Taha Akyol
İktidarın giderek artan duygusal ve ideolojik savrulmalarının dış politikadaki son örneği Katar’la ilişkilerdir.
Katar ne “Haçlı ittifakı”nın bir mensubudur ne de “dış güçler”den biri… Aksine, Katar Emiri Temim El-Sani 400 milyon dolar, evet lira değil dolar değerindeki ültra lüks uçağını Türkiye’ye “hediye” eden bir “kadeşimiz”dir. (13 Eylül 2018)
Türkiye Cumhuriyeti böyle bir “hediye”yi kabul etmemeliydi; ayrı mesele.
Geçen hafta Katar’la 84 mutabakat imzalayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hatırlayacaksınız, “Türkiye ve Katar zor dönemlerde dayanışma içinde hareket ederek, gerçek birer dost olduklarını göstermişlerdir” demişti… (8 Aralık)
Ama üç gün sonra Katar, Rum kesimiyle, üstelik Türkiye’nin kıta sahanlığını da ihlal ederek, doğal gaz anlaşmasını imzaladı!
Karar gazetesinin manşeti “Sen de mi kardeş” şeklindeydi, durumu çok güzel yansıtıyordu!
KATAR İHANET Mİ ETTİ?
Dışişleri Sözcüsü Tanju Bilgiç de iki hafta önce Katar’ı uyarmış, Türkiye’nin “kararlı” tutumunu açıklamıştı:
“Türkiye, hiçbir yabancı ülkenin, şirketin veya geminin deniz yetki alanlarımızda izinsiz olarak hidrokarbon arama faaliyetlerinde bulunmasına, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da asla fırsat vermeyecek, ülkemizin ve KKTC’nin haklarını kararlılıkla savunmaya devam edecektir.” (2 Aralık)
Ama Katar ne Erdoğan’ın uyarısına ne de Dışişlerinin açıklamasına kulak verdi. Exxon Mobil-Qatar Petroleum ortaklığı, Türkiye’nin ve KKTC’nin kıta sahanlığını da ihlal ederek Rumlarla imzayı bastı!
Peki ama biz “ümmet” değil miydik? “Gönül coğrafyamız”da Katar’ın özel bir yeri ve bir de askeri üssümüz yok muydu?!
Cumhurbaşkanı Erdoğan Araplara “hepiniz bir araya gelseniz bir tane Türkiye etmezsiniz” demişti. (13 Ekim 2019)
Katar bundan da bir çekingenliğe kapılmadan imzayı basmıştı.
Katar “ihanet” mi etmişti?..
Hayır, hayır!.. Biz “değerli yalnızlık” serüvenimizin bedelleriyle karşılamaktayız. Olaylara “ihanet, ümmet, gönül coğrafyası” gibi duyguların kavramlarıyla bakmak somut gerçeği kavramamızı engeller.
KAYGI YARATMAK
Sayın Prof. Burhanettin Duran ciddiye alınması gereken bir akademisyen ve yazardır. SETA’nın yayınladığı “Türk Dış Politikası Yıllığı 2020” adlı kitapta şöyle yazıyor:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü liderliği ve proaktif dıs? politikası Körfez bas?kentlerini kaygılandırmıştır.
Bu kaygı Körfez elitleri nezdinde Türkiye’nin de sınırlandırılması gereken bir ülke olarak konumlandırılmasına sebep olmuştur…” (s.13)
Doğrudur, başka ülkeleri “kaygılandırmak” evet, Türkiye’yi “sınırlandırma” tepkilerine yol açardı; buna sebebiyet vermemeliydik Dış politikamızı “7 düvele meydan okuma” tarzıyla değil ‘monşer’lerin diplomasi tarzıyla yürütmeliydik.
İşte, Mısır’ın seçimle işbaşına gelmiş meşru İhvan iktidarının askeri darbeyle devrilmesini elbette kınamalıydık fakat bunu 7 yıl süren bir kavgaya dönüştürmek, İhvan karşıtı tüm Arapları aleyhimize çevirdi…
AĞIR FATURA
Şimdi iktidar Mısır’la, Suud’la, Körfez ülkeleriyle, hatta İsrail’le ilişkileri iyileştirmeye çalışıyoruz; doğrudur bu… Ama İhvan uğruna geçen 7 yılda izlenen politikaların faturası ağır oldu.
Önce Mısır, Yunan ve Rum enerji zirvesi yapıldı. (21 Kasım 2017)
Ardından Yunan, Rum, İsrail, Ürdün, Filistin, İtalya ve Mısır, Kahire’de “Doğu Akdeniz Gaz Forumu”nu kurdular. (15 Ocak 2019)
Katar’ın Doğu Akdeniz için Exxon’la anlaşması da aynı dönemde başladı.
Siz Katar Emiri yahut Ürdün Kralı olsanız, bu geniş siyaset ve sermaye grubunun dışında kalmak ister miydiniz?!
İktidarın büyük hatası, Türkiye’yi yalnızlaştıran davranışlardır. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin karşısında böyle bir siyaset ve sermaye cephesinin oluşmasına sebebiyet vermektir.
Değerli diplomat Ömer Önhon şöyle yazıyor:
“Son yıllarda ölçüsüzlük, ideolojik yaklaşımlar, popülizm, boş hamaset, günlük siyasi öncelikler gibi olgular temeline oturtulan siyasetin ortaya çıkardığı ve depreştirdiği boşlukların ve düşmanlıkların, Türkiye’nin karşılaştığı dış politika sorunlarında çok belirleyici olduğunu görmek gerekir.
Ortak akıldan ve profesyonel dış politika kadrolarından yararlanılmaması ve hatta dışlanmaları da çok önemli bir etkendir.” (21 Ekim, T24)
Ekonomide de de sorun aynı değil mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
10.12.2025