Taha Akyol
Trumpizm ne demek? Sadakat ve itaat kavramlarıyla tanımlamak mümkün. Kuralları, kurumları hatta etik ilkeleri önemsemeden başkana sadakat ve itaatin esas olduğu bir ideoloji, bir yönetim tarzı.
Trump Ocak 2017’de göreve başladığında atamalar için görüşmeler yaparken FBI Direktörü James B. Comey’yi de çağırmıştı. İlk söylediği şuydu:
“Sadakat istiyorum. Senden sadakat beklerim.”
Comey’nin cevabı:
“Size sadakat değil, ancak dürüstlük taahhüt edebilirim!” (WP,7 Haziran 2017)
Mükemmel bir cevap.
Trump’ın sözleri Trumpizm’in eksiksiz tanımıdır: Liyakat, tecrübe, kıdem, dürüstlük, kurallar, kurumlar çok da önemli değil; öncelikle başkanın şahsına sadakat!
KURUMLARDA TAHRİBAT
Göreve getirdiği insanların bir kısmı sadakat ve itaati kabul etti fakat bir kısmı da ona uzun süre tahammül edemedi, ayrıldı ya da Trump tarafından “aptal” gibi hakaretlerle azledildi.
Brookings Enstitüsü’nün raporuna göre, Başkan Trump daha iki yılını doldurmadan üst düzey yöneticilerinin yüzde 62’sini kaybetti veya kendisi işten attı. (12.12.2018)
Bu, tabii yönetim kalitesinin düşmesi demekti.
Ünlü düşünür Fukuyama, Trump’ın Amerika’daki kamu kurumlarını sarstığını, kurumlara güvensizlik yarattığını, bunun feci sonuçlar doğurabileceğini yazdı. (The Atlantic, 30 Mart 2020)
Daron Acemoğlu, Trump’ın demokratik kurumları çözmekte, çökertmekte olduğunu yazdı. (Foreign Afairs 15 Haziran 2020)
Trump bütün atamalarında, hatta Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı atamalarda hep “şahsına sadakat”i esas aldı.
Fakat Amerika’da kökleşmiş “denetim ve denge” mekanizmaları ve özgür basın vardır. Bu sayede tahribatı sınırlanabildi. Yaptığı bütün atamalar Kongre’nin sorgulamasından geçtiği için, ‘kabul edilebilir’ isimleri aday yapmak zorunda kaldı.
İşte Anayasa Mahkemesine atadığı yargıç Neil Gorsuoch’un Senato sorgulamasındaki sözleri:
“Bu ülkede hiç kimse anayasanın üstünde değildir, Başkan dahil buna!” (22 Mart 2017)
Trump’ın atadığı üç yargıç, Trump yanlılarının seçimlerin iptali başvurusu reddetti. Hukuka sadakat gösterdiler, kendilerini atayan başkana değil.
BELA: ‘GERÇEK SONRASI’
Trump’ın ilk Dışişleri bakanı Rex Tillerson’ın hiç diplomasi birikimi yoktu. Petrolcüydü. Kavga ettiler, Trump onu “geri zekalı” diyerek azletti. Tillerson da Virginia Askeri Enstitüsündeki bir törende şunları söyledi:
“Liderlerimiz, gerçeği saklamaya çalışırsa ya da biz, halk olarak artık gerçeklere dayanmayan alternatif gerçekleri kabul edersek, o zaman ABD vatandaşları olarak özgürlüğümüzden vazgeçme yoluna gireriz.”
Görüyor musunuz Trump’un devlet yönetimini!
Popülist hareketlerdeki “post-truth” (gerçek-sonrası), yani objektif geçekliklerin ötesinde efsanelerin, komplo teorilerinin, hatta mistik hezeyanların siyasette fazlasıyla etkili olması.
Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sandersın, “Tanrı, Trump’ın başkan olmasını istedi, orada olmasının sebebi budur” diye konuşması böyledir. (31 Ocak 1919)
Trump’ın kilise önünde İncil’i havaya kaldırarak nasıl şov yaptığı hala hafızalardadır.
“Hiç bir Amerikan Başkanının yapamadığını yapıyorum” diyerek Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi hem şişkin egosunun bir dışavurumuydu, hem “Hıristiyan siyonizmi” denilen Evanjelik seçmen kitlesinin desteğini almak içindi.
Varsa yoksa, kişisel siyasi kazanç!
‘GERÇEK’LERİN DEĞERİ
Tarihçi Timothy Snyder geçenlerde şöyle yazdı:
“Gerçek-sonrası demek faşizm-öncesi demektir ve Trump bizim ilk gerçek-sonrası başkanımız oldu. Gerçekten caydığımızda, gerçeğin yerine ihtişamlı karizma ve servet sahibi olanlara güç vermiş oluruz. Bazı temel gerçekler üzerinde görüş birliği olmadan vatandaşlar kendilerini savunmak için gereken sivil toplumu kuramazlar. Gerçekleri üretecek kurumları kaybedersek, cezbedici soyutluklar ve uydurmalar içerisinde yuvarlanırız.” (NYT 10 Ocak 2021)
Şimdi ABD bu enkazı kaldırmak, zihinleri objektif bilgilere, kutuplaşmış kalpleri birbirine açmak zorunda.
Hiç kolay değil.
Özellikle kuralların silinmesinin ve kurumlara güvenin kaybolmasının kutuplaşmayı büsbütün marazi hale getirdiğini belirtmek isterim.
Kaybolmuş güveni yeniden inşa etmek en zor işlerden biridir.
Dünyanın aklı selime ihtiyacı var; her ülkede, hele de dünyayı etkileyen ülkelerde…
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.08.2025
10.08.2025
8.08.2025
6.08.2025
5.08.2025
1.08.2025
30.07.2025
29.07.2025
25.07.2025
23.07.2025