün önündeki en büyük sorunun yine kendilerinden kaynaklandığını da bilmek zorunda. Demokratik çözüm için ne İmralı, ne Kandil ne de BDP güven veriyor. PKK da, İmralı da ve Kürt siyasi hareketi de bugün demokratik çözüm için yeterli olgunlukta değil.
PKK, kendisine olan güvensizliğinden bir türlü silahları bırakıp sivil siyasete geçiş yapamıyor. Dahası örgütün silahları kimin için konuşturduğu veya tetiğe kimin için bastığı da kuşkulu hale gelmiş durumda.
Özetlersek, Türkiye’deki Kürt sorununu Barzani çözemez, ama Kürt hareketi de çözüm için siyasi bir yeterliliğe ulaşmış değil. Kürt meselesindeki çözümsüzlükten yüzde elli oyla iktidar olan AKP hükümeti kadar, Kürt hareketi de sorumlu sayılır; zira iki taraf da “kendi barışını” dayatarak meseleyi çözümsüz kılıyor. Bugün çatışmalar sürüyor ve gençler hâlâ ölmeye devam ediyorsa, iki taraf için de çok iyimser konuşamayız.
Hükümet artık Barzani merkezli çözüm arayışlarını bir tarafa bırakmalı. Barzani’nin katkısından elbette yararlanılmalı, ama meselenin çözümü için asıl olarak iç dinamiklere güvenilmeli. Kürt sorunu, ancak sorunun yaşandığı bu topraklarda, buradaki insanlarla çözülebilir. Gerisi boşa zaman ve can kaybı olacaktır. Bunu anlamak o kadar da zor değil.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 'Ajans' kime bağlı?
15.05.2019 - Erdoğan'ı devirip, Sevr masası mı kuracaksınız?
10.05.2019 - Gidişat nereye?
1.05.2019 - Demirin soğumasını istemiyorlar
22.04.2019 - Seçimleri geride bırakırken...
19.04.2019 - Çözüm seçimin yenilenmesinde
17.04.2019 - Gerçekleri bu kadar kolay çarpıtmak da az hüner değil
15.04.2019 - ABD, İstanbul seçimleri ve Fırat'ın doğusu
12.04.2019 - Yeniden sayım yerine yeniden seçim
11.04.2019 - Dört koldan kıskaç ve anlamı
8.02.2019
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
mehmet bozkır
roninin anlattıklarına katılıyorum. ayrıca, ümit kıvanç, nabi yağcılarında sıkıntıları bu kavga bahanesi ile giderilmiş oldu. "liboşlar"a ve "sosyalist" dostlara aslında bozulmadıklarını gösterebildiler.