Mensur Akgün
ABD-Türkiye ilişkileri resmen 1831’de başladı ama ittifaka dönüşmesi 1946-1952 yılları arasıda yaşandı. Altı yıllık zaman diliminde Ankara’ya hiçbir yakınlık duymayan ABD, Türkiye için savaşa girebileceğini beyan edecek noktaya geldi. 1945’de Yalta’da buluştuklarında Boğazlar’a dahi İngilizler yüzünden önem atfeden Amerikalılar, Sovyetlerin toprak talepleri konusunda sessiz kalmayı seçmişti.
Ancak Sovyetlerle olan ilişkilerin savaş sırasındaki gibi olmayacağının, muhataplarının yayılmacı bir siyaset izeleyebileceklerinin idrakine varanca Türkiye’ye önem atfetmeye başladılar. Zaten bu yüzden de zamanın en güçlü gemilerinden biri olan Missuori’yi yanına iki destroyer katarak 1946’da İstanbul’a gönderdiler.
***
Ziyaretin görünürdeki amacı Savaş sırasında ölen Türkiye’nin Washington büyükelçisi Ertegün’ün naaşını Türkiye’ye getirmekti. Gerçek amacıysa Sovyetler Birliği’ne karşı güç gösterisinde bulunmak. Nitekim amaca ulaşıldı. ABD’nin Türkiye’nin arkasında duracağı Moskova tarafından anlaşıldı.
Ardından Truman Doktrini ilan edildi, çok geçmeden de Türkiye Marshall Yardımı’ndan yararlandı. 1949’da NATO kurulduğunda Avrupa’nın neredeyse tamamı ABD’nin koruma kalkanı altına alınırken Türkiye dışarıda bırakıldı. Türkiye ittifaka ancak üç yıl sonra, Kore Savaşı ABD’yi küresel savunma stratejisini gözden geçirmeye zorlayınca katılabildi.
ABD-Türkiye ilişkileri ortak hasma karşı duruş söz konusu olduğu alan ve zamanlada neredeyse kusursuz işledi. ABD’nin Adana’da sarhoşken kaza yapan askerini korumak için giriştiği egemenlik alanını genişlemek çabalarının doğurdukları dışında ciddiye alınabilecek gerilimler hemen hiç yaşanmadı.
İlişkiler ancak Kıbrıs sorununun bugünkü biçimiyle ortaya çıkışıyla birlikte gerilmeye başladı. Türkiye müttefikinden kendisine Kıbrıs’ta yardımcı olmasını, en azından gölge etmemesini istedi. ABD ise iki müttefikinin Kıbrıs yüzünden savaşmasından, NATO’nun güney kanadının çökmesinden çekindiği gerekçesiyle Türkiye’nin beklentilerini karşılayan bir politika izlemedi.
Zamanın Başkanı Johnson, ünlü mektubunda ABD silahlarının muhtemel bir Kıbrıs müdahalesinde kullanılamayacağını Ankara’ya hatırlattı. Fakat ne yazılan mektup, ne de sorasında gerçekleştirilen diplomatik teşebbüsler Türkiye’nin antlaşmalardan doğan haklarını kullanmasına engel olamadı. Türkiye 1974’de Kıbrıs’a müdahale ederek Yunan cuntasının Enosis hayalini suya düşürdü.
Yani Türkiye ulusal çıkarlarını korudu, ABD baskısına boyun eğmedi. Buna karşılık ABD Türkiye’ye ambargo uygulamaya başladı. Türkiye de ülkesindeki Amerikan üslerinin faaliyetlerini kısıtladı. Sorun bir kaç yıl sürdü ama sonunda aşıldı. Çünkü Soğuk Savaş hala devam etmekte, ortak hasım her iki ülke tarafından da tehdit olarak algılanmaktaydı.
Daha sonra başka sorunlar da ilişkileri zorladı. Soykırım tasarıları, askeri yardım oranları, ABD’nın 2003 Irak müdahalesi tepkilerimize neden oldu. İki ülkenin silahlı kuvvetleri çatışmasa bile karşı karşıya kaldı. Büyükelçiler danışmalarda bulunulmak üzere geri çağrıldı. Fakat ilişkiler ilk kez bu denli gerildi.
İlk kez açık açık bir askeri çatışma ihtimalinden söz ediliyor. İlk kez ilişkileri geren birden çok sorun aynı anda çözüm bekliyor. Biri bitmeden diğeri çıkıyor ve ABD pek çok sorunda çözüm yerine oyalamayı tercih ediyor. Türkiye ise güvenliğini doğrudan ilgilendiren en azından bir alanda acil çözüm talep ediyor.
Umarız önümüzdeki günlerde İstanbul ve Ankara’yı ziyaret edecek olan Amerikalı yetkililer Türkiye’nin artık semantik tartışmalarından bıktığını, Afrin’e yönelik müdahaleyi 30 bin kişilik ordu açıklamasının ardından başlattığını anlarlar. Ankara’nın tıpkı 1964-1974 arası dönemde olduğu gibi ABD’den yardımcı olmayacaksa bile gölge etmemesini istediğini görürler. PKK/PYD’ye sanki Yunanistan’mış gibi davranmamaları gerektiğini fark ederler.
Çünkü PYD/PKK NATO üyesi Yunanistan değil. PKK dolayısıyla da PYD ABD’nin tanıdığı bir terör örgütü. Bu örgütün farklı yerlerde farklı adlar kullanması bu gerçeği değiştirmiyor. IŞİD’e karşı ittifak yaptılar diye onları korumaları, onlara Türkiye’den daha fazla önem veriyorlarmış izlenimi vermeleri ikili ilişkileri de, NATO’nun varoluş mantığını da zorluyor. ABD—Türkiye ilişkilerini giderek daha da kontrol edilemez, yönetilemez mecralara doğru taşıyor.
Yunanistan ile savaşı göze alan, NATO’nun Soğuk Savaş sırasında çökmesinden çekinmeyen Türkiye bugün çok daha büyük riskleri kaldırabilir. Ayrıca günümüzdeki koşullar da 1960’lardan, 1970’lerden farklı. Ortada ne Sovyetler Birliği var, ne de Türkiye tarafından başat tehdit olarak algılanan bir Rusya Federasyonu.
****
Rusya—Türkiye ilişkileri mükemmel olmamakla birlikte yönetilebilir düzeyde. Bu öylesine bir düzey ki uçak düşürülmesi, büyükelçi öldürülmesi gibi büyük ve sarsıcı olaylardan sonra dahi yoluna devam edebiliyor. Enerjide işbirliği derinleşebiliyor. Türkiye hava savunmasının önemli bir unsurunu Rusya’ya emanet edebiliyor. Suriye’de ateşkes ve barış için ortak inisiyatifler geliştirilebiliyor. Liderler sorunlara birlikte çözümler üretebiliyor.
ABD ise Suriye’de Rusya’yı ve İran’ı dengelemek üzere Türkiye yerine hasmı olan bir terörist örgüte dayanmayı siyaset olarak benimsiyor. Türkiye’yi oyalamayı, hatta Çarşamba günü Membiç’te olduğu gibi tehditlerle caydırmayı seçiyor. Ama aslında Türkiye’yi kaybediyor, Türkiye’yi taraf değiştirmeye, resmen NATO’da olsa bile fiilen Rusya ve İran ile olan ilişkilerini güçlendirmeye itiyor. Anlık çıkarları uğruna uzun dönemlilerini feda ediyor...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025
12.10.2025
8.10.2025
1.10.2025
10.09.2025