Serpil Çevikcan
Cumhurbaşkanlığı sistemine oturtulan yeni anayasaya teklifine ilişkin TBMM Genel Kurul aşaması önceki gün başladı.
Beklendiği gibi taktiksel ve gerilime dayalıydı. Bu atmosfer iki hafta Meclis’e hakim olacak.
Sonuçta kararı Meclis verecek, buradan çıkan karar halkoyuna gitmek yönünde olursa noktayı da millet koyacak.
Meclis’in ilk günkü mesaisinden izlenimlerimi dün paylaşmıştım.
Yeri gelmişken iki konudaki şerhimi de kayda geçmek isterim.
Birincisi, CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın konuşmasının son bölümünde hemen kendini gösteren süre kısıtlaması meselesi.
Bir yönetim devrimi olarak nitelendirilen, büyük bir dönüşüm reformu anlamını taşıyan ve milletin onayına gitmesi çok muhtemel böyle bir konuda konuşmacıların süresini kısa tutma tercihinin ve canlı yayın kısıtlamasının izahı zor.
İkincisi ise iktidar milletvekillerinin oy kabinlerinin önünde sergiledikleri tutum.
Grup kararı bile alınamayan böylesi bir oylamada gizli olması gereken tercihin, Meclis’in mehabetini de zedeleyecek görüntülerle kullanılması.
Dileriz bundan sonra dikkat edilir.
Dün Baykal ile bir telefon görüşmesi yaptım.
Önceki gün, Başbakan Binali Yıldırım’a, “Deniz Bey’in konuşmasını nasıl buldunuz?” diye sormuştum.
Cevabı, “İyi bir hatiptir ama bu sefer orta seviyede buldum” olmuştu.
Uzun siyaset yolculuğunda parlak konuşmaları ve sert çıkışlarıyla tanınan Baykal’a, “akil adam” niteliğini öne çıkaran konuşmasının tonu konusundaki yorumları sordum. Başka sorular da yönelttim.
Açıklamaları özetle şöyleydi:
‘Derdimiz ikna etmek’
“TBMM’de çok belirleyici bir karar alacak olan milletvekili arkadaşlarımın aklına, sağduyusuna ve vicdanına yönelik bir konuşma olarak düşündüm. Bir polemik, suçlama konuşması, teklifi getirenlere hakaret niteliğinde, birilerinin ‘oh’ deyip rahatlamasına yönelik bir kurgulama yapmadım. Böyle yapılabilirdi ama Meclis’e konuşacağız ve milletvekilleri bir karar alacak. Derdimiz bu insanları ikna etmek, onların vicdanına hitap etmektir. Polemik kaygım olmadı. Ben günlük siyaset için burada değilim dedim. Onu söylediğin zaman, ‘Deniz’in günlük siyaset konuşmalarını beklemeyin’ demektir.
‘Tıraş bile olamadım’
Konuşma olağanüstü bir kabul gördü. Benim bugüne kadar muhatap olduğum kutlama ve sahiplenme konusunda rekor kıran bir karşılığı var. Gece gündüz her an kutlamalar sürüyor. Düşünün sabah tıraş olamadım. Bir elimde telefon, bir elimde tıraş bıçağı vardı. Akademik dünyadan, iş dünyasından tutun, ‘Ben bir MHP’liyim, ülkü ocaklarındanım’ diyen, ‘Ben doğru yolcuyum, sağcıyım’ diyene kadar. Toplumun her kesiminden kutlama telefonları yağdı.
‘Gün gelir öyle konuşma yaparım’
Partim görev verirse teklifin görüşüldüğü her gün konuşurum. Türkiye’yi bir yanlıştan iyi niyetle kurtarmaya çalışıyorum. Parlak bir nutuk atayım, herkesin haddini bildireyim diye değil. Sayın Başbakan galiba öyle istiyordu. Gün gelir ben ona öyle konuşmalar da yaparım. Orta seviyede bulmuş konuşmamı, yüksek seviyede de yaparım merak etmesin. Ama bu bir tansiyon konuşması değildi, buradaki konu başka.
‘338 tereddüdün sonucu’
Dünkü oylamanın ortaya koyduğu sonuç, Meclis’ten geçip bir referanduma aşaması olursa sonucun her türlü gelişmeye açık olacağını gösteriyor. 338 oy vicdanlardaki tereddüdün yansıdığı bir sonuçtur. Bu sonuç, her siyasi partiden bir milletvekilinin, şu anda oy vermiş olsa dahi pek çok milletvekilinin bir vicdan muhasebesi, iç sorgulamasıyla baş başa olduğu izlenimini verdi. Sonucun çantada keklik olmadığını gösterdi. İktidar partisinde de MHP’de de milletvekillerinde bir sorgulama olduğunu gösterdi. Ciddi bir vicdan muhasebesi yaşıyorlar, 338 onu yansıtıyor. Prova oylama yapılmış oldu. Her an her şey olabilir. Maddeler düşebilir, değişiklik olabilir. Belki sağduyu hakim olur, ‘Zorlamayalım, bu ortamda çok sorun yarattığı görülüyor, teklifi geri çekelim’ denebilir de.
‘Cumhurbaşkanı isterse anlatırım’
Tekrar ediyorum: Türkiye’deki sorunlar anayasadan kaynaklanmıyor. Terördü, hukuk güvensizliğiydi, FETÖ’ydü, dış politikaydı, mültecilerdi, bunların hepsi bir politikanın sonucu. Bu bir anayasal sorun değil. Üstelik yüzde 50/50 ile anayasa mı olur? Anayasa hepimizi birleştirecek bir olay. Beraber yola çıkılıyor. Bizi baştan silip atıyorsun. Sayın Cumhurbaşkanı bir arayış içinde ise benimle buluşmaktan olumlu bir sonuç beklerse memnuniyetle kendisine düşüncelerimi açıklıkla anlatırım. Ama benim talep etmem, harekete geçmem söz konusu olmaz. Sayın Cumhurbaşkanı’nın korumak istediği şeyleri bu anayasa korumaz. Kendisinin kaygılarını, çekincelerini çok iyi biliyorum ama bu anayasa onu güvence altına almaz. Çok büyük sorunlar, sıkıntılar doğurur.”
Yazarlar
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2018
25.05.2018
23.05.2018
19.05.2018
16.05.2018
12.05.2018
9.02.2018
5.02.2018
2.02.2018
28.04.2018