M.Şükrü HANİOĞLU
Mısır ve Türkiye benzeri toplumların temel sorunu demokrasiyi savunan muhafazakârlık karşısında gerçek değil seçkinci ve ancak Batı'nın Oryantalist lensleriyle görülebilen bir "liberallik"in yer almasıdır
"Batı taklit edilecek bir model ancak aynı zamanda bir aşağılık kompleksi kaynağıydı. Liberaller ona benzemek istemiyorlar fakat onun gibi olabilmek için Batı'yı yakalamayı arzu ediyorlardı. Onlar, Batılılar gibi giyiniyorlar, görünüm olarak Batılıları andırıyorlar, buna karşılık Batı'yı reddediyorlardı."
Yukarıdaki alıntı Mısırlı "liberallerin" nasıl olup da askerî darbeyi desteklediklerini açıklamak amacıyla Samuel Tadros tarafından yapılan bir değerlendirmeden alınmıştır. Geçtiğimiz günlerde Motherland Lost: The Egyptian and Coptic Quest for Modernity [Kayıp Anavatan: Mısır ve Kıptî Modernlik Arayışı] başlığı altında yayınlanan ilginç bir çalışmanın da yazarı olan Tadros'un Arap baharı ile ilgili değerlendirmelerinin pek çoğuna katılmak mümkün olmamakla birlikte zikredilen tespitinin Türkiye'nin de dahil olduğu pek çok Ortadoğu toplumu için geçerli olduğunu vurgulamak gereklidir.
Bu toplumlarda "özgürlük" söylemi kullanan, bu nedenle de Batı tarafından "liberal" olarak tanımlanan bireyler, gerçekte Weberyen anlamda seçkinci bir statü grubu oluşturarak demokrasi karşıtı siyasî yaklaşımları içselleştirmektedirler. Bu ise Batı ile "aşk-nefret" ilişkisi yaşayan söz konusu "liberaller"i, Türkiye ve Mısır örneklerinde görüldüğü gibi, vesayet rejimleri ve askerî darbelere destek verme durumunda bırakmaktadır.
Anti-liberal liberaller
Bu ilginç bir çelişki olarak algılanabilir. Halbuki Batı kamuoyundaki algının tersine "liberal" olarak tanımlanan söz konusu bireylerin gerçekte ne geleneksel ne de Amerika'daki anlamıyla "liberallik" ile ilintilendirilmeleri mümkün değildir.
Batı kamuoyu "Türk liberalleri" olarak tanımlayarak imparatorluğu ihya edeceklerini düşündüğü Jön Türklerin liberallik ile uzaktan da olsa ilişkisinin olmadığını ancak İttihad ve Terakki iktidarında anlayabilmişti. Mısır'da bir askerî diktatöre karşı meydanlara dökülüp, kısa süre sonra bir diğerinin darbesine destek verenlerin "liberal" olmadığı ve demokrasiyi tesis benzeri bir amacının bulunmadığını kavrayabilmek de mevcut kavram kargaşası nedeniyle süre alacaktır.
Batı kamuoyunda oluşan yanıltıcı algılar ve "liberallik" yakıştırmasının temel nedeni, Batı modernliğini taklidin "özgürlükçülük" olduğunun düşünülmesidir. Buradan hareketle söz konusu gruplar Batı toplumlarında "özgürlük" ve iktidarın sınırlanması talepleriyle ortaya çıkmış liberal hareketlere benzetilmektedir.
Modernliğin "özgürlükçü" olmayan ideoloji ve yaklaşımlar da ürettiği gerçeği bu çerçevede yapılan benzetmeleri fazlasıyla sorunlu kılmaktadır. Bunun yanı sıra Mısır ve Türkiye örneklerinde "özgürlük" söylemi kullanan grupların "liberal" düşünce ile herhangi bir yakınlığı da bulunmamaktadır. Bunlar liberalliğin iki temel ilkesine zıt yaklaşımları içselleştirmiş seçkinci statü gruplardır.
İlk olarak bu sözde liberaller "hükûmetin iktidarına sınırlama getirilmesi" temel ilkesinin tersine "hikmet- i hükûmetçi" bir yaklaşımla sorgulanamaz "güç"ü, hayırhâh ve "devrimci" olduğu varsayımıyla sahiplenmekte ve ona destek olmaktadırlar. Devlet ile özel bir ilişki geliştiren, ona sadık ve bağımlı bir burjuvazi de yaratan bu "liberaller" onun topluma müdahalesini sınırlamayı değil tam tersine artırmayı savunmaktadırlar.
İkinci olarak, bu gruplar "kamu yararı" ve değişik alanlarda "iyi"nin ne olduğunu belirleme konularında tekelciliği savunarak liberalizm ile taban tabana zıt bir yaklaşımı benimsemektedirler.
Batı tarafından, kullandıkları "özgürlük" söylemi nedeniyle "liberal" olarak yaftalanan seçkinci gruplar, gerçekte sadece liberalizmi değil çoğulculuk ve demokrasiyi de savunmamaktadırlar. Bunlara "liberal" pâyesi verilmesinde Tadros'un da belirttiği Batı davranış biçimlerinin benimsenmesi önemli rol oynamaktadır.
Muhafazakâr demokratlar
Özgürlükçü söylem kullanan seçkinci statü gruplarının gerçekte özgür bir toplum değil, kitlenin "aydınlatılma" yoluyla kendilerine dönüştürüldüğü bir baskıcılığı hedeflemesi ve bunun aracı olarak da "devlet"i kullanması, Mısır ve Türkiye benzeri toplumlarda muhafazakârlığı demokrasi savunucusu durumuna getirmiştir. Merhum İdris Küçükömer'in "sağ-sol siyasî konumlar" üzerinden açıklamaya çalıştığı bu durum liberal, demokrat, muhafazakâr, solcu, sağcı benzeri kavramlar kullanılırken fazlasıyla dikkatli olunmasını zorunlu kılmaktadır.
Batı kamuoyunun, Oryantalist değer yargıları nedeniyle görmek istemediği bu muhafazakâr yaklaşım, Mısır ve Türkiye benzeri toplumların "özgürlükçü liberallerdemokrasi karşıtı muhafazakârlar" benzeri basmakalıp şablonlar üzerinden anlaşılmasını imkânsız kılmaktadır.
Bu yapılırken "muhafazakârlık"ın, üzerinde oluşan baskı nedeniyle demokrasi talebinde bulunan bir çizgiye kaymış olmasının, liberal bir pozisyona karşılık gelmediğinin gözden kaçırılmaması gereklidir. Toplumumuzda, Batı kamuoyunun nasıl olup da "liberaller"den daha demokrat olduğunu kavrayamadığı "muhafazakârlık"ın devlet karşıtı "liberal" bir yaklaşım olduğunun düşünülmesi kavram kargaşasını artırmaktadır.
Halbuki muhafazakârlığın, Türkiye ve Mısır benzeri toplumlarda "devlet"e karşı takındığı tavır özünde "devlet müdahalesinin sınırlanması" temelli "liberal" bir yaklaşım değildir. Bu alanda alınan eleştirel pozisyon müdahalenin seçkinci statü gruplarının ideolojik amaçlarına hizmet etmesinden kaynaklanmaktadır.
Muhafazakârlığın "kamu yararı" ve "iyi"nin tanımlanması alanlarında tekelciliğe karşı liberal tarafsızlık yaklaşımını savunmasını beklemek ise onun doğasına aykırıdır. Söz konusu toplumlarda muhafazakârlık demokrat tavır benimseyebilir ancak "liberal" olamaz.
Muhafazakârlığın seçkincilik karşıtı ve demokrasi yanlısı bir konum aldığı Mısır ve Türkiye benzeri toplumların temel sorunu bunun karşısında gerçek değil seçkinci ve ancak Oryantalist lenslerle görülebilen bir "liberallik"in yer almasıdır. Bu sözde "liberal"lik muhafazakârlığın Batı'dakinden çok daha demokrat ve değişim taraftarı bir çizgiye kaymasına neden olurken, gerçek liberalliği marjinalleşmektedir.
Demokrasi-liberal demokrasi
Bu açıdan bakıldığında Tadros'un "Batılılar gibi" giyindikleri, buna karşılık "Batı'yı reddettikleri"ni belirttiği sözde liberallerin Mısır ve Türkiye benzeri toplumlarda "darbe destekçisi" olmaları son derece doğaldır. Onlar, özgürlükçü söylem kullanmalarına karşılık, seçkinci statü grubu üyeleri olarak, her türlü demokratikleşme çabasına karşı çıkmaktadırlar.
Bu toplumların "kimin yöneteceği" üzerine odaklanan "demokrasi"den, "kimin nasıl yöneteceğini" düzenleyen "liberal demokrasi"ye geçebilmesi ise "darbe destekçisi" sözde liberallerin yerini gerçek liberallerin alması, bunun neticesinde de "seçkinci statü grubudemokrat muhafazakârlık" kutuplaşmasının temel toplumsal tartışma ekseni olmasının sona ermesiyle mümkün olabilecektir.
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018