Mehmet AKBACAK
1973 seçimlerinden bu yana günlük politikayı takip etmeye çalışıyorum. Her seçim öncesi yaşanan hareketlilik; toplumun canlı ve dinamizm içinde olduğunu göstermesi açısından olumlu bir yaklaşımken, buna karşılık politikanın acımasız akışı içinde seyrederken oluşturulan kutuplaştırıcı yaklaşımlar da olumsuzluğu işaret eder.1983 seçimlerinden bu yana Düzce'de oy kullanıyorum, bugüne kadar yaşadığımız seçimlerden sonra hem politikacılar, hem de biz seçmenler bir türlü oluşan tablodan memnun olduğumuzu söyleyemedik.Seçim başlamadan kaybedeceklerini anlayanlar; başlıyorlar seçimde hile yapılacak propagandasına, seçimden sonra da bunu kanıtlamak içinde ellerinden geleni ardınakoymuyorlar.Gerçi onlar da biliyor; bu yalanın tutmayacağını, lakin kendi seçmenlerinin gazını almak gerekiyor,ne yapsın zavallılar.
1980 öncesi seçimlerinde genellikle iki tehlikeden bahsedilirdi, ülkeyi komünistler ele geçirecek, ya da ülkeye faşizm hakim olacak.Hatta aklı başında olan bazı siyasiler "bu kış komünizm gelecek" diye halkı korkutmaya çalışırlardı. Komünizm gelmedi ama, hem komünistleri, hem de faşistleri aynı mahpuslarda ve darağaçlarında sallandırdılar.90’lardan sonra da Şeriat gelecek korkusu oluşturarak dindarları hırpaladılar, lakin köprünün altından çok sular aktı.O, hırpalanan dindarların desteklediği parti, ülkeyi 13 yıldan beri yönetiyor, hergün medyada Şeriat ha geldi,ha gelecek diye korku senaryosu üretenlerin söylediklerinin hiçbirisi gerçekleşmedi.Korku üretenler boş dururmu, bu sefer de ülke diktatörlüğe gidiyor diye her yeri yangın yerine çevirdiler, yetmedi 2005 den bu yana PKK'yla yapılan çözüm konusundaki görüşmelerden dolayı iktidar PKK'yla koalisyon kurdu, bölgeyi PKK'ya teslim etti diyenlerle, PKK'ya gidip bunlarla barışmayın (Bunlar dediği Türkiye Cumhuriyeti Devleti) diyenler ve daha da ilginci geçmiş iktidarlar zamanında en acılı günleri yaşayanlar da maalesef bu zihniyetlerle ittifak içine girdiler.Bizim oralarda bir söz vardır;" Ay değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü". Aslında birbirlerinden çok farklı imiş gibi görünen bu anlayışların bir araya gelebilmeleri için iki yol izlendi.Birincisi iktidara karşı her türlü propagandayı ortaklaşa yaparak tabanlarına kin ve nefret tohumları ektiler.İkincisi ise birbirlerine en ağır küfredenlerin yayın organlarında konuk olmalar, saz çalmalar, hatta aleni olarak kendi partisine oy vermeyip, başka partiye oy veren yöneticilerin varlığı, beraber salladık diyerek, sanki iktidar olmuşçasına havalara girmeleri "takdire şayan" manzaralardı.Amaçları iktidara gelmek değil, AK Partinin tek başına iktidar olmasını engellemekti.Doğal olarak, bu yaklaşımı siyasetin cilvesi olarak niteleyebiliriz, lakin bu yapılırken toplumun kılcal damarlarını kin ve nefretle doldurmak niye. Kin ve nefret üzerinden politika yapılmaz, yapılırsa da en büyük zararı toplum çeker ve o siyasi hareketin intiharı olur.Merkel'in ülkemize gelmemesi için mektup yazanlar bu nefret ve kinin baş temsilcileridir, yazıklar olsun, işin tuhaf tarafı bunlar bir de üniversite hocaları....
7 Haziran seçimlerinden sonra, tek başına iktidar çıkmayınca, seçimin ertesi günü sayın Bahçeli erken seçimin tarihini belirledi ve koalisyona ortak olmayacağını açıkladı.Sayın Kılıçdaroğluda 14 maddelik şartı kabul edilirse evet deriz dedi. HDP ise AK Parti'yle ne koalisyon kurarız, ne de destek veririz açıklamasını yaparak kapıları kapattılar.Sanki bu ülkenin sahibi AK Parti'de, biz yokuz sen ne halin varsa gör dercesine.Yazıya oturmadan liderleri dinledim; hepsi de şimdiden koalisyona varız diyorlar.Gerçi olumlu bir yaklaşım ama, peki 5 ay içinde ne oldu da, bu noktaya gelindi. Suruç katliamı, yüzlerce asker ve polisimizin şehit edilmesi, Ankara katliamıyla yüzlerce ocağa ateş düşmesine gerek varmıydı diye soracak olursak; ne denilecek? Ne denileceğini ben biliyorum, tüm bunların müsebbibi iktidar diyeceksiniz, lakin sorumluluktan kaçamazsınız tarih yakanıza yapışacaktır.
Belki de ilk defa Düzce'de seçim sönük demeyeyim de sessiz geçiyor.Artık oy atmaktan veya atatacağımız yer belli, o kadar tantanaya gerek yok dercesine arkadaş gruplarında bile seçim konuşulmuyor.Bazı arkadaşlarda karamsarlık tohumları saçıyor."Seçim barış getirir mi? bu seçim bedenleri yok olmaktan kurtarır mı acaba?" gibi soru işaretleriyle, zihninde seçimde istediğini alamayacağını görünce çuvallıyor. Peki sorunlarımızı seçim yoluyla çözemezsek neyle çözeceğiz, gerçi darbeye karşısındır ama alenen bilmeden darbecilere iş çıkartıyorsun, canım arkadaşım. Bir diğeri çıkıyor; Ekonomi desen allak bullak, Esnaf siftahsız dükkan kapatıyor, bayram sevincini yaşayana rastlamak bile zor,diyor. Adama demezler mi? kafanı bilgisayarın tuşlarından kaldır da bir bak, Düzce cıvıl cıvıl insanlarla dolup taşıyor.Bir adayımız da "Düzce gün geçtikçe geriliyor,tarım yok oluyor diye şikayet ediyor, tabii baktığı yer önemli, bugün Düzce'de yalnız 15 bin üniversiteli öğrenci var, bu rakam bile Düzce'nin geleceğinin parlak olacağının habercisidir.Bu arada Sayın Akyol'u rahmetle, sayın Necmi Hoşver'i de saygıyla anıyorum, hizmetlerinden dolayı.
Türkiye, 7 Şubat Mit krizinden bu yana sürekli operasyonlarla hizaya getirilmeye çalışılıyor, bu operasyonlar içerden yapılıyor gibi gözüksede esas oğlan dışarda, düne kadar belki görülmüyordu ama, şimdi yanıbaşımızda, güneyimizde.Mit tırlarının Suriye'de ne işi var diyenler, Rusya'nın, ABD'nin, İran'ın, İngiltere'nin, Almanya'nın, Çin'in, Suriye'de ne işleri var diye soruyormusunuz, soramazsınız, çünkü bu operasyonların tek bir amacı var,Türkiye'nin Ortadoğu’dan uzaklaştırılması,içine kapanması, diz çöktürülmesi.İşte bu seçim bunun için çok önemli, ya boyun eğdirecekler, ya da masadaki yerimizi alacağız.100 yıl önce sınırlarımızı çizenlere seyirci kalmayacağız. Kalın sağlıcakla.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.02.2020
29.01.2020
22.01.2020
14.01.2020
13.11.2019
21.10.2019
10.10.2019
26.09.2019
8.08.2019