Taha Akyol
Gündemdeki tartışma sadece HDP’yi kapatmak değil… Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’a göre, CHP de iktidara gelirse AK Parti’yi kapatmayı, bu parti ile çalışanların mallarına el koymayı falan düşünüyormuş.
Bunu nereden çıkardı bilmiyorum, fakat Türkiye’de parti kapatma devri çok şükür sona ermiştir. Mala mülke ey koymak; akıl alacak iş değil.
Politikacılar bazen tabanlarında kenetlenme duygusu yaratmak, bazen motivasyon vermek gibi düşüncelerle taktiksel açıklamalarda bulunurlar.
HDP’yi kapatmak da böyle; zira iktidar isteyecek de kapatma davası açılmayacak?! Mümkün mü?
Doğru tahlil yapabilmek için propaganda ve taktik unsurlarını ayıklayıp somut olgulara bakmak gerekir.
YÜZ YILDIR
Atatürk 26 Kasım 1926’da bir müzakere sırasında Kürtlerde “daha kuşaklar boyu” bir ayrı yönetim duygusunun gelişmeyeceğini söylemişti. (İhsan Şerif Kaymaz, Kürt Meselesi, 2003 basım, s. 595-596)
1934’te İktisat Bakanı Celal Bayar’ın, 1935’te Başbakan İsmet Paşa’nın Atatürk’e verdikleri raporlarda, başka birçok raporda, Meclis zabıtlarında bu endişeyi görmek mümkün.
İnönü’nün 1935’teki raporunu Saygı Öztürk yayınladı. (Doğan Kitap)
İnönü’nün doğu illeri gezisinde çok önemli tespitleri oldu: İktisadi sefalet, devletin kamu hizmetlerinin asırlardır buraya ulaşmamış olması…
İnönü 9 Temmuz 1935’te günlük “Defter”ine şunu yazmıştı:
“Kürt meselesi vardır ama siyasi olarak sindirilmiştir. Ama vardır.” (YKY, cilt 1, s. 169.)
Sindirilmiş ve çok dar bir çevrede bulunan bu duygular eğitim ve şehirleşme sürecinde bir ölçüde yaygınlaştı. 70’lerdeki radikal sol fikirlerden beslendi. 12 Eyül’ün ağır yasakları ve işkenceleri bunu terör olarak patlattı. Hâlâ uğraşıyoruz.
2015’TE BARAJI AŞTI
İlk partileri DEP’ti, kapatıldı. 1994’te milletvekilleri Leyla Zana ve Ahmet Türk dahil, dokunulmazlıkları kaldırıldı, tutuklandılar.
Partisini kapatıp vekillerini tutuklamaktan öte daha ne yapılabilirdi ki?!
Fakat DEP yerine HEP kuruldu… HEP de kapatıldı, kapat-aç dizisinde HADEP, DEHAP, BDP partileri geldi…
Yüzde 3-4 civarındaki oyları, 2002 seçimlerinde yüzde 6.2’ye çıktı; AK Parti’nin iktidara geldiği seçim.
2007 ve 2011 seçimlerine bağımsız adaylarla girdiler, sırasıyla yüzde 5.2 ve yüzde 6.2 oy aldılar.
2015 seçimlerinde barajı aştılar; hem Haziran, hem Kasım seçimlerinde.
Özellikle 2011 - 2015 arasında HDP hangi faktörlerle sıçrama yaptı; bu araştırılmadı.
Üniversite de araştırmadı, MHP ve AK Parti de…
O dönemde iktidarın “çözüm süreci”, “Osmanlı’da da Kürdistan vardı” ve “eyalet sistemi” söylemlerinin katkısı olmuş mudur? Olmuştur diye düşünüyorum, sosyolojik faktörlerin ve dünya konjonktürünün de etkisiyle birlikte.
İKİ İTTİFAK
HDP-PKK bağlantısı bir gerçektir. Fakat terörle bağlantılı olmak, bir partiyi “kapatılabilir” yapar, otomatik kapatmaz. Çünkü parti kapatmanın siyasi sonuçları vardır ve çok dikkatli olmak, oy hesaplarının ötesinde ülkenin geleceği açısından düşünmek lazımdır.
İstanbul seçimlerinde evet Millet İttifakı HDP seçmeninden oy alacak şekilde davrandı ve oy aldı. Ama Cumhur İttifakı da aynı seçmenin oyunu almak için Osman Öcalan’ı devlet televizyonunda konuşturdu, Abdullah Öcalan’ın destek mesajını ekranlarda okutturdu, Binali Yıldırım Diyarbakır’a gitti, Kürdistan kavramını kullanarak konuşma yaptı.
Seçim taktikleri…
İki ittifaktan biri vatansever, öbürü hain değildir.
Aslında bu olaylar, CB sisteminde HDP tabanın kazandığı önemi gösteriyor.
‘MECLİS ÇATISI ALTINDA’
Türkiye’nin geleceği açısından baktığımızda, tecrübelerin gösterdiği maddi olgu şudur: Parti kapatmak çözüm değildir. Aksine, geri teptiği açıkça görülmektedir. “Parti kapatan ülke” görüntüsünün dış politikada zaaflar yaratması ve terörün propagandasına koz vermesi de akıldan çıkarılmamalıdır.
Doğru yol bellidir: Teröre karşı kararlı mücadeleyi aynen devam ettirmek fakat HDP’yi dışlamamak, aksine demokratik sistem içinde tutmak…
HDP’ye oy veren 6 milyona yakın vatandaşımızın duygularına dikkat etmek…
İtmek değil, çekmek kısacası.
Diyelim kapattınız; milletvekilleri ne olacak? Gidip başka bir yerde mi toplansınlar?!
Terörü körüklemek için bundan büyük provokasyon olabilir mi?!
“TBMM’nin çatısı altında bulunmak”; bunun ölçülemez değerini hiç akıldan çıkarmayalım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
10.12.2025