Leyla İPEKCİ
Çağla ve ağabeyiyle buluşmaya giderken Üsküdar'da arabanın içinde yarım saatten fazla trafikte kaldım. Her zamanki gibi, lunaparktaki çarpışan arabalar kıvamındaydı trafik. Birden gönlüme şöyle bir kelime doğdu: Gönülliyet! Düşündüm ki, cumhuriyet kuşkusuz insanlığın geleceği son yönetim biçimi değil. Bundan sonra ne olmasını isterdim? Cevabı böyle verdim işte: Gönülliyet yönetimi.
Trafikte beklerken halvet çıkaran bu devrin dervişleri gibi, bir yandan elhamdülillah çekmek de mümkün. Çaresizlikten dahi çıkar aşk, talip olana. Talip olmak evet, Gönülliyet yönetiminin ilk yasalarından biri. Halis niyet ile talip olmak. Neye? Aşka ve gerçeğe.
Çünkü aşkın müşterileri değil, talipleri var. Müşteri pazarlık yapar, oysa aşk pazarlık kaldırmıyor. Vermeyi, vakfetmeyi, adanmayı niyetlemeyen, aşık olamaz. Aşk olmayınca da ne şiir, ne sanat, ne hakikat! Sadece nefs-i emmareyi krallık tahtına oturtmuş bir kadavra medeniyeti kurulabiliyor.
***
Vakıf çalışmaları yapan gençlerden birine ailesi gidip çalışmasını ve profesyonelleşmesini telkin ediyormuş. Leyla hanım acaba bana ne önerirsiniz diye sordu geçenlerde. Gönlüne bak dedim. Zira başarılı bir eğitim almış, para kazanıp kariyer yapacağı yerde kendini hayır işlerine, vakıf kurmaya ve dünyanın her yanındaki ihtiyaç sahiplerine maddi manevi seferber olmaya adamış.
Kendini vakfetmenin, hak yolunda adanmanın, yaptığın işte süreklilik kazanıp odaklanmanın hiçbir devirde karşılığı yok. Aşk karşılıksızdır. Pazarlık payı yok. Vermeye endeksli bir gönül bu fedakarlığın altyapısından mana çıkarabilir. Halbuki madde de manadır, çıkarmaya talip olanlara. Ki bu başka bir aşaması, sonraki maddelerinden biri Gönülliyet anayasasının.
Bugüne dek olan şu: Vakıf geleneğinden gelip böylesine ben'ci, böylesine menfaatçi bir geleceği hedeflemeye nasıl ayarlanmışsak, kariyer dediğimiz de bizi kârı yemeye odaklamış. Kâr'dan ise bir türlü mana çıkaramamışız. Evet halis niyetle talip olanlara madde de mana olacaktır. İşte bunları düşünürken sinema tezi için benimle buluşmak isteyen Çağla ve sinemacı ağabeyiyle bir araya geldim.
***
Çağla beni epey konuşturdu. Özellikle de merkez ve taşra mevzularında. İyi okumuş, yoğun çalışmış. Tezi de inşallah iyi olacak. İstanbul bir şehir veya bir ülke değil, merkezdir dedim. Merkez efendi. Çünkü sadece zıtlıkları, celal ve cemali vesaire birleştiren tevhid mahalli değil, aynı zamanda madde ve manayı birleştiren bir mahfil burası. Şu Üsküdar bunun bir nüvesi!
Hepimiz bu küresel dünyada fiziki olarak gurbetteyiz. Doğduğumuz memleketten uzakta, sıladayız. Kendi taşramızdan kopmuşuz. Geri dönsek de başka bir yerdir dönülen. Gidemezsek de sıkıntı ve bunalım içinde merkez efendiye ulaşmaya çalışır dururuz. Taşradan merkeze müthiş bir hareketlilik yerini merkezden taşraya doğru yeni bir kaçış hareketine de bıraktı. Artık bu çift yönlü, iç içe bir terkip. Sosyolojiden bakınca böyle.
Bugünün zorunlu ve gönüllü göçmenleri merkeze ulaştıklarında bütün merkezleri birbirine benzetti. Birörnek cumhuriyet meydanları, Maraş ile Denizli'yi aynı kılan toplu konutlar, bahçeli siteler, katlı otoparklar... Yetmezmiş gibi Antalyalı vatandaş Elmalı ilçesindeki saklı manevi hazineden habersiz. Baku'deki bir genç Şirvani'nin nefesinden nasipsiz, Türkistan'da Yesevi'nin hikmetleri belki birkaç cümlelik alıntıdan ibaret! Çünkü küresel hegemonya, Batı'nın değerlerinden ibaret.
Ama bir yanıyla da bu birörnekleşme ister istemez herkesi kendi farklılığını aramaya itti. Ve bir kez daha hareket, kendi taşrasından kendi merkezine gitme çabası alenileşti. Bu da yerel niteliklerini küresel / evrensel bir ifadeye büründürme melekesi geliştirdi hepimizde. Sadece Afyon'un kaymağı, Manisa'nın mesir macunu, Ayvalık'ın zeytinyağı, Rize'nin çayı, Çorum'un leblebisi değil dünya ölçeklerine uygun ambalajlanıp pazarlanan... Tabii bir de maneviyatı var gerçeğin.
***
Ayağımızı bastığımız toprağı mayalayan, canlı nefesler var; manevi pirler. Hayatın zerrelerine dek nüfuz etmiş olan. Aşk ve irfan dağıtan hak erenlerin sanatı, sözü, ifadesi var. Aynılaşma tehlikesine karşı, bunların peşinde koşuyor, biricikliğimizi buldurmaya aday bütün vasıtalara biniyoruz. Derken iç ve dış anlamlardan açmayı denedim taşra ve merkezi.
Dışarıda ne kadar hareket halinde olursak olalım, içimizde de bunun yansıması olmalı. Bunu idrak etmeden taşra ve merkez arasındaki hareketliliği sanatta da izleyemeyiz hayatta da. Gönülliyet anayasasının içi var, içi var. Çünkü maneviyatı olmayan gerçek, bizi hakikatin nuruna kavuşturamıyor.
Evet her birimiz kendi taşramızdan merkezimize hareket halindeyiz. Gidemeyen, çıkamayan, dönüşemeyen taşralıların bunalımını yaşamayanımız yoktur! Neden? Çünkü medeniyet merkezde kurulur! Neresidir merkez? Kamillerin hakikati kendi vücutlarında topladıkları yer. Aşk ve irfan mahfili! Derken hah dedim az önce gönlüme gelen Gönülliyet işte tam da buydu.
***
Aydınlanmış şehir yani Medine-i Münevvere'ye bu sebeple talip olan gönüllüler varır. Sühreverdi'nin bahsettiği Ruh'un Batı'ya yolculuğu bu anlamda farzdır. Yatakları yakarak, arkana bakmadan çıkılan hicrettir ki bizi ayrılık yüzünden inlemelerin, feryatların ötesine taşır. Ayrılıkların da kavuşmaya dahil olduğunu anlamak için çok sevmek gerekiyor sanırım.
Gurbet bunun için var. Sevebilen dönüşüyor. Hicret ediyor, miraç ediyor. Gönülliyet yönetiminin ilk ve son yasası bu olmalı. Seven gönül genişliyor. Evden çıkan da yine eve çıkıyor. Ev dışında bir yer kalmayana dek. Yabancı diye bir mevhum kalmayana dek. Ağyar yâr oluyor. Uzak diyarlardan yâra bir hicret!
İlle fiziki bir göç anlamına gelmiyor elbette bu. Kendi ruh hicretin de buna dahil çünkü. Vazgeçmek de hicret. Mesela bir takıntından vazgeçmek, bir zaafından kurtulmak, dünya sevgisini terk etmek... Gönüllü terk: Hicrettir.
Zorunlu göçlerle, acılı tehcirlerle, bitmeyen gurbetlerle tutunmaya çalıştığımız şu acı hayatta taşramızdan merkezimize göç etmeyi hicret etmeye çevirebilirsek, evet bu sahiden bir Gönülliyet yönetimi olurdu.
Kendini vakfedenlerin kariyer planlaması kendiliğinden yapılırdı, okullaşma, uzmanlaşma, ve ruhun sürdürülebilir kalkınma oranı yükselirdi. Kadavra medeniyetinden Ruh medeniyetine tam teşekküllü / gönüllü dönüş. Anayasa maddelerine kendiliğinden yazılırdı.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018