Mahmut ÖVÜR
Barış sürecini zehirlemek için ellerini ovuşturanların sayısı hiç de az değil. Sol liberalinden paraleline kimi yazarak, kimi tweetleyerek, kimi dağa çıkıp akıl vererek aylardır çözüm sürecinin bitmesi için elinden geleni yapıyor.
Kobani bahanesiyle ortalığın vandallarca yakılıp yıkılması en çok anları sevindirdi. Ama şu gerçek de ortaya çıktı; yakıp yıkmaların ne Kobani'ye ne de Kürtlerin yaşadığı trajediyi bitirmeye bir katkısı olabildi. Olan yine Kürtlere ve Türkiye'ye oldu.
İşin arka planında neler döndüğünü mutlaka bir gün tarih yazacak. Ama o yolun nasıl açıldığını biliyoruz. Sokağın fitilini HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ateşledi.
Bir siyasetçi için bundan daha ağır vebal olamaz. Yakıp yıkmalar bir yana, arkasında 23 ölüm bırakan bir kalkışmadan söz ediyoruz. Şimdi kalkıp, özür dilemeden hatta istifa etmeden şu çağrıyı yapabiliyor:
"Bugün bu noktaya nasıl gelindiğini doğru analiz edemezsek önyargılardan arınmış şekilde objektif şekilde tespit edemezsek yarın nereye gideceğimizi de doğru kestiremeyiz."
Yaşananlar karşısında bu sözlerin hiçbir anlamı yok. Türkiyelileşmek için çıktığı siyasi yolculuğunu vandallıkla lekeleyen Demirtaş'ın şu açıklaması da ciddiye alınacak gibi değil: "Halkımızı Kobani için dayanışmaya çağırdık; bizim yaptığımız budur. Biz insanları şiddete, silaha çağırmadık. Araya provokatörler girdi."
30 yıllık çatışmacı bir sürecin içinden gelen bir siyasetçi bunu öngörmüyorsa zaten siyasetçi değil. Bu sonuç, aynı zamanda HDP'nin de siyaseten intiharı anlamına geliyor.
Hükümetin veya dünyanın ilgisini Kobani'ye yöneltmenin bin bir türlü yolu var. Ama siz bunu yapmadınız. Çözüm sürecine yüzde 60'ları aşan desteği görmezden gelip, sokağın fitilini ateşleyerek yeni düşmanlıkların önünü açtınız. Sadece o gece sosyal medyada yayınlanan mesajlar bile sizin nasıl bir kötülüğün önünü açtığınızı göstermeye yetiyor.
Aslında bu siyaset dilinin toplumu bu noktaya getireceği de belliydi. Çünkü aylardır bölgede çözüm sürecine yönelik derin bir nefret ekiliyor. Kandil'den gelen mesajlarla bu olup bitenler bir arada düşünülünce bunun sıradan bir çaba olmadığı da anlaşılıyor.
Birkaç kez yazdım, IŞİD neden önce Erbil'e sonra Kobani'ye yöneldi? Bu saldırının Türkiye ve Türk- Kürt ittifakıyla bir ilişkisi olduğu çok açık. Ama ne yazık ki, Kürt siyasi aktörleri bu süreci doğru okuyup gereğini yapmadı ya da yapmak istemedi. Bu açıdan Öcalan'ın son açıklamaları da manidar: "Kobani düşerse Türkiye darbe sürecine girer..."
Elbette Kobani hepimizi ilgilendiriyor ama şu "darbe" de nereden çıktı? İlginç bir durum. Öcalan uyarı yapıyor, o uyarıda dile getirilen darbeye yol açacak kaosun önünü de Demirtaş açıyor. Ve 34 yıl sonra bölgede sokağa çıkma yasağı ilan edilecek olaylar yaşanıyor.
Bu işte bir gariplik yok mu? Belki de yok. Yok diyorum çünkü geçen yıl yapıldığı bilinen bir ses kaydında söylenenler sanki bugünün planlandığını gösteriyor. Bu köşede 6 Şubat 2014'te yazdığım Cemaat'e yakın, Yahudi lobisiyle içli dışlı işadamı Süleyman Hamit Müftigil'e ait ses kaydını dün aHaber'deki Birlikte Bakalım programında yeniden dinledik.
İnanılmaz şeyler söylüyor. Şu sözler ona ait: "Bu kongre sonrası İmralı (Öcalan) bertaraf edilecek, artık tekrar silahlı ve çatışmalı bir dönem geliyor, Barzani de Erdoğan da bertaraf edilecek."
Bu tezgâhların neden çekildiğini hâlâ anlamadınız mı?
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019