Serpil Çevikcan
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında önceki gün geceyarısı yapılan telefon görüşmesinin her iki ülkedeki yankıları pozitif.
Obama döneminde ABD ile gerilen ilişkiler, Trump’ın işbaşına gelmesiyle Ankara’da umutlu bir bekleyişe dönüştü.
Suride Fırat Kalkanı Harekatı’na bir süredir destek vermeyen ABD’nin son 10 gündeki etkinliği dikkat çekici.
Erdoğan’ın aktardığı FETÖ, Suriye ve PYD ile ilgili mesaj ve önerilere Trump’ın gösterdiği ilgi de öyle. Bu görüşmenin hemen akabinde dün, Ankara’nın önemli bir ziyaretçisi vardı.
CIA Başkanı Mike Pompeo, Ortadoğu ülkelerini de içeren bölge turuna Ankara’dan başladı.
Aslında ziyaret Obama döneminde planlanmıştı ancak Trump görüşmesinin hemen sonrasına denk gelmesi, ABD Başkanı’na iletilen mesajların da sıcağı sıcağına görüşülmesini sağladı.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın evsahipliğinde Ankara’daki temaslarını yürüten Pompeo’nun Ankara’daki en önemli durağı Cumhurbaşkanlığı’ydı.
Darbenin mimarı FETÖ
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kabul ettiği Pompeo ile yaptığı görüşmeye MİT Müsteşarı Hakan Fidan da katıldı. Görüşme öncesi ele alınacak konularla ilgili Cumhurbaşkanlığı’nda kapsamlı çalışmalar yapıldı.
Görüşmeye yansıyan dosyaları 3 başlıkta şöyle aktarabilirim:
1- En önemli başlık FETÖ’ydü.
Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin mimarının, darbe girişimiyle ilgili karar vericinin ABD’de yaşayan Fethullah Gülen olduğunu söyledi.
Bu konudaki ifadeleri ve teknik raporları paylaştı.
Ve en önemlisi, kanıtların ABD’ye de iletildiğini söyledi.
2- Bir diğer başlık da PKK-YPG ilişkisiydi.
Cumhurbaşkanı, PYD-YPG’nin PKK’nın Suriye kolu olduğunu, PKK yöneticilerinin YPG’de hangi görevleri üstlendiğini tek tek göstererek aktardı.
YPG’nin elikanlı örgütün çatı yapılanması altındaki bir kolu olduğunu söyledi. ABD’nin Suriye’de partner olarak bu örgütü seçmesinin müttefiki Türkiye’de yarattığı etkiye dikkati çekti.
YPG’ye verilen silahların Türkiye’ye karşı kullanıldığını örneklerle anlattı.
Koalisyon ve Türkiye
3- Suriye ve Irak, görüşmede bir başka başlık olarak gündeme geldi. ABD ile Türkiye’nin birlikte hareket etmesi durumunda Suriye ve Irak’ta DAEŞ’e karşı alacağı sonuçlar aktarıldı. Özgür Suriye Ordusu ile birlikte yürütülen Fırat Kalkanı Harekatı’nda alınan sonuçlar masaya yatırılarak, ÖSO olmasa bile Türkiye ve ABD’nin birlikte hem Irak hem de Suriye’de çok daha etkili sonuçlar alabilecekleri aktarıldı. Buna karşılık koalisyonun kurulduğu günden bu yana her iki ülkedeki etkinlikleri ve aldığı yetersiz sonuçlar paylaşıldı.
Rusya ile ilişkiler
CIA Başkanı ve ekibi, Erdoğan’ın kabulünden sonra Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve güvenlik bürokrasisi ile de temaslarda bulundu.
Önemli başlıklardan biri de Rusya’ydı.
Rusya ile son dönemdeki yakınlaşmanın NATO’da zaman zaman soru işaretlerine yol açtığı malum.
Pompeo’ya bu yakınlaşmanın ABD ile Türkiye’nin tarihsel ilişkilerine zarar verecek boyutunun olmadığı, Trump’ın da işaret ettiği bölgesel gerçekler ve komşuluk ilişkilerine dayandığı anlatıldı.
Ortadoğu ve Suriye mesajı
Pompeo’nun en uzun kaldığı yer MİT Müsteşarlığı’ydı.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın konuğu olan CIA Başkanı ve ekibine burada kapsamlı bir brifing verildi.
Suriye ve bölgeseler konuların da masaya yatırıldığı brifingte PKK-PYD bağlantısı bir kez daha anlatıldı ve bu örgütün partner kabul edilmemesi, Türkiye ile çalışılması halinde doğacak avantajlar sıralandı.
Irak’ta şiddetin 2006’da Sünniler’in sisteme katılmasıyla azaldığı ancak Şiiler’in yeniden etkinlik sağlamasından sonra yükseldiği örneklerle anlatıldı.
FETÖ’nün 3 katmanı
Sunumun ana gündem maddesi ise FETÖ’ydü.
FETÖ’nün gözüktüğü gibi hayır işlerini amaçlayan basit bir sivil toplum yapılanması değil, son derece organize çalışan, uluslararası elikanlı bir örgüt olduğuna yönelik çok kapsamlı bir sunum yapıldı.
FETÖ’nün mahrem yapısı, 3 başlık altında anlatıldı.
1- FETÖ, 3 katmanlı bir yapı. Birinci katmanda hayırseverlik duygularıyla kandırılan, paraları ve emekleri alınan halk bulunuyor. Geniş toplum kesimleri, okul, cami yaptıran, fakirleri okutan bir yapı olarak tanıdıkları örgüte saf duygularla yardım ediyor. Böylece toplum nezdinde sempatik ve zararsız görülen örgüt, kolayca örgütlenebiliyor.
2- FETÖ’nün ikinci katmanı yarı illegal bir yapılanma. Burada ilçelerin, mahallelerin, kurumların abileri-ablaları yer alıyor. Hiyerarşik örgütlenen bu katmanda yer alanlar, ne iş yaptıkları bilinen ancak perde arkasında örgüt için çalışan insanlar. Para toplanması, himmet organizasyonu, evlendirme, eleman kazanma işleri bu katmandaki örgüt üyelerince yapılıyor. Propaganda ve örgütlenmeyi de bu katmandakiler gerçekleştiriyor.
3- Devletin asıl hedef aldığı üçüncü katmanda ise Fethullah Gülen’e doğrudan bağlı, örgütün üst düzey yapılanması yer alıyor. Yüzde 100 illegal bu yapıdaki herkes talimatları doğrudan Gülen’in özel kaleminden alıyor. Aileleri bile bu yapıda yer alan isimlerin kozmik görevlerini, bağlantılarını bilmiyor. Operasyonları yapanlar ve darbe girişiminde etkin olanlar da bunlar. Bu yapıdakiler ve bağlantıları, yargıda, emniyette, orduda ve TSK’da yer bulmaya çalışıyor, burada kadrolaşarak devleti ele geçirmeyi amaçlıyor.
Bütün bu organizasyonun tepesindeki isim ise ABD’nin izniyle Pensilvanya’da yaşayan ve örgütü buradan yöneten Fethullah Gülen.
Gülen’den sonra gelen yönetim yapısı, kimin hangi görevde olduğu, isim isim Pompeo’ya aktarıldı.
Faaliyetleri durdurun
CIA Başkanı’na onlarca ülkede organize olan FETÖ’nün mali gücü de anlatıldı. KCK’dan bile organize ve büyük yapılanmanın gelirleri de inanılmaz. Sadece Türkiye’de ve eğitim alanında örgütün yıllık gelirinin 11,1 milyar TL olduğuna yönelik raporlar gösterildi. Ülkenin en önemli kurumların finans mekanizmalarını ele geçiren örgütün, sınav sorularını çalarak kamuya eleman soktuğu, müdahale edilmeden önce sadece emniyetteki bağlantılı memur sayısının 260 bine yakın olduğu anlatıldı.
Yaklaşık 300 bin kamu görevlisinden “himmet” adı altında para toplayan örgütün sadece buradan yıllık 1,1 milyar TL kazandığı vurgulandı. Örgütün operasyonel gücünün büyüklüğü, başka ülkelerde para aklama dahil yürüttüğü faaliyetler, ABD’deki faaliyetleri, şirket ve vakıfları tek tek anlatıldı.
Gülen’in iadesi ile ilgili hukuki sürecin Türkiye tarafından takip edildiği ancak ABD’nin yapabileceklerinin bununla sınırlı olmadığı belirtildi.
ABD mevzuatından örnekler verilerek, idari kararlarla örgütün ve yönettiği şirketlerin faaliyetlerinin durdurulabileceği, Gülen ile ilgili önlem alınabileceği, para kaynaklarının kesilebileceği vurgulandı ve bu yöndeki beklentiler iletildi.
Trump’ın da kapsamlı rapor beklediği CIA Başkanı’nın Ankara ziyaretinin sonuçlarını izleyeceğiz.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2018
25.05.2018
23.05.2018
19.05.2018
16.05.2018
12.05.2018
9.02.2018
5.02.2018
2.02.2018
28.04.2018